Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/11890
Karar No: 2018/3661
Karar Tarihi: 16.05.2018

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/11890 Esas 2018/3661 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2016/11890 E.  ,  2018/3661 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen davada Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 25/05/2016 tarih ve 2015/819-2016/354 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankadan tüketici kredisi çektiğini, ekstreden de anlaşılacağı üzere müvekkilinden ekspertiz ücreti, ekspertiz komisyon masrafı, kredi kullandırım komisyonu masrafı, tüketici kredisi kullandırım ücretleri, yeniden finansman kredisi kredi tahsis ücreti, yeniden finansman kredisi dosya ücreti, ipotek fek ücreti, ipotek fek ücreti komisyon masrafı kesintisi yapıldığını, bu kesintilerin müvekkilinin bilgisi, gerçek iradesi ortaya konulmadan ve onayı dışında olduğunu, kredi alımı ve sonraki yapılandırma aşamasında müvekkilinin aydınlatılmadığını, davalı bankaca belge veya fatura ile kanıtlanması gerektiğini ileri sürerek yersiz ve haksız olarak kesilen masrafların kesinti tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
    Davalı vekili, davacı lehine yapılan sigortaların primlerinin davacıya iadesine karar verilemeyeceğini savunarak taraflar arasında imzalanan ve hukuken geçerli olan sözleşmeler ve kanun hükümleri gözetilmek suretiyle haksız ve şartları oluşmayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında 28/07/2005 tarihinde işyeri kredi sözleşmesi yapıldığı, davacının sözleşme gereğince davalı bankadan 750,000,00 TL kredi kullandığı, ticari kredi olduğu, davacının tüketici olarak kabul edilemeyeceği, davalı tarafından verilen kredi nedeniyle faiz, komisyon, masraf adı altında ücret tahsil edileceği ve oranının ve kredi sözleşmesinin dosyaya sunulmaması nedeniyle davalının hangi oran üzerinden ücret tahsil edilebileceğinin tespiti bakımından davalı tarafça sözleşme ve belgelerin temin edilemediğinin bildirildiği, sözleşme hükümleri ve diğer belgeler dosyaya sunulmadığından gerekli değerlendirmenin yapılamadığı ve taraflar arasında yapılan sözleşmede yapılan kesintilere ilişkin taraflarca kararlaştırılmış herhangi bir hükmün bulunmadığının kabul edildiği, böylece davalı tarafından yapılan kesintilerin yasal olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile 10.000,00 TL alacağın dava tarihi olan 21/07/2015 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

    Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
    1- Dava, işyeri kredi sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkindir. Davacı vekili dava dilekçesinde, 28.07.2005 tarihli kredi sözleşmesine istinaden davalı banka tarafından yapılan kesinti türlerini ve miktarlarını açıklamış ve dava değerini fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000.00 TL olarak açıklayarak HMK m. 107 gereğince belirsiz alacak ve tespit davası olarak davasını açtığını belirtmiş olup, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. HMK 107/1 uyarınca davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. Somut olayda, dava dilekçesinden davanın açıldığı tarihte alacağın miktarının davacı tarafça bilinmekte olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
    2- Bozma sebep ve şekline göre taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 16/05/2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY

    Uyuşmazlık, davacı tarafından dava dilekçesinde belirsiz alacak davası olarak nitelendirilen davanın, mahkemece kısmi dava olarak kabulü ve yargılamanın bu nitelemeye uygun sonuçlandırılıp sonuçlandırılamayacağına ilişkindir.
    6100 sayılı HMK 33. maddesinde "Hakimin, Türk Hukukunu re"sen uygulayacağı",
    HMK 107/1 maddesinde "Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde alacaklının, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar yada değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabileceği",
    HMK 109/1 maddesinde "talep konusunun niteliği itibariyle bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmınında dava yoluyla ileri sürülebileceği" düzenlenmiş,
    Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu"nun 04.06.1958 tarih 1958/15-6 sayılı kararında da "....hakimin bir davada sadece tarafların ileri sürdükleri maddi vakıalar ve netice-i taleplerle bağlı olup dayandıkları kanun hükümleriyle ve onların hukuki tavsifleriyle bağlı olmadığı ve kanunları re"sen tatbik ederek iddia ve müdafaadaki netice-i talepleri karara bağlamakla mükellef bulunduğu .... öngörülmüştür.
    Somut uyuşmazlıkta, davacı davalı bankadan farklı tarihlerde kullandığı kredilerden dolayı, kredi komisyon tahsilatı, kredi tahsis ücreti ve kullandırım açılış komisyonu vb. adı altında davalı bankaca kesintiler yapıldığını, bu kesintilerin haksız olduğunu, mikatrının tam ve kesin olarak belirlenemediğini bildirerek, dava dilekçesinde 10.000,00 TL değer göstermek suretiyle alacak miktarı yargılama sırasında belirlenerek alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesi istemi ile belirsiz alacak davası olarak nitelendirmek suretiyle eldeki davayı açmış,
    Mahkemece 10.000,00 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmiş
    Davalı vekilinin temyizi üzerine sayın çoğunluk görüşü doğrultusunda "davanın belirsiz olacak davası olarak açıldığı, oysa davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında davacının hukuki yararının bulunmadığı, davanın kısmi dava olarak da kabulünün mümkün olmadığı" gerekçesiyle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
    Sayın çoğunluğun bozma gerekçesine katılamıyorum.
    Uyuşmazlıkta davacı, haksız kesilen paranın istirdadını talep etmektedir ki, davacı haksız kesinti miktarı parayı tam ve kesin olarak belirleyebilecek durumda olduğundan açılan davanın HMK 107/1 maddesinde ifade edilen Belirsiz alacak davası olarak nitelendirilmesi mümkün değildir.
    Davacı dava dilekçesinde maddi vakıaları açıklayarak 10.000,00 TL değer göstermek suretiyle mahkemece tespit edilecek alacağının tahsilini talep ettiğinden hakim HMK 109/1 maddesine uygun şekilde davayı kısmi dava olarak nitelendirmiş olup mahkemenin kabulü HMK 33. maddesi ile 04.06.1958 tarihli içtihadı birleştirme kararına da uygun bulunmaktadır.
    Nitekim HGK 02.03.2016 gün 2014/15-439 E, 2016/207 Karar sayılı kararda da aynı hususa değinilmiştir.
    Sonuç olarak hukuki nitelendirilmesini hakimin yapacağı, maddi vakıaların davacı tarafından dilekçede açıklandığı eldeki alacak davasını açmakta davacının hukuki yararı bulunduğundan, mahkemece davanın kısmi dava olarak nitelendirilmesinde yasaya aykırı bir husus olmadığından, davalının bu yöne ilişkin temyiz isteminin reddi ile taraf vekillerinin diğer temyiz sebeblerinin incelenmesi gerekirken kararın yazılı gerekçe ile bozulmasına ilişkin sayın çoğunluğun görüşüne karşıyım.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi