Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2013/2212
Karar No: 2015/1309
Karar Tarihi: 06.05.2015

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/2212 Esas 2015/1309 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2013/2212 E.  ,  2015/1309 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Antalya 3.Asliye Ticaret Mahkemesi
    TARİHİ : 28.05.2013
    NUMARASI : 2013/97 E-2013/165 K.

    Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Antalya 3.Asliye Ticaret Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 22.03.2012 gün ve 2011/292 E.- 2012/153 K. sayılı karar, taraflar vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin 02.11.2012 gün ve 2012/3818 E.-2012/6364K. sayılı kararı ile;
    (...Davacı vekili, müvekkili birliğin eski ortaklarından olan davalı kooperatifin birikmiş 9.148,00 TL aidat 4.645,28 TL gecikme faizi borcunun tahsili için başlatılan icra takibine haksız itiraz ettiğini ileri sürerek, vaki itirazın iptali ile icra inkâr tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, aidat ve gecikme faizi talep edilen dönemler itibariyle davalı kooperatifin davacı birliğin ortağı olduğu, takip tarihi itibariyle davalı koperatifin davacı kooperatife 9.148,00 TL aidat ve 4.499,28 TL faiz olmak üzere toplam 13.467,28 TL borçlu bulunduğu gerekçesiyle, bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulü ile asıl alacağın %40 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
    Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
    1) Davalı vekilinin temyiz itirazları yönünden;
    a) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
    b) Dava, aidat asıl alacağı ve gecikme faizinin tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
    Mahkemece karar verildikten sonra temyiz aşamasında; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiş olup, Türk Borçlar Kanunu"nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı Kanunu"nun 7.maddesinde aynen "Türk Borçlar Kanunu"nun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76"ncı, faize ilişkin 88"nci, temerrüt faizine ilişkin 120"nci ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138"nci maddesi görülmekte olan davalarda da uygulanır. " hükmüne yer verilmiştir.
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 88. maddesinin "Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranını yüzde elli fazlasını aşamaz." hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120.maddesinde de aynen; "Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur." düzenlemesine yer verilmiştir.
    Somut olay bakımından, kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranının anılan yasal düzenlemedeki yerine gelince; para borçları açısından borçlu temerrüdüne bağlanan sonuçlardan birisi, temerrüt faizi ödeme yükümlülüğüdür. Temerrüt faizi borçlunun para borcunu zamanında ödememesi ve temerrüde düşmesi üzerine kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüdün devamı müddetince varlığını sürdüren bir karşılık olması itibariyle, zamanında ifa etmeme olgusuyla doğrudan bir bağlantı içindedir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 42.maddesine göre genel kurul bütün üyeleri temsil eden en yetkili organ olup, kanun veya anasözleşme ile genel kurula tanınmış olan konular hakkında karar verme yetkisini haizdir. Konut Yapı Kooperatifi Tip Anasözleşmesi"nin 23/1.maddesinin 6.bendi uyarınca ortaklardan tahsil edilecek taksit miktar ve ödeme şartları ile gecikme halinde uygulanacak esasları tespit etmek genel kurulun yetkisi dahilindedir.
    Genel kurulca, ödeme günü belirlenerek, (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidatın süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın kesinleşmesi halinde, bu kararın tüm ortakları bağlayacağı açıktır. Genel kurul kararları, üyeler ile kooperatif arasında yapılmış bir sözleşme niteliğinde olup, kooperatif ve üyeler arasında ayrıca faiz oranları ile ilgili sözleşme yapılmasına gerek yoktur. Ayrıca genel kurullarca kararlaştırılan faiz oranları daha sonraki yıllarda değiştirilmediği ve iptal edilmediği sürece genel kurula katılmasa dahi tüm üyeleri bağlar. Bu durumda, 818 sayılı BK’nın 101/2. (6098 sayılı TBK"nın 117.) maddesi hükmü karşısında, genel kurulun belirlediği tarih kesin vade olup, üyenin bir ihtarla ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek kalmadan, borcun ifasının istenebileceği kuşkusuzdur. Anapara faizi ise, borçlunun henüz temerrüde düşmeden ödemesi gereken sözleşmeyle kararlaştırılan faizdir. Bu durumda, kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranı, TBK"nın 88.maddesinde düzenlenen anapara faizi olmayıp, 120.maddede düzenlenen temerrüt faizine ilişkindir. Kooperatif ile üyesi arasında ticari ilişki bulunmadığından yasal oranda temerrüt faizi uygulanmalıdır. 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun" un 2/1.maddesi gereğince, bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1.maddede belirlenen yasal faiz oranına göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur.
