Hukuk Genel Kurulu 2013/2226 E. , 2015/1363 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bakırköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 12/02/2013
NUMARASI : 2012/352 E-2013/67 K.
Taraflar arasındaki “rücuan tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bakırköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesince davanın işbölümü ve görev hususu kesinleşen Bakırköy 7.Asliye Hukuk Mahkemesine geri gönderilmesine dair verilen 13.11.2009 gün ve 2009/113 Esas-2009/632 Karar sayılı kararın incelenmesi davalılardan Z.. B.. ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 16.02.2012 gün ve 2010/14797 Esas-2012/2121 Karar sayılı ilamı ile;
(...Davacı vekili, asıl ve birleşen davalarda 29.884,00 YTL rücuan tazminat alacaklarının faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Zeytinburnu Belediyesi vekili, davanın reddini istemiştir.
Davalı İ.. B.. vekili, davanın reddini istemiştir.
Davalı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı vekili, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalılara usulüne uygun tebligat yapılmamıştır.
Mahkemece, usulüne uygun işbölümü itirazında bulunulmadığı halde davanın işbölümü nedeniyle mahkemelerine gönderildiği anlaşıldığından asıl davanın ve birleşen davanın işbölümü ve görev hususu kesinleşen Bakırköy 7.Asliye Hukuk Mahkemesi"ne geri gönderilmesine, iki Mahkeme arasında olumsuz yetki uyuşmazlığı çıktığından dosyaların merci tayini için Yargıtay 17.Hukuk Dairesi"ne gönderilmesine karar verilmiştir.
Karar, davalı Zeytinburnu Belediyesi Başkanlığı ve davalı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı vekilleri tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
TTK"nun 5.maddesinin uygulanması sonucu dosya kendisine gönderilen mahkeme, gönderme kararının usul ve yasaya uygun olup olmadığını incelemeksizin davaya bakmak zorundadır. Gönderme kararına uymayarak dosyayı geri çeviren mahkeme kararı da kesin karar olmadığından uyuşmazlık tarihinde yürürlükteki HUMK"nun 25.maddesi uyarınca yargı yeri belirtme yoluna gidilemez. O halde, ikinci karar hukuki niteliği bakımından görevden red kararı olup, böyle bir kararın temyiz kabiliyeti vardır. Bu durumda, yukarıda açıklanan gerekçe itibariyle uyuşmazlığa bakılması gerekirken, mahkemece de gönderme kararı verilmesi usul ve yasaya uygun görülmediğinden verilen kararın davalılar yararına bozulması gerekmiştir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDENLER : Davacı vekili ve davalılardan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve aynı hususların Hukuk Genel Kurulunun 17.04.2013 gün ve 2012/11-1050 E., 2013/515K. sayılı kararında da kabul edilmiş bulunmasına göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davacı ve davalılardan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 15.05.2015 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Direnme kararı, davacı sigorta vekili ile davalılardan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili tarafından, direnme kararını temyiz eden davalı Bakanlık ile diğer davalılar İ.. B.., Z.. B.. ve B.. B.. Genel Müdürlüğü aleyhinde açılan davada, “31.01.2008 tarihindeki patlamanın meydana gelmesinde adı geçen kurum ve kuruluşların denetim, güvenlik, ruhsat vs. sorumluluklarını yerine getirmedikleri” iddia edilmiştir.
T.C.Anayasası"nın 125/son maddesinde “idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu” kurala bağlanmış,
2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 2/1-b maddesinde de “idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları ihlal edilenler tarafından açılan tam yargı davaları idari dava çeşitleri arasında” sayılmıştır.
Davalı Bakanlık aleyhindeki dava bu niteliği itibari ile Tam Yargı Davasıdır. Çözümü de İdari Yargının görev alanında kalmaktadır.
Oysa eldeki dava Adli Yargıda açılmıştır.
Adli Yargı ile İdari Yargı arasındaki ilişki Yargı Yolu İlişkisi olup, görev gibi yargı yolu da kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle mahkeme kendisine açılan bir davada yargı yolunun caiz olup olmadığını yargılamanın her döneminde kendiliğinden gözetir.
Somut uyuşmazlıkta olduğu gibi tam yargı davasının hukuk mahkemesine açılması durumunda, hukuk hakiminin Adli Yargı için söz konusu olan iş bölümü-görev itirazından önce dava şartlarından olan yargı yolunun caiz olup olmadığını incelemesi gerekir. Zira iş bölümü-görev ilişkisi Adli Yargıya tabi olan hukuk mahkemeleri için söz konusudur. Tam yargı davasında, iş bölümü-görev ilişkisinden bahsedilemeyeceği için hukuk mahkemesinin önüne gelen tam yargı davasında öncelikle yargı yolu sorununu inceleyip karara bağlaması gerekir.
Nitekim yargılama sırasında yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK"nin, Dava Şartlarını Düzenleyen 114/b maddesinde “Yargı Yolunun Caiz Olması, yasanın 114/c maddesinde de “Mahkemenin Görevli Olması” dava şartları arasında sayılırken, yasanın 114/b maddesi ile yargı yolunun caiz olması şartını yasanın 114/c maddesinde önce kurala bağlamak suretiyle hukuk mahkemesinin görevden önce yargı yolu sorununu çözmesi gerektiğini düzenlemiştir.
Yerel mahkemece öncelikle halli gereken, davalı Bakanlığın yargı yolu itirazının gözardı edilerek gerek Asliye Hukuk Mahkemesi gerekse Asliye Ticaret Mahkemesi"nin, tam yargı davasında karşılıklı işbölümü ve görevsizlik kararı vermeleri usul hükümlerine aykırıdır.
Bu durumda, 30.01.2009 tarihinde açılan ve bugüne kadar hala iş bölümü-görev ilişkisinin çözümlenmesi için uğraşılan davada, direnme kararının, davalı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yönünden “uyuşmazlığın tam yargı davası niteliğinde ve idari yargının görev alanında bulunması nedeni ile davanın yargı yolu yönünden reddine karar verilmek üzere bozulmasına” karar verilmesi gerekirken, işbölümü-görev ilişkisini yargı yolundan daha önce kabul etmek suretiyle yazılı gerekçe ile direnme kararının bozulmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.
.