8. Hukuk Dairesi 2018/12636 E. , 2021/1096 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesatın Tespiti
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Bakırköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Bakırköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.03.2017 tarihli ve 2013/184 Esas, 2017/161 Karar sayılı kararıyla davanın kabulüne karar verilmiş, Mahkeme hükmüne karşı davalılardan ... vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, davanın reddine şeklinde hüküm kurulmuş olup, bu kez davacı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, dava konusu 75 ada, 7 parsel üzerinde bulunan muhdesatta zemin üstü 2 daireden sonraki 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10 ve 11 nolu dairelerin Almanya"da eşi ile birlikte çalışan ve kredi çekerek bu binayı yapan müvekkili ..."ya ait olduğunu, bu daireleri müvekkilinin kendi üzerine almak, mülk edinmek için yaptığını, kiralarını da devamlı müvekkilinin aldığını, taşınmaz hakkında Bakırköy 4. Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2012/802 E. Sayılı dosyası ile izale-i şuyu davasının derdest olduğunu belirterek, 5, 6, 7, 8, 9, 10 ve 11 nolu dairenin müvekkiline ait olduğunun tespitini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, davacının ekonomik durumunun muhdesatı yaptırmaya yeterli olmadığını, muhtesatın müteveffa muris tarafından yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalılardan ... vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, davacı ..."nın taşınmaz üzerindeki muhdesat meydana getirildikten sonra taşınmazın önceki hissedarı ..."dan satın alma yoluyla taşınmazda malik olduğuna göre, taşınmazın üzerindeki muhdesatın tamamına da payı oranında sahip olduğu ve muhdesatın pay satın aldıktan sonra meydana getirildiği yönünde davacı ..."nın bir iddiası da bulunmadığına ve davalılar ... ile ..."nın hisselerini satarak devrettiklerine göre yerel mahkemece davanın davalı ... yönünden reddine, diğer davalılar ... ve ... yönünden hukuki yarar kalmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına ve davanın reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, muhdesatın tespiti isteğine ilişkindir.
Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 sayılı TMK mad. 684/1). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK mad. 718). 22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK mad. 722, 724 ve 729), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
Ancak bilindiği üzere; paylı ya da elbirliği mülkiyetine konu olan taşınmazlar üzerinde bulunan muhdesat, pay sahiplerinden biri tarafından meydana getirilebileceği gibi, pay sahibinin bayii ya da miras bırakanı tarafından da meydana getirilmiş olabilir. Muhdesatın, davacı pay sahibi tarafından meydana getirilmesi durumunda, muhdesatın davacı tarafından meydana getirildiğinin tespitine karar verileceği gibi, davacı pay sahibinin bayii ya da murisi tarafından meydana getirilmesi durumunda da muhdesatın davacıya aidiyetine karar verilmesinde bir duraksama bulunmamaktadır.
Somut olayda; davacı ...’nın, yargılama sürerken 20.03.2014 tarihinde eldeki davayı açan evvelki malik ...’nın ve ayrıca davalılardan ... ve ...’nın hisselerini satın aldığı anlaşılmaktadır. Davacı önceki malikten payını satın alan yeni malik ... vekili, 16.05.2014 tarihli celsede davacının payını müvekkilinin temlik aldığını ve davaya devam ettiğini, ayrıca 30.03.2017 tarihli celsede de önceki malik ... adına yapılan yapıların müvekkiline temlik olunduğunu belirttiğine göre, önceki malikin payının taşınmaz üzerindeki muhdesatlar ile birlikte temlik edilmiş olduğunun kabulü gerekir. Kaldı ki, Dairece, dosya kapsamında toplanan delillerin, davacının payının taşınmaz üzerindeki muhdesatlar ile birlikte temlik edilmiş olduğunun kabulüne yeterli görülmemesi halinde, davacıya iddiası doğrultusunda temlikin ispatı için yeterli süre ve imkan tanınması ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği halde, yanılgılı gerekçe ile davanın ... yönünden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle HMK’nin 371. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine, karardan bir suretin İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.02.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.