Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/4980 Esas 2017/1480 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/4980
Karar No: 2017/1480
Karar Tarihi: 27.02.2017

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/4980 Esas 2017/1480 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davacı, kayıtlı nüfus kaydı olmadan ölen bir kişinin mirasçısı olduğunu iddia ederek mirasçılık belgesi talebinde bulunmuştur. Sulh Hukuk Mahkemesi, davacının yasal bir mirasçı olmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar vermiştir. Ancak, Yargıtay 14. Hukuk Dairesi tarafından yapılan incelemede, duruşma yapılmadan evrak üzerinden karar verilemeyeceği ve murisin altsoyu dahil mirasçı olabilecek kişilerin tümünün sağ olup olmadığının gösterilebilmesi için nüfus kayıtlarının eksiksiz getirtilmesi gerektiği açıklanmıştır. Ayrıca, miras bırakanın nüfusa kayıtlı olması zorunlu değildir ve mirasçıların belirlenmesi de gerekmektedir. Kararda ayrıca 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 30. maddesi hükmünde doğum ve ölümün nüfus sicilinde kayıtlarla ispat olunabileceği belirtilmiştir.
14. Hukuk Dairesi         2016/4980 E.  ,  2017/1480 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Davacı tarafından, 08.02.2016 gününde verilen dilekçe ile mirasçılık belgesi istenmesi üzerine dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda; davanın reddine dair verilen 08.03.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava, mirasçılık belgesi verilmesi talebine ilişkindir.
    Davacı, eşi ... babası olan...’dan sonra vefat ettiğini ve...’ın mirasçısı olduğunu ileri sürerek,...’ın mirasçılık belgesinin verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, duruşma yapılmaksızın davacının mirasçı olmaması nedeniyle davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
    4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 30. maddesi hükmünde doğum ve ölümün nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunabileceği, nüfus kütüklerinde kayıt bulunmaması veya bulunan kaydın doğru olmadığının anlaşılması halinde gerçek durumun her türlü delille kanıtlanabileceği açıklanmıştır. Hukukumuzda çekişmeli yargıya tabii davalarda taraflarca hazırlama ilkesi geçerli olup, hakim tarafların talepleri ile bağlıdır. Hakim, talepte bulunan tarafların iddia ettiği olaylar ve ileri sürdüğü deliller ile yetinerek karar vermek zorundadır. Çekişmesiz yargıya tabii davalarda ise re’sen araştırma prensibi egemendir. Hasımsız açılan ve çekişmesiz yargıya tabii olan davalarda verilen kararlar kesin hüküm teşkil etmediği gibi bu kararlar açılacak bir iptal davası sonucunda değiştirilebilir veya ortadan kaldırılabilir.
    Mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkin davalarda davanın kabulüne karar verilmesi için miras bırakanın nüfusa kayıtlı olması zorunlu olmadığı gibi, mirasçıların belirlenmesi de gerekli değildir. Miras bırakanın gerçekte var olduğu ancak nüfusa kayıtlı olmadığı, mirasçı bırakmaksızın öldüğü belirlendiği takdirde son mirasçının Hazine olacağı göz önüne alınarak buna göre mirasçılık belgesi verilmesi gerekir.
    Kanunlarımızda ister hasımlı isterse hasımsız olarak açılsın mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davalarda duruşma yapılmaksızın evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verilebileceğine ilişkin herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkemece duruşma yapılmaksızın karar verilemez.
    Bu itibarla mahkemece, duruşma yapılmasının zorunlu olduğu gözetilerek tensip yapılıp duruşma günü belirlenmesi, duruşma gününün ihtarlı davetiye ile davacıya bildirilmesi, duruşmada dava dilekçesi okunduktan sonra davacıdan davasının ve varsa delillerinin sorulması, göstereceği delillerin toplanması, davanın re"sen araştırma prensibine tabi olduğu gözetilerek murisin altsoyu dahil mirasçı olabilecek kişilerin tümünün sağ olup olmadıklarını gösterecek şekilde nüfus aile kayıtlarının eksiksiz olarak getirtilmesi, bu bilgilerin elde edilebilmesi için tüm imkanların kullanılması, daha sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
    Somut olaya gelince; mahkemece hiçbir araştırma yapılmaksızın evrak üzerinden yapılan inceleme ile sadece nüfus kayıtları dikkate alınarak davanın usulden reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 27.02.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.












    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.