    Maddenin açık ifadesinden de anlaşılacağı üzere temerrüt faizinin, yasal faiz oranından fazla alınması taraflarca kararlaştırılabilir. Anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde kooperatif genel kurulunca belirlenen aidatların ödenmesinde gecikme durumunda alınacak temerrüt faizinin yasal temerrüt faiz oranından daha fazla miktarda kararlaştırılabileceği anlamı çıkmaktadır. Ancak taraflar, uygulanacak faizi oranını, belirlerken, yukarıdaki paragrafta belirtilen 6098 sayılı TBK’nın 120/2. maddesinde öngörülmüş olan sınırlamayı dikkate alınmak zorundadır.
    Somut olayda, davaya konu 2007-2010 dönemindeki aidat borcu ve faiz oranı kooperatif genel kurul kararlarıyla belirlendiğinden ve genel kurul kararları da sözleşme niteliğinde olduğundan davacının takip konusu alacak kalemlerine uygulanması gereken azami faiz oranı TBK’nın 120/2.maddesinde düzenlenmiş yıllık temerrüt faiz oranı olup, davacı kooperatifin genel kurullarında kabul edilmiş temerrüt faiz oranı, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuata yani 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun"un 2/1.maddesine göre belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacaktır.
    Bu durumda, mahkemece, karar tarihinden sonra yürürlüğe giren anılan yasal düzenleme bu açıklamalar çerçevesinde somut olay bakımından değerlendirilerek, işlemiş ve işleyecek temerrüt faizi oranı ve miktarı bakımından gerektiğinde bilirkişiden denetime elverişli bir rapor alınmak ve sonucuna göre bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
    2)Bozma nedenine göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir...)
    gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    TEMYİZ EDEN : Davalı vekili
    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava aidat ve faiz alacağı için girişilen takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
    Dava kooperatif birliği aidat ve faiz alacağının tahsili için girişilmiş takibe itirazın iptali istemi ile açılmış; mahkemece itirazın kısmen iptali ile takibin, belirlenen 9.148,-TL asıl ve işlemiş 4.499,28 TL gecikme faizi toplamı 13.647,28 TL üzerinden ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren aylık %2 oranında gecikme faizi uygulanmak suretiyle devamına ve asıl alacağın %40’ı oranında icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline dair verilen karar 23.Hukuk Dairesince yukarıda belirtilen gerekçe ile bozulmuştur.
    Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık Türk Borçlar Kanunu’nun 01.07.2012 günü yürürlüğe girmiş olması karşısında, derdest davada 2007 ile 2010 dönemi kooperatif aidat alacağına işletilecek faizin belirlenmesi bakımından, bu Kanun’un 120/2 nci maddesindeki sınırlamanın uygulanıp uygulanmayacağı noktasında toplanmaktadır.
    01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren Türk Borçlar Kanunu, tarafların sözleşme ile kararlaştırdığı faiz oranına müdahalede bulunmuştur (m.120). Madde metni şu şekildedir:
    “Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir.
    Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz.
    Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur”.
    Bu düzenleme ile kanun koyucu sözleşme ile kararlaştırılsa dahi aşırı oranlarla belirlenen (fahiş) faizin önüne geçmek istemiş ve bunu kamu yararı gerekçesiyle sınırlamak yoluna gitmiştir. Kooperatif genel kurullarında aidat ödemelerinin geciktirilmesi halinde alınması kararlaştırılan gecikme zammı, temerrüt faizi niteliğindedir. Kooperatif genel kurullarında belirlenen gecikme zammı oranlarının da anılan düzenleme kapsamında olduğu tartışmasızdır.
    Vurgulanması gereken diğer iki düzenleme ise Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı Yasa’nın (Yürürlük Yasası) 1"inci ve 7"nci maddeleridir. Bu Yasa’nın “geçmişe etkili olmama kuralı” başlıklı 1 inci maddesi:
    “Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir” hükmünü içermektedir.
