10. Ceza Dairesi 2017/7548 E. , 2018/941 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı"nın, 26/09/2017 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki hükmün açıklanmasına dair Çorlu 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 02/03/2015 tarihli ve 2015/19 esas, 2015/440 sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 03/10/2017 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Sanık hakkında 03/06/2011 tarihinde işlediği iddia edilen “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçundan dolayı Çorlu 2. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 11/07/2012 tarihli ve 2012/302 esas, 2012/778 sayılı kararı ile TCK’nın 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, CMK’nın 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği,
2- Sanığın denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlediğinin mahkemesine ihbar edilmesi üzerine, Çorlu 6. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 02/03/2015 tarihli ve 2015/19 esas, 2015/440 sayılı kararı ile hükmün açıklandığı ve sanığın TCK’nın 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve kararın yasa yoluna başvurulmadan kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, "1- Çorlu 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 11/07/2012 tarihli ve 2012/302 esas, 2012/778 sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını müteakip, sanık hakkında Çorlu 1.Asliye Ceza Mahkemesinin 12/09/2014 tarihli ve 2013/156 esas, 2014/377 sayılı ilâmıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği ancak bu kararın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 223. maddesine göre hüküm niteliğinde olmadığı gözetildiğinde, sanığın deneme süresi içerisinde kasıtlı suçtan mahkum edilmiş sayılamayacağından, hükmün açıklanma koşullarının bulunmadığı gözetilmeden, sanık hakkındaki Çorlu 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 11/07/2012 tarihli ve 2012/302 esas, 2012/778 sayılı kararının açıklanmasında,
2- Sanığın yargılama konusu olan 03/06/2011 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu, daha önce 05/01/2007 tarihli başka bir kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı Çorlu 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 26/06/2007 tarihli ve 2007/340 esas, 2007/551 sayılı kararı ile verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlediği anlaşılmakla, hükümden sonra 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191/5. maddesinde yer alan “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.” şeklindeki düzenleme uyarınca, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlenen ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 223/8. maddesi uyarınca davanın düşmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir." denilerek, Çorlu 6. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 02/03/2015 tarihli ve 2015/19 esas, 2015/440 sayılı kararının bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
(1) numaralı kanun yararına bozma talebinin incelenmesi:
CMK’nın 231/11. maddesinde yer alan “Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar.” şeklindeki düzenleme uyarınca hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen sanığın 5 yıllık denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlemesi halinde hüküm açıklanacaktır.
Somut olayda ise sanığın denetim süresi içerisinde 11/11/2012 tarihinde işlediği iddia edilen kasıtlı bir suça ilişkin Çorlu 1.Asliye Ceza Mahkemesi"nin 12/09/2014 tarihli ve 2013/156 esas, 2014/377 sayılı kararı nedeniyle hüküm açıklanmış ise de, hükmün açıklanmasına esas alınan bu kararda da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olması karşısında, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı kesinleşmiş bir mahkûmiyet hükmü olmadığından, denetim süresi içerisinde işlendiği iddia edilen kasıtlı bir suça ilişkin verilen yeni hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına dayanılarak önceki hükmün açıklanması yasaya aykırı olup, kanun yararına bozma talebi yerindedir.
(2) numaralı kanun yararına bozma talebinin incelenmesi:
Sanığın yargılama konusu olan 03/06/2011 tarihli “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçunu, daha önce 05/01/2007 tarihli başka bir kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı Çorlu 1. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 26/06/2007 tarihli ve 2007/340-551 sayılı kararı ile verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlediği anlaşılmakla, hükümden sonra 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191/5. maddesinde yer alan “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.” şeklindeki düzenleme uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlenen ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK"nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine” karar verilmesi gerekirken hükmün açıklanması yasaya aykırı olup, kanun yararına bozma talebi yerindedir.
D) Karar :
Açıklanan nedenlere göre; Çorlu 6. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 02/03/2015 tarihli ve 2015/19 esas, 2015/440 sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun"un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı"na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na gönderilmesine, 25.01.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.