15. Hukuk Dairesi 2020/468 E. , 2020/992 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki asıl ve birleşen dosya davacısı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, yüklenicinin temlikine dayalı tapu iptâli, tescil isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, asıl ve birleştirilen davada davacı ile davalı yüklenici arasında 30.07.2012 tarihinde düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi sözleşmesi yapıldığını, söz konusu sözleşmede yüklenicinin arsa sahibiyle imzaladığı kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yükleniciye düşen 10 (12) numaralı bağımsız bölümün satışının vaat edildiğini, edimini tam olarak yerine getirmiş olmasına rağmen tapuda devir gerçekleşmediğinden tapu kaydının iptâliyle davacı adına tesciline; karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine göre dava konusu bağımsız bölümün davacıya satışını vaat ettiğini; ancak, tapu kaydının halen arsa sahibi üzerinde olması nedeniyle sözleşmenin ifa olanağının bulunmadığını, davanın reddini, birleşen davada ise davalı arsa sahibi ... vekili, davacıyla aralarında bir sözleşme bulunmadığını, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davalı arsa sahibi ... bakımından davanın reddine, davalı ... aleyhine açılan davanın tefrikine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davadaki isteğin dayanağı, davalı yüklenici ile davalı ve dava dışı arsa sahipleri arasında düzenlenen taşınmaz satış vaadi sözleşmesidir. Arsa sahibi ile aralarında kat karşılığı inşaat sözleşmesi bulunan yükleniciden, ona bırakılması kararlaştırılan bağımsız bölümü temlik alan davacının tapu iptâli, tescil talebinde bulunması belirli koşullarda mümkündür. Türk Borçlar Kanunu"nun 188. maddesi uyarınca borçlu, devri öğrendiğinde devredene karşı sahip olduğu savunmaları, devralana karşı da ileri sürebilir. Temliki öğrenen arsa sahibi, temlik almasaydı önceki alacaklıya (yükleniciye) karşı ne tür defiler ileri sürebilecekse, aynı defileri, yeni alacaklıya (temlik alan davacıya) karşı da ileri sürebilir. Öte yandan yüklenici arsa sahibine karşı edimini tamamen veya kısmen yerine getirmeden kazanacağı kişisel hakları üçüncü kişiye (davacıya) temlik etmişse, üçüncü kişi (davacı) Türk Borçlar Kanunu"nun 97. maddesi hükmünden yararlanma hakkı bulunan arsa sahibini ifaya zorlayamaz. Bütün bu açıklamalardan anlaşılacağı gibi arsa sahipleri ile yüklenici arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğunun kabulü gerekir. Bu durumda davada taraf olmayan arsa sahipleri hakkında dava açmak üzere davacı tarafa mehil verilmeli, dava açılırsa o dava eldeki dava dosyası ile birleştirilmeli, ondan sonra işin esası hakkında bir karar verilmelidir.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsamaktadır. Konut satış sözleşmeleri ile devre tatil ve uzun süreli tatil hizmetleri sözleşmeleri de kanun kapsamına alınmıştır. Dava konusu taşınmazın da bir konut satış vaadi sözleşmesiyle satın alındığı belirtilerek bu dava açılmıştır. Anılan kanunun 3. maddesinin (k) bendindeki tanıma göre tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi; 1. bendindeki tanıma göre de tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarda hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun"un 73. maddesinin 1. bendi gereğince de bu kanun uygulaması ile ilgili çıkacak her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılması gerekir.
Somut olayda da davacı tüketici, yüklenicinin temlikine dayalı olarak tapu iptâl, tesçil isteğinde bulunduğundan o yerde ayrı bir tüketici mahkemesi varsa çekişmenin tüketici mahkemesinde görülmesi, aksi halde davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılması yasadan kaynaklanan bir zorunluluktur. Mahkemece kamu düzeninden olan görev hususu resen gözetilerek yukarıda açıklandığı gibi işlem yapılması gerekirken çekişmenin esasının incelenip karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ödenenden 5766 sayılı Kanun"un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince Harçlar Kanunu 42/2-d maddesi uyarınca alınması gereken 143,50 TL Yargıtay başvurma harcının mahsup edilerek, varsa fazla alınan temyiz harcının temyiz eden asıl ve birleşen dosya davacısına iadesine,
karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 11.03.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.