    Aynı Yasa’nın 7"nci maddesine göre:
    “Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76"ncı, faize ilişkin 88"inci, temerrüt faizine ilişkin 120"nci ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138"inci maddesi, görülmekte olan davalarda da uygulanır”.
    Görüldüğü gibi bu düzenleme esasen kamu düzeni ve genel ahlak temeline dayandırılmıştır; maddede münferiden sayılan haller de bu kapsamdadır. Düzenleme 1"inci maddedeki ilke karşısında yeni bir ilke getirmemekte, sınırlı bir istisnayı öngörmektedir.
    Her iki düzenlemenin birlikte değerlendirilmesinde Türk Borçlar Kanunu"nun hükümlerinin kural olarak geçmişe yürümeyeceği fakat istisnaen belirli hallerde, değişikliklerin görülmekte olan davalara da uygulanacağı sonucuna varılmaktadır. Yürürlük Yasası’nın 7"nci maddesi ile kanun koyucu aşırı faizin önüne geçmek yönündeki iradesini, derdest davalara da yansıtmıştır.
    Burada üzerinde durulması gereken hususlardan biri de “görülmekte olan dava” kavramıdır. Kanun koyucu aile, miras, eşya hukuku gibi alanlarda özel dava türleri benimsemiş olsa da usul kanunlarının temel dava anlayışı; ihlal edilen subjektif hakkın korunması amacını doğrudan doğruya yansıtan alacak benzeri hukuki korumaları kapsamaktadır. Bu bakımdan mesela inşai bir dava ya da bir menfi tesbit davası kural olarak usul kanunlarında temel düzenleme konusu edilmemekte ve mahiyetleri uygun düştüğü ölçüde, hâkimin adil yargılama ve silahların eşitliği ilkeleri çerçevesindeki yorumlamaları ile yürütülmektedir.
    Bu açıdan bakıldığında Yürürlük Kanunu’nun “görülmekte olan dava” kıstasının, faizin dava içinde devam ettiği halleri gösterdiği kabul edilmelidir. Oysa eldeki dava, Türk Borçlar Kanunu"nun yürürlüğe girmesinden önce oluşan 2007 ila 2010 yıllarına ait aidat borçlarının tahsili için girişilen takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Burada hem aidat borçlarının ait olduğu dönem ve hem de temerrüt hali 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğünden öncedir. Asıl alacak 818 sayılı Borçlar Kanunu"na tâbi olarak doğmuş ve bu Yasa’ya göre faiz işlemiştir. Böyle bir halde faize ilişkin sınırlamanın, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 gününden önce oluşan asıl borç ve buna işleyecek faiz bakımından da uygulanması, Yürürlük Yasası’nın 1"inci maddesindeki temel ilkeye aykırıdır.
    Diğer taraftan haklarında aynı gün takip yapılmış iki kooperatif ortağından biri borcunu Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe henüz girmediği bir tarihte (mesela 30.06.2012 günü) ödemiş ise sınırlandırılmamış (fazla) faiz ile ödeyecek; fakat borcunu ödememiş ve hakkında dava açılmış olan ortak, sırf derdest dava kavramına yüklenen farklı yorum nedeniyle geriye doğru eksik faiz ödeyecektir. Bu uygulama eşitler arasında eşitsizliğe yol açmaktadır (bkz. Kooperatifler Kanunu m.23).
    Bu durumda mahkemece Türk Borçlar Kanunu"nun yürürlüğe girdiği tarihe kadar belirlenen faiz oranı, bu tarihten sonra ise 120"nci maddenin ikinci bendindeki sınırlandırılmış temerrüt faizinin uygulanması bakımından kademeli hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp; yerel mahkeme kararının bu değişik gerekçe ile bozulması gerekmiştir.
    Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında bir kısım üyeler davanın derdest olmasından yola çıkarak faiz oranı sınırlamasına ilişkin 120"nci maddenin uygulanması gerektiği yönünde görüş bildirmişlerse de yukarıda açıklanan nedenlerle bu görüş benimsenmemiştir.
    Yukarıda açıklanan bu değişik nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.
