11. Hukuk Dairesi 2018/1098 E. , 2018/3659 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 05/12/2014 tarih ve 2013/57-2014/674 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin dükkanını 1999 yılının Ağustos ayından başlamak üzere davalıların ortağı ve temsilcisi olduğu Kendirliler Dayanıklı Tüketim A.Ş isimli şirkete kiraya verdiğini, 2002 yılına ait kira bedeli olan 12.972,00 TL"nin ödenmediğini, icra takibine başlanıldığını, davalıların icra takibine itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, ikinci bir kira sözleşmesini hazırlandığını, kira sözleşmesinin boş bırakılan kısımlarının doldurularak bu sözleşmeye dayanıldığını, sonrasında ikinci sözleşmenin iptal edildiğini, davalılar tarafından kira bedellerinin ödenmediğini, taraflar arasında 2002 yılından sonra kira bedelinin tespiti konusunda ihtilaf olduğunu, iptal edilen sözleşmeye göre ödeme yapıldığını, icra takibe yapılan itiraz üzerine itirazın kaldırılması için 2010/10 esas sayılı davanın açıldığını, kiracı Kendirliler Dayanıklı Tüketim Mamulleri Sanayi ve Ticaret A.Ş’nin tasfiyeye girdiğinin belirtildiğini, davalı şirket yöneticilerinin kira alacağını karşılıksız bırakma niyetinde olduğunu, gerekli tedbiri almayan ve kötüniyetle sonradan tanzim edilen 1 Ekim 1999 tarihli sözleşmeye dayanan yöneticilerin şahsen sorumlu olduğunu ileri sürerek dava tarihinden itibaren ana paraya işleyecek yasal faizi ile birlikte toplam 283.000,00 TL"nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davaya konu kira borcunun tarafı olan şirketin yaşanan ekonomik krizler ve yoğun rekabet dolayısıyla 2007 yılından itibaren zarara uğraması nedeniyle tasfiye sürecine girdiğini, şirketin tasfiyeye girmesinde davalıların kasıt, kusur veya ihmallerinin bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafın dava dışı Kendirliler Dayanıklı Tüketim Mamulleri Tic. AŞ ile aralarında imzalanan 01/10/1999 tanzim tarihli kira sözleşmesi nedeniyle alacağının bulunduğu ancak bu alacağın kira sözleşmesinin iptali ve tahliye davalarının yargılamasının devam ettiği aşamada kira akdi borçlusu şirketin tasfiyeye girdiğini, davacının tasfiyeye girilmesi işleminde yönetim kurulu şirket yetkililerinin kast ve ihmalleriyle sorumlu olduklarını ileri sürdüğü, alacağın davalılardan şahsen tahsilini talep ettiği, ancak davalıların sorumluluklarına gitmeye gerektirir halin söz konusu olmadığı gerekçesiyle sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, üçüncü kişi alacaklının zarar gördüğü iddiasına dayalı zararın şirket yönetim kurulu üyelerinden tahsili istemine ilişkindir. Davacı, dava dilekçesi ile davalıların yönetim kurulu üyesi olduğu şirkete taşınmazını kiraya verdiğini, taraflar arasında imzalanan bir diğer sözleşmenin de davalılar tarafından hukuka aykırı şekilde doldurularak kira ödemelerinin yapılmadığını, tarafların iradesine aykırı olarak düzenlenen sözleşmenin iptal edildiğini, ancak bu sözleşmeye dayanılması nedeniyle alacağının tahsil edilemediğini, bu sırada davalıların yöneticisi olduğu şirketin tasfiyeye girdiğini, davalıların kira alacaklarını karşılıksız bırakma niyetinde olduğunu ileri sürerek zararının şirket yöneticilerinden tahsilini istemiştir. Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda, tazminata hükmedilebilmesi için gerekli olan TTK’nın 336. maddesinde öngörülen şartların somut olayda mevcut olmadığı belirtilmiş, mahkemece bu doğrultuda davanın reddine karar verilmiştir. Ancak bilirkişi raporunun dosyaya ibraz edilmesinden sonra davacı, 13.06.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile davanın hukuksal nedeni ıslah ederek davalı ...’in şirketin tasfiye memuru olduğunu, tasfiye memuru olarak sorumluluklarını yerine getirmediğini, davalı ...’in de hakkın kötüye kullanılması nedeniyle sorumlu olması gerektiğini ileri sürerek bu konuda bilirkişi raporu alınmasını talep etmiş ise de mahkemece, davacının ıslah dilekçesi değerlendirilmeden sadece dava dilekçesindeki açıklamaları dikkate alınarak bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. O halde, davanın ıslah edildiği göz önüne alınarak ıslah dilekçesinde belirtilen hususlar da değerlendirilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken herhangi bir değerlendirme yapılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 16/05/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.