17. Hukuk Dairesi 2015/11750 E. , 2018/596 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki muvazaa davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; kullanmış olunan bir kısım genel kredilere ilişkin ... ve diğer borçlulara karşı icra takibi yapıldığını,borçlunun ise ... ili, ... ilçesi ... Mahallesi ... Mevkiinde bulunan, tapuda 291 ada 7 parselde kayıtlı olan taşınmazı 13/05/2013 tarihinde davalı ..."a sattığını, işlemin 13/05/2013 tarihinde tapuda gerçekleştirilerek devrin tamamlandığını, taraflar arasındaki işlemin muvazaalı bir işlem olduğunu, dosyaların borçlusu ..."nın ..."tan devrolan ... İcra dosyalarındaki toplam borcunun 300.000,00 TL civarında olduğunu, söz konusu taşınmazın değerinin de 450.000,00 TL civarında olduğunu, her ne kadar işlem tapuda bir bedel ödenmesi mukabilinde yapılmış olarak gösterilmişse de borçlunun banka hesapları incelendiğinde, işlemin yapıldığı tarihlerde böyle bir para hareketi olmadığının açık olduğunu, tarafların gerçek iradelerinin alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla yapılan bağış işlemine yönelik olduğunu belirterek; müvekkillerinin borçlusu ..."nın davalı ile yaptığı 13/05/2013 tarihli satış işleminin iptali ile borçlu ... üzerine yeniden tescil edilmesini talep ettiklerini beyan ederek davalı lehine muvazaalı olarak yapılan tasarrufların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur.Davalılar ... ile ..., davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, aciz vesikası bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm; davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, TBK"nun 19. maddesi uyarınca muvazaalı işlem yapıldığı iddiasına dayalı tapu kaydının iptali istemine ilişkindir.Bir davada taraflarca ileri sürülen maddi olguların hukuki değerlendirilmesini yapmak, uygulanacak yasa maddelerini bulmak ve uygulamak hakimin doğrudan görevidir (HMK 33 md.) Dava dilekçesindeki açıklama ve nitelendirmeye göre dava TBK"nın 19. maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK"nın 277.maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesini önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir.Somut olayda; davalı borçlu ...’nın 13/05/2013 tarihinde dava konusu taşınmazdaki hisselerini diğer davalı ...’a sattığı, davalı ...’nın kredi sözleşmeleri gereği davacıya borçlu olup, hakkındaki icra takip dosyası kesinleşmiştir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK"nın 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK"nın 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK"nın 283/1.
maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir.Açıklanan bu maddi ve hukuksal olgulara göre davanın İİK"nın 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu yolundaki mahkemenin kabulüne katılma olanağı yoktur.
Mahkemece TBK"nun 19. madde gereğince muvazaalı işlemin var olup olmadığı konusunda toplanan delillere göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 05/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.