    S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen değişik nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 06.05.2015 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

    KARŞI OY

    Davacı vekili, müvekkili birliğin eski ortaklarından olan davalı kooperatifin birikmiş 9.148,00 TL aidat 4.645,28 TL gecikme faizi borcunun tahsili için başlatılan icra takibine haksız itiraz ettiğini ileri sürerek, vaki itirazın iptali ile icra inkâr tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, aidat ve gecikme faizi talep edilen dönemler itibariyle davalı kooperatifin davacı birliğin ortağı olduğu, takip tarihi itibariyle davalı koperatifin davacı kooperatife 9.148,00 TL aidat ve 4.499,28 TL faiz olmak üzere toplam 13.467,28 TL borçlu bulunduğu gerekçesiyle, bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulü ile asıl alacağın %40 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
    Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
    1) Davalı vekilinin temyiz itirazları yönünden;
    a) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
    b)Dava, aidat asıl alacağı ve gecikme faizinin tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
    Mahkemece karar verildikten sonra temyiz aşamasında; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiş olup,Türk Borçlar Kanunu"nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı Kanunu"nun 7. maddesinde aynen "Türk Borçlar Kanunu"nun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76"ncı, faize ilişkin 88"nci, temerrüt faizine ilişkin 120"nci ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138"nci maddesi görülmekte olan davalarda da uygulanır. " hükmüne yer verilmiştir.
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 88. maddesinin "Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranını yüzde elli fazlasını aşamaz." hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120.maddesinde de aynen; "Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur." düzenlemesine yer verilmiştir.
    Somut olay bakımından, kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranının anılan yasal düzenlemedeki yerine gelince; para borçları açısından borçlu temerrüdüne bağlanan sonuçlardan birisi, temerrüt faizi ödeme yükümlülüğüdür. Temerrüt faizi borçlunun para borcunu zamanında ödememesi ve temerrüde düşmesi üzerine kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüdün devamı müddetince varlığını sürdüren bir karşılık olması itibariyle, zamanında ifa etmeme olgusuyla doğrudan bir bağlantı içindedir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 42.maddesine göre genel kurul bütün üyeleri temsil eden en yetkili organ olup, kanun veya anasözleşme ile genel kurula tanınmış olan konular hakkında karar verme yetkisini haizdir. Konut Yapı Kooperatifi Tip Anasözleşmesi"nin 23/1. maddesinin 6. bendi uyarınca ortaklardan tahsil edilecek taksit miktar ve ödeme şartları ile gecikme halinde uygulanacak esasları tespit etmek genel kurulun yetkisi dahilindedir.
    Genel kurulca, ödeme günü belirlenerek, (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidatın süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın kesinleşmesi halinde, bu kararın tüm ortakları bağlayacağı açıktır. Genel kurul kararları, üyeler ile kooperatif arasında yapılmış bir sözleşme niteliğinde olup, kooperatif ve üyeler arasında ayrıca faiz oranları ile ilgili sözleşme yapılmasına gerek yoktur. Ayrıca genel kurullarca kararlaştırılan faiz oranları daha sonraki yıllarda değiştirilmediği ve iptal edilmediği sürece genel kurula katılmasa dahi tüm üyeleri bağlar. Bu durumda, 818 sayılı BK’nın 101/2. ( 6098 sayılı TBK"nın 117.) maddesi hükmü karşısında, genel kurulun belirlediği tarih kesin vade olup, üyenin bir ihtarla ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek kalmadan, borcun ifasının istenebileceği kuşkusuzdur. Anapara faizi ise, borçlunun henüz temerrüde düşmeden ödemesi gereken sözleşmeyle kararlaştırılan faizdir. Bu durumda, kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranı, TBK"nın 88. maddesinde düzenlenen anapara faizi olmayıp, 120. maddede düzenlenen temerrüt faizine ilişkindir. Kooperatif ile üyesi arasında ticari ilişki bulunmadığından yasal oranda temerrüt faizi uygulanmalıdır. 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun" un 2/1.maddesi gereğince, bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1.maddede belirlenen yasal faiz oranına göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur.
    Maddenin açık ifadesinden de anlaşılacağı üzere temerrüt faizinin, yasal faