1. Hukuk Dairesi 2015/12338 E. , 2018/11382 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanı ..."ın, ... ada ..., ... ve ... parsel sayılı taşınmazlarını oğlu ..."nın kayınpederinin kardeşi olan dava dışı ..."ı vekil tayin ederek vekili aracılığı ile oğlu ..."nın eşi olan davalı ... ile kızı ..."un görümcesi olan ..."a satış suretiyle devrettiğini, temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiş; yargılama aşamasında ... ile ..."un davaya dahil edilmesini istemiştir.
Davalı ..., mirasbırakanın taşınmazlarına ... İcra Müdürlüğü"nün 2009/115 Esas sayılı dosyası ile haciz konulunca, alacaklıların başka senetler ile de takip yapacakları ihtimalinden korkarak dava konusu taşınmazları dava dışı amcası ..."a sattığını, taşınmazları ..."dan satın aldığını, bilahare ... ada ... ile ... parsel sayılı taşınmazları uhdesinde ipka ederek ... parseli dava dışı ..."a devrettiğini, iyiniyetli alıcı olduğunu, davalı ..., dava konusu ... parseli iyiniyetli olarak dava dışı ..."dan bedeli karşılığı satın aldığını, davaya dahil edilen ..., iyiniyetli alıcı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Davaya dahil edilen ..., davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, muvazaa olgusunun sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, 1939 doğumlu mirasbırakan ..."ın 09.12.2009 tarihinde öldüğü, geriye davacı oğlu ... ile dava dışı eşi ... ile ilk eşi ..."den olan çocukları ..., ..., ..., ..., ... ve ..."yı bıraktığı, mirasbırakanın maliki olduğu ..., ... parseller ile ... ada ... parseldeki 99/8272 payını 30.06.2009 tarihinde oğlu olan dava dışı ..."nın kayınbiraderinin kardeşi olan dava dışı ..."a satış suretiyle temlik ettiği, ..."ın anılan taşınmazları 01.07.2009 tarihinde ..."nın karısı olan davalı ..."e devrettiği, ..."in ... parsel ile ... ada ... parseldeki 99/8272 payını uhdesinde ipka ile ... parsel sayılı taşınmazı 29.03.2010 tarihinde mirasbırakanın kızı olan dava dışı ..."e, ..."ün de 31.03.2010 tarihinde görümcesi olan davalı ..."ye aktardığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun 706., Türk Borçlar Kanunu"nun 237. (Borçlar Kanunu"nun 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince; mirasbırakan ... aleyhinde ... İcra Müdürlüğü"nün 2009/115 E., sayılı dosyası ile takip yapılarak 28.03.2009 tarihinde ödeme emri tebliğ edildiği, mirasbırakanın 16.07.2009 tarihinde ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2009/523 Esas sayılı dava dosyası ile açtığı menfi tespit davasından borcun ödenmesi nedeniyle 24.03.2010 tarihinde feragat ettiği, anılan icra takip dosyasının da aynı tarihli feragat ile sonuçlandığı, davalı ..."in de mirasbırakanın alacaklılarının başka senetler ile de takip yapacakları ihtimalinden korkarak dava konusu taşınmazları dava dışı ..."a sattığı yönünden savunmada bulunduğu açıktır.
Toplanan delillerden ve tüm dosya içeriğinden; mirasbırakanın satış akdiyle yaptığı temlikin gerçek iradesini yansıttığı, dava konusu taşınmazın dava dışı ..."a temlikinin muvazaalı olmayıp gerçek satış olduğu, davacının iddiasını 6100 sayılı ...nun 190/1 ve 4721 sayılı TMK.nun 6. maddesi uyarınca kanıtlayamadığı sonucuna varılmaktadır.
Hâl böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalılar vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.