12. Ceza Dairesi 2019/297 E. , 2019/4669 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
Hüküm : Maddi tazminat talebinin reddine, 250.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Davanın niteliğine göre, davacı vekilinin duruşmalı inceleme isteminin, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 318. maddesi gereğince reddine karar verilerek yapılan incelemede;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre davalı vekili ve davacı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Kararın verildiği duruşmaya Cumhuriyet savcısının iştiraki sağlanmadan yazılı mütalaası ile yetinilerek hüküm kurulması suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 188/1. maddesine muhalefet edilmesi,
2- Gözaltına alındığı ve tutuklandığı tarihlerde emekli olan davacının gözaltında ve tutuklu kaldığı sürelere ilişkin olarak net asgari ücret miktarları üzerinden hesaplanacak kazanç kaybı tutarının maddi tazminat kapsamında davacıya ödenmesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, davalı vekili ve davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 08/04/2019 tarihinde (1) nolu bozma nedeni yönünden oybirliğiyle, (2) nolu bozma nedeni yönünden oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Olayımızda; Kurmay Albay rütbesine sahip iken emekli olan davacının, suç isnadıyla tutuklanıp toplam 1226 gün tutuklu kaldığı, neticeten atılı suçlardan beraatine karar verildiği ve yasal süresi içerisinde 5271 sayılı CMK nın 141-144 maddelerinde zikredilen koruma tedbirleri nedeniyle tazminat talebinde bulunduğu izlenmiştir.
5271 sayılı CMK’ nın 141/1-e maddesinde “Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen..... kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler.” hükmüne yer verilmiştir. Burada maddi tazminat ödenebilmesinin koşulu olarak uğranılan zarar kıstası getirilmiştir.
Dairemizin istikrar kazanmış içtihatlarında da “Haksız tutuklama nedeniyle gerçek maddi zararın saptanmasında, sübjektif taktir yerine, somut delillere dayanılarak zarar miktarı belirlenmelidir. Gerçek zarardan maksat, zarara uğrayanın halen mevcut mal varlığı ile uygulanan koruma tedbiri olmasaydı bu mal varlığının olacağı hal arasındaki farktan ibarettir. Eğer zarara uğrayan, zarar miktarını belirleyebilecek herhangi bir bilgi ve belge sunamamışsa, maddi zarar, tutuklu kalınan dönemde geçerli net asgari ücret üzerinden hesaplanmalı, asgari ücret üzerinden hesaplanmasında da hafta sonu, dini ve milli bayram tatilleri nedeniyle indirim yapılmamalıdır. Davacının, fiilen çalışmayacak bir konumda olmuş olması halinde de, maddi bir kaybının olduğu kabul edilerek tazminat miktarı, geçerli net asgari ücret üzerinden belirlenmelidir.” kriterlerine yer verilmiştir.
Davamızda ise davacı emekli albaydır. Emekli olması nedeniyle kendisine Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından emekli aylığı bağlanmıştır. Dairemizin koyduğu kriterlere göre davacının uğradığı maddi kayıpları belgelendirmesi gerekmektedir. Davacı Dairemizin maddi zarar kapsamında değerlendirmediği bir takım gider belgeleri dışında, tutuklanmadan önce bir işe girdiği, gelir elde ettiği yönünde bir belge de sunmamıştır.
Durum bu iken, emekli albay olup tutuklanması nedeniyle emekli maaşında bir azalma meydana gelmeyen davacıya “tutuklanmasa idi çalışıp gelir elde etme ihtimali vardı” varsayımıyla hareket ederek emekli aylığını almaya devam eden davacıya tutuklu kaldığı her ay için ayrıca asgari ücret miktarınca maddi tazminat ödenmesine hükmedilmesi hukuka ve daire içtihatlarıyla konan temel prensiplere aykırıdır.
Bu itibarla; Dairemiz ilamının (2) numaralı bölümündeki bozma gerekçesinin yerinde olmadığı görüşüyle sayın çoğunluğun görüşüne iştirak etmiyoruz.