5. Hukuk Dairesi 2020/682 E. , 2020/10363 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Asıl davanın ve birleştirilen davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi, davacı idare ile bir kısım davalılar ve davalı Vakıflar Genel Müdürlüğü vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
- K A R A R –
Dava ve birleştirilen dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm, davacı idare ile bir kısım davalılar vekillerince temyiz edilmiştir.
Arsa niteliğindeki ... Mahallesi ... ada ... parsel sayılı taşınmazın zeminine emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi yöntem itibariyle doğru olduğu gibi, üzerinde bulunan yapılara resmi birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı düşülerek bedeline hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;
1-Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmaz ile emsal olarak alınan taşınmazın dava tarihi itibariyle Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından re"sen belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Müdürlüğünden; dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibariyle, hükme esas alınan bilirkişi raporunda somut emsal kabul edilen taşınmazın ise bilirkişilerce değerlendirmeye esas alınan satış tarihi itibariyle fiili imar uygulaması sonucu oluşan imar parselleri mi, yoksa imar planına dahil olmakla birlikte olduğu gibi bırakılan kadastro parselleri mi oldukları ilgili Belediye İmar Müdürlüğü ile Tapu Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulup, alınacak cevaplara göre bilirkişi kurulu raporu denetlenmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru değildir.
Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde re"sen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibariyle, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibariyle imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,
2-Dosya arasında bulunan acele kamulaştırma dosyasında, acele el koyma ve buna binaen bedel tespit kararı ile bloke dekontunun dosya içinde olmadığı, birden fazla rapor bulunduğu, dosya içinde banka ile birden fazla yazışma yapıldığı ve davacı idarece farklı bloke tabloları sunulduğu, bedel tespit ve tescil dosyasında hem davalılar adına bloke hem de davacı idare hesabına iade dekontları olduğu gözetildiğinde; ana dava davalıları ve birleştirilen dava davalısı Vakıflar Genel Müdürlüğü adına acele kamulaştırma dosyası kapsamında hangi davalı için ne kadar bloke edildiği, bloke edilen bu bedellerden davacı idareye iade yapılıp yapılmadığı ilgili banka ve davacı idareden sorulmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması,
3-2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine 6459 sayılı Yasanın 6. maddesi ile eklenen hüküm uyarınca, dava dört ay içerisinde sonuçlandırılamadığından, tespit edilen kamulaştırma bedelinden acele el koyma bedelinin mahsubuyla fark bedele yasal faiz uygulanması gerektiği düşünülmeden kamulaştırma bedelinin tamamına faiz işletilmesi,
4-Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 gün 30791 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan kararı da göz önüne alındığında davacı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğinin düşünülmemesi,
Doğru olmadığı gibi;
5)7139 sayılı Kanunla değişik Kamulaştırma Kanununun 10/8 fıkrası gereğince, bozma sonrası bankaya hak sahibi adına yatırılacak bedelde artış olması halinde bu kısım için; 7139 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik hükümlerine göre işlem yapılması gerektiğinden
Hükmün yukarıda açıklanan gerekçelerle davacı idare ve bir kısım davalılar vekillerinin temyiz isteminin kabulü ile BOZULMASINA temyiz edenlere peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 25/11/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.