Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/6392
Karar No: 2020/7853
Karar Tarihi: 03.12.2020

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/6392 Esas 2020/7853 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2018/6392 E.  ,  2020/7853 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Ecrimisil

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

    KARAR
    Davacı vekili, 45 parsel sayılı taşınmazın 23/24 hissesinin müvekkili idareye ait olduğunu, davalının hiç bir kanuni yada akdi sebebe dayanmadan taşınmazın 341,00 m2"lik kısmının ikametgah olarak kullandığını öne sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 01.11.2008-31.10.2013 tarihleri arasına ilişkin olarak 28.220,00 TL ecrimisilin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 06.03.2015 tarihli dilekçesi ile talebini 33.942,36 TL olarak ıslah etmiştir.
    Davalı, 1967 yılından beri taşınmazı kendisinin kullandığını, taşınmaz üzerinde yer alan ikametgahına ilişkin olarak tapu tahsis belgesi düzenlendiğini açıklayarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece, davalının, tapu tahsis belgesi dışında kalan 292 m2"lik alan için, dava tarihine kadar hesaplanan ecrimisil bedelinden sorumlu olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, ecrimisil istemine ilişkindir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişmeli, 45 parsel sayılı taşınmazın 23/24 hissesinin “....Vakfı” adına kayıtlı olduğu, davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklı bir hakkının olmadığı, davalı tarafça taşınmaz üzerine yapılan 292 m2 alana sahip gecekondu için 2981 sayılı İmar Kanunu uyarınca ... tarafından verilen 14.12.1984 tarihili tapu tahsis belgesinin, 11.5.1988 tarihinde taşınmazın "Boğaziçi Öngörüm Alanında" kaldığı gerekçesi ile iptal edildiği, davalı tarafça anılan idari işlemin iptali için açılan davanın İstanbul 4. İdare Mahkemesinin 27.11.1992 tarihli, 1989/163 Esas, 1992/1453 Karar sayılı ilamı reddedildiği, fen bilirkişisi raporuna göre davalının hali hazırda taşınmazın 341,00 m2"lik kısmını ikametgah ve bahçesi olarak kullandığı anlaşılmaktadır.
    Gerek mülga 1086 sayılı HUMK’un 382 ve devamı maddelerinde gerekse de yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK"nin 294 vd. maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Hükmün Kapsamı” başlığını taşıyan 297’nci maddesi; “(1) Hüküm “Türk Milleti Adına” verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar:
    a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini.
    b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini.
    c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri.
    ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini.
    d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını.
    e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi.
    (2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” şeklinde düzenlenmiştir. Kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olması gereklidir. Anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi kanun ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama gerek yargı erki ile hakimin, gerek mahkeme kararlarının her türlü çelişkiden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.
    Ayrıca, 6100 sayılı HMK"nin 26/1. maddesinde ""hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre talep sonucundan daha azına karar verebilir. ""hükmü düzenlenmiştir.
    Tüm bunlardan ayrı olarak, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, hak sahibinin, hak sahibi olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ile kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ve malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (YHGK"nin 25.02.2004 tarihli ve 2004/1-120-96 sayılı kararı).
    Hemen belirtilmelidir ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK"nin 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.
    Arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
    İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
    Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, bilirkişi kurulu rapor ve ek raporlarında yer alan alternatifli hesaplama yönteminin Daire uygulamasına aykırı düştüğü, bilirkişilerce ecrimisil hesabında ilk dönem olarak dava tarihinin esas alınarak, ÜFE oranlarının geçmiş yıllara doğru uygulanarak ecrimisil bedelinin tespit edildiği, bilirkişi rapor ve ek raporları arasındaki çelişkinin giderilmediği, bunun yanısıra emsal araştırması yapılmadığı, davalının fiilen kullandığı alan 341,00 m2 olarak tespit edilmesine ve 01.11.2008-31.10.2013 tarihleri arasına ilişkin olarak ecrimisil talep edilmesine rağmen Mahkemece HMK’nin 297 ve 26. maddelerine aykırı olarak “tapu tahsis belgesi dışında kalan 292 m2 alan için 20.01.2009-20.01.2014 tarihleri arasına” ilişkin olarak, muğlak bir şekilde hükme esas alındığı belirtilen bilirkişi kurulu kök ve ek raporlarında yer almayan 22.716,41 TL ecrimisilin hüküm altına alındığı anlaşılmıştır.
    Bu durumda, Mahkemece, öncelikle davalının dava konusu taşınmazda fiilen kullandığı alanın 341,00 m2 olduğu göz önünde bulundurularak, Daire uygulamalarına uygun şekilde emsallere göre araştırma yapılıp, ecrimisil istenilen ilk dönem başlangıç tarihi olarak baz alınmak suretiyle hesaplama yaptırılarak ilk dönem için miktarın belirlenmesi, sonraki dönemler için ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle davacı idarenin pay oranı da gözetilerek miktarın belirlenmesi, sonucunda talep miktarı ve kazanılmış müktesep haklar gözetilerek ecrimisile hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK"un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 03.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi