Taraflar arasındaki vasiyetnamenin tenfizi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; Muris E.. K.."nun 25.07.1986 tarihinde düzenlediği vasiyetname ile bütün mirasını müvekkiline bıraktığını, vasiyetnamenin İzmir 4. Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2004/315 E. 2004/3201 K. sayılı dava dosyası ile açılıp okunduğunu, sonrasında hazinenin ikame etmiş olduğu vasiyetnamenin iptali davasının reddolunduğunu ve hükmün kesinleştiğini ileri sürerek; vasiyetnamenin tenfizi ile muris adına kayıtlı olan taşınmazın tapu kaydının iptaline ve müvekkili adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar F.. T.., A.. K.., E.. Ş.., Z.. Ü.. ve H.. S.. vekili cevap dilekçesinde; vasiyetnamenin şekil koşullarına uygun düzenlenmemesi ve düzenlenme tarihinde murisin fiil ehliyetine sahip olmaması nedeniyle iptalini, olmadığı takdirde tenkisini defi olarak ileri sürmüştür. Diğer davalılar, davaya cevap vermemiştir. Mahkemece; davaya konu vasiyetnamenin taraflarca itiraza uğramadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile vasiyetnamenin tenfizine, vasiyetnameye konu taşınmazın muris adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. 4722 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun"un 17. maddesi uyarınca; mirasçılık ve mirasın geçişi, mirasbırakanın ölümü tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir. Dava, 22.01.2004 tarihinde ölen murise ait belirli mal vasiyetinin yerine getirilmesi istemine ilişkindir(TMK. md. 600). TMK. nun 559/2. maddesi uyarınca, vasiyetnamenin hükümsüz olduğu iddiası, def"i yoluyla her zaman ileri sürülebilir. Aynı kanunun 571/3. maddesi hükmüne göre; tenkis iddiası da, def"i yoluyla her zaman ileri sürülebilir. Bu durumda, mahkemece; bir kısım davalılar vekili tarafından def"i yoluyla ileri sürülen hükümsüzlük ve tenkis iddialarının incelenmesi gerekirken, bu yön dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalı tarafa iadesine, 02.03.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.