5. Ceza Dairesi 2013/17135 E. , 2016/2587 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği, görevi kötüye kullanma
HÜKÜM : Görevi kötüye kullanma eylemi rüşvet almaya teşebbüs niteliğinde görülerek bu suç ile atılı diğer suçtan mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Tekerrüre esas sabıkası bulunan sanık hakkında TCK"nın 58. maddesinin uygulanmaması ve atılı suçu TCK"nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle işlemesine rağmen, aynı Kanunun 53/5. madde ve fıkrası gereğince, cezanın infazından sonra başlamak üzere hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni sayılmamış, yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
TCK"nın 53/3. maddesi uyarınca sanığın sadece kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun koşullu salıverme tarihinden itibaren uygulanamayacağı gözetilmeksizin altsoyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesindeki hakların tümünü koşullu salıverilmeye kadar kullanmaktan yoksun bırakılması,
Adli Emanetin 2011/745 sırasında kayıtlı suça konu sahte evrakın dosyada delil olarak saklanması yerine müsaderesine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu cihetin yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesinin verdiği yetki uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasında yer alan hak yoksunluklarına ilişkin bölümün çıkarılarak yerine “Sanığın, 5237 sayılı TCK"nın 53/1. maddesindeki haklarından, aynı maddenin 2. ve 3. fıkraları ile Anayasa Mahkemesi"nin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı Kararı doğrultusunda yoksun bırakılmasına” denilmek ve sahte evrakın müsaderesine ilişkin kısmın "Adli Emanetin 2011/745 sırasında kayıtlı suça konu sahte evrakın dosyada delil olarak saklanmasına" şeklinde değiştirilmek suretiyle eleştirilen hususlar dışında sair yönleri usul ve yasaya uygun hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Rüşvet almaya teşebbüs suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde ise;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
5237 sayılı TCK"nın rüşveti tanımlayan ve 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun ile değişiklik yapılıncaya kadar yürürlükte kalan 252/3. maddesinde "Rüşvet bir kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıdır." denilerek sadece nitelikli rüşvete yer verildiği, kamu görevlisinin yapması gereken bir işi yapması ya da yapmaması gereken işi yapmaması için yarar sağlamasının (05/07/2012 tarihine kadar) rüşvet suçu kapsamında bulunmadığı, işyeri açma raporuna konu yerin sağlıksız olduğuna dair bir kanıt bulunmadığı ve bu hususun sanık lehine değerlendirilmesinin gerektiği de nazara alındığında, sanığın görevinin gereklerine uygun davranması karşılığında menfaat temin etmeye çalışma şeklinde gerçekleşen eyleminin (19/12/2010 tarihinde yürürlüğe giren 6086 sayılı Yasa ile değişik) suç tarihinde yürürlükte bulunan TCK"nın 257/3. maddesine uyan görevi kötüye kullanma suçuna teşebbüs niteliğinde olduğu gözetilmeden yazılı şekilde rüşvet almaya teşebbüs suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,
Kabule göre de;
Hükümden sonra 05/07/2012 gün ve 28344 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yasanın 87. maddesi ile 5237 sayılı TCK"nın 252. maddesinde yapılan değişiklikle suça teşebbüs halinde “...verilecek ceza yarı oranında indirilir” şeklinde takdire bağlı olmayan bir düzenleme getirilmesi, dava konusu olayda ise sanık hakkında teşebbüs nedeniyle TCK"nın 35. maddesi gereğince 1/4 oranında indirim yapılması karşısında 6352 sayılı Kanunla getirilen bu yeni düzenlemenin sanık lehine olduğu anlaşıldığından, mahkemesince yeniden değerlendirme yapılarak lehe yasanın belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Yüklenen suçu TCK"nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle işleyen sanık hakkında, aynı Kanunun 53/5. madde ve fıkrası gereğince, cezanın infazından sonra başlamak üzere hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
TCK"nın 53/3. maddesi uyarınca sanığın sadece kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun koşullu salıverme tarihinden itibaren uygulanamayacağı gözetilmeksizin altsoyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesindeki hakların tümünü koşullu salıverilmeye kadar kullanmaktan yoksun bırakılması şeklinde karar verilmesi,
Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve E. 2014/140; K. 2015/85 sayılı kararının Resmi Gazete"nin 24/11/2015 tarih ve 29542 sayısında yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK"nın 53. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılması lüzumu,
Tekerrüre esas sabıkası bulunan sanık hakkında TCK"nın 58. maddesinin uygulanması gerektiğinin nazara alınmaması,
Bozma gerektirmiş, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 10/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.