1. Hukuk Dairesi 2018/2448 E. , 2018/11443 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-bedelin tahsili davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tapu iptali ile tescil, olmadığı taktirde bedelin tahsili isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan ...’nun maliki olduğu ... ada ... parsel sayılı taşınmazı, camii ve kültür alanı yapılmak üzere şartlı olarak ... Belediyesine bağışladığını, sözü edilen belediyenin kapatılması sonucu taşınmazın davalı belediyeye geçtiğini, 2012 yılında yapılan imar planında ise bu yerin park alanı olarak imara açılıp imar durumunun bu şekilde kesinleştiğini, TBK 295. maddesine göre bağışlananı geri alma haklarının doğduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile taşınmazın adlarına tescilini, olmadığı taktirde şimdilik 200.000-Tl bedelin faiziyle birlikte tahsilini istemişler, ıslah dilekçesiyle bedel isteğini 1.045.380,00-Tl’ye yükseltmişlerdir.
Davalı vekili, davanın süresinde açılmadığını, çekişme konusu taşınmazın 17/04/2007 tarihli nazım imar planında kültürel tesis alanında, aynı tarihli uygulama imar planında ise ayrık nizam iki kat konut alanında kaldığını, imar planlarının idare mahkemesince iptaline karar verildiğini, büyük şehir belediyesi tarafından 28/05/2012 tarihinde onanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planının 18/06/2012 tarihinde askıya çıkartılıp 18/07/2012 tarihinde askıdan indirildiğini, plana yasal süresi içerisinde itiraz edilmediğini, bu plana göre ise taşınmazın kısmen park alanında kısmen de yol alanında kaldığını, taşınmazın amacına uygun şekilde kullanılması için plan tadilatı çalışmalarına başlandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 1993 yılında bağışlanan çekişme konusu taşınmazın imar planındaki durumunun bağış amacına uygun olmadığı, her ne kadar imar planında tadilata gidileceği savunulmuş ise de, yürürlükteki imar planına göre taşınmazın park alanında kaldığı, bağışın yapıldığı tarih ile dava tarihi arasında geçen süre de nazara alındığında bağıştan rücu koşullarının oluştuğu gerekçesiyle iptal tescil isteği yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacıların mirasbırakanı ...’nun, maliki olduğu çekişme konusu ... ada ...parsel sayılı, 2751 m2 miktarlı taşınmazı camii ve kültür tesisi yapılmak üzere 28/12/1993 tarihinde ... Belediyesine bağış yolu ile temlik ettiği, 29/04/2010 tarihli tashih işlemiyle taşınmazın davalı ... adına tescil edildiği, 28/05/2012 tarihli nazım imar planında taşınmazın, park ve dinlenme alanı lejantında ve aynı tarihli uygulama imar planında park alanında kaldığı, davacıların mirasbırakanı ...’nun 17/05/1998 tarihinde, eşi ...’nın da 27/09/2007 tarihinde ölümü üzerine mirasçıları olan ..., ... ve ...’ın bağışlama koşulunun yerine getirilmediğini ileri sürerek 04/10/2012 tarihinde eldeki davayı açtıkları, davalı belediyenin, imar planında tadilata gidildiğini ve çekişme konusu taşınmazın amacına uygun şekilde kullanılması için çalışma yapıldığını savunma yolu ile ileri sürdüğü, eksiğin giderilmesi suretiyle getirtilen yazı içeriğinden, çekişme konusu taşınmazın, 17/01/2012 tasdik tarihli 1/5000 ölçekli nazım imar planında yapılan 15/05/2014 tarihli plan tadilatında ve yine 28/05/2012 tasdik tarihli 1/1000 ölçekli uygulama imar planında yapılan 13/02/2015 tarihli plan tadilatında dini tesis alanında kaldığının ve söz konusu plan tadilatlarının kesinleştiğinin bildirildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, bağıştan rücu, bağışlayandan, bağışlanana varması gerekli tek taraflı bir irade beyanı ile bağışlamanın geriye etkili olarak ortadan kaldırılmasıdır. Rücu hakkı, bir hukuki ilişkiye son veren yenilik doğurucu ve şahsa sıkı suretle bağlı olup bağışlananın durumunun ilelebet belirsizlik içinde bulunmaması için de yasa koyucu tarafından haklı olarak bir süre ile kısıtlanmıştır. Ayrıca, 818 sayılı Borçlar Kanununun 246. maddesinin 2. fıkrasında gösterilen istisna dışında kural olarak mirasçılara geçmediği gibi, temlik de edilemez.
Somut olaya bu çerçevede bakıldığında, mirasçı olan davacılar tarafından açılan davanın dinlenebilme olanağı yoktur.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalı vekilinin değinilen yönden yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile yerel mahkeme kararının açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.