21. Hukuk Dairesi 2015/7669 E. , 2016/1743 K.
"İçtihat Metni"
Davacı, 1479 sayılı Yasa kapsamındaki hizmetleri dikkate alınmadan sadece 506 sayılı Yasaya tabi hizmetleri ile SSK"dan yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitiyle 11.05.2014 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi .......... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının 1479 sayılı yasa kapsamındaki süreler değerlendirilmeden sadece SSK lı süreler dikkate alınarak 04.04.2014 tarihli tahsis talebini takip eden aybaşından itibaren yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespiti istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, Davanın kabulü ile, 1-Davacı ......................."e hizmet birleştirmesi olmaksızın 506 sayılı yasaya tabi hizmetleri dikkate alınarak 04.04.2014 tarihli tahsis talebini takip eden ay başı olan 01.05.2014 tarihinden itibaren 506 sayılı yasanın geçici 81.maddesi uyarınca yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine, karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, 506 sayılı Kanun ile 1479 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılığın çakışması halinde hangisine öncelik verileceği noktasında toplanmaktadır.
Sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılığa yer verilmemiş olup "çakışan sigortalılık" olarak adlandırılan, bir sigortalının aynı anda birden fazla Sosyal Güvenlik Kurumuna tabi olması hali, zorunlu sigortalılıkların çakışması halinde yasalarda yer alan düzenlemelerde önceden başlayan sigortalılığa geçerlilik tanınarak çözüme kavuşturulması gerektiği Dairemizin ve Yargıtay"ın yerleşik içtihatları gereğidir.
1.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 saılı yasanın 53/1 maddesinde "Sigortalının, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık nedenlerinden birden fazlasına aynı anda tâbi olmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde; öncelikle (c) bendi kapsamında, (c) bendi kapsamında çalışması yoksa ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılacağı" bildirilmiştir. 17.4.2008 tarihli 5754 sayılı Yasanın 33. maddesi ile değiştirilen 5510 sayılı Yasanın "sigortalılık hallerinin birleşmesi" başlıklı 53/1. maddesinde "Sigortalının, 4. maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık hallerinden birden fazlasına aynı anda tabi olmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde, öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (c) bendi kapsamında çalışması yoksa ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılacağı bildirildiğinden 1.10.2008 tarihli 5510 sayılı yasanın 53/1 maddesi kapsamında uygulama yapılmalı ve bu kapsamda da çakışan sigortalılıklarda daha önceden başlayan sigortalılığa değer verilmelidir.13.2.2011 tarihli 6111 Sayılı Yasanın 33. maddesi ile değiştirilen ve 01.03.2011 tarihinde yürürlüğe giren 5510 Sayılı Yasanın sigortalılık hallerinin birleşmesi başlıklı 53/1. maddesinde ise "Sigortalının, 4. maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık hallerinden birden fazlasına aynı anda tabi olmasını gerektirecek şekilde çakışması halinde, öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statülerine tabi olacak şekilde Kanun kapsamına girmesi halinde ise aynı maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılacağı" belirtilmiş ve aynı yasanın Geçici 33. maddesinde ise "Kanunun 53 üncü maddesinin birinci fıkrasında bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla yapılan değişiklikler, bu değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten öncesi için uygulanmaz”hükmü getirilmiştir.
Somut olayda; davacının hizmet cetvelinden 01.10.2008-08.05.2012 tarihleri arasında Bağ-kur sigortalılığının olduğu, 1985/3. dönem-14.08.2013 arası -7092 gün SSK sigortalılığının olduğu, çakışan sigortalılığının olup olmadığının tespit edilmediği, tahsis talebi olduğu değerlendirilen 04.04.2014 tarihli dilekçenin tahsis talebi olmadığı, burada davacının Kurumdan ne zaman emekli olacağını sorduğu, davacının sigortalı şahsi sicil dosyaları olmadan, yaşlılık aylığı şartları araştırılmadan ve tahsis talebi olup olmadığı belirlenmeden eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulmuşsa da varılan sonuç hatalı olmuştur
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 11.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.