1. Hukuk Dairesi 2018/2254 E. , 2018/11408 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : GABİN NEDENİYLE TAPU İPTAL-TESCİL,TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil- tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 28.02.2018 Çarşamba günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, tapu iptali-tescil ve tercihen tazminat isteğine ilşkindir.
Davacılar, mirasbırakanları ...’nun maliki olduğu 1, 2 ve 3 numaralı bağımsız bölümleri davalı şirketin maliki olduğu ... parsel sayılı taşınmaz ile takas ettiğini, edimler arasında orantısızlık olduğunu, takas işleminden bir gün sonra öldüğünü, işlemin gabin nedeniyle geçersiz olduğunu, davalı şirket yetkilisinin hem kiracıları hem de miras bırakanın arkadaşı olduğunu, miras bırakanın ölümünden sonra devir işleminden haberdar olduklarını, taşımazları geri istediklerinde davalının ek 150.000,00 TL istediğini ileri sürerek, takas işleminin ortadan kaldırılmasını ve davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile veraset ilamındaki payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında isteklerini bedele dönüştürmüşlerdir.
Davalı, temliklerin muvazaalı olmadığını, miras bırakanın temlik tarihinde ehliyetli olduğunu, taşınmazı isteyerek devrettiğini, belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, edimler arasında orantısızlık olduğu ve miras bırakanın taşınmazları devrettiği günde alkol aldığı bu nedenlerle gabin koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacıların mirasbırakanı ...’nun 18/10/2012 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak davacı kızı ile eşinin kaldığı, davalının yetkilisi olduğu şirketin maliki olduğu ... ada ... parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 3 numaralı bağımsız bölümü 17/10/2012 tarih 7775 yevmiye numaralı resmi senet ile 125.000,00 TL bedel karşılığında mirasbırakana satış suretiyle temlik ettiği, tarafların da kabulünde olduğu üzere temlike karşılık ek olarak mirasbırakana 50.000,00 TL para verdiği, mirasbırakanın da aynı günlü 7782 yevmiye numaralı resmi senet ile maliki olduğu ... ada ... parsel sayılı taşınmazdaki 1,2 ve 3 numaralı bağımsız bölümleri toplamda 300.000,00 TL karşılığında davalıya satış suretiyle temlik ettiği, davacıların gabinin subjektif unsuru olan düşüncesizlik haline ilişkin iddiaları üzerine Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulu’ndan alınan 26/05/2014 tarihli raporunda mirasbırakanda akli arıza izine rastlanmadığı, alkolik siroz izine rastlandığı ancak mirasbırakanın hastaneye yatırıldığı ve aynı zamanda temlik tarihlerine isabet eden 17/10/2012 ve 18/10/2012 tarihlerinde şuurunun açık olduğunun bildirildiği, objektif unsura ilişkin olarak alınan bilirkişi raporunda ise taşınmazların temlik tarihinde değerinin 450.000,00 TL olarak belirlendiği, davalının tespite ilişkin olarak sunduğu 16/11/2012 tarihli banka ekspertiz raporunda ise taşınmazın toplam değerinin 340.000,00 TL olarak belirlendiği görülmüştür.
Bilindiği üzere; sözleşmenin gabin (aşırı yararlanma) nedeniyle illetli olduğunun kabulü için edim ve karşı edim arasındaki oransızlığın, taraflardan birinin, diğerinin şahsında mevcut özel bir durumu bilerek istismar etmesi, sömürmesi sonucu oluşması gerekir. Dar ve zor durumda kalmaları nedeniyle, sözleşme yapmaya, mallarını çok düşük bedel ile devretmeye sürüklenmiş kişileri korumak zayıfı güçlüye ezdirmemek için hukukumuzda da düzenlemeler yapılmış 6098 s. Türk Borçlar Kanunun (TBK) 28. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 21) maddesi ile aynen; "Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir.
Zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilir." hükmü getirilmiştir.
O halde, aşırı yararlanmadan (gabinden) söz edilebilmesi, objektif unsur olan edimler arasındaki aşırı oransızlık yanında, bir tarafın darda kalma, tecrübesizlik, düşüncesizlik (hafiflik) hallerinin bulunması, diğer yanın ise yararlanmak, sömürmek kastını taşıması biçiminde iki sübjektif unsurun dahi gerçekleşmesine bağlıdır. Gabinin varlığı zarar görene (sömürülene), düşüncesizlik veya deneyimsizliğin öğrenildiği; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirerek iptal davası açıp iddiasını her türlü delille kanıtlama ve verdiğini geri isteme hakkı ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteme hakkı verir.
Hemen belirtmek gerekir ki gabin davasında öncelikle edimler arasındaki, aşırı oransızlık üzerinde durulmalı, objektif unsur ispatlandığı takdirde zarar gördüğünü iddia edenin kişiliği, yaşı, sağlık durumu, toplumdaki yeri, ekonomik gücü psikolojik yapısı gibi maddi, manevi yönler yani sübjektif unsur derinliğine araştırılıp incelenmelidir.
Hâl böyle olunca; somut olayda gabinin objektif ve subjektif olmak üzereher iki unsurunun da gerçekleştiğinden söz edilemeyeceği anlaşılmakla, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu davanın kabulüne karar verilmesi isabetli olmamıştır.
Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 30.12.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.630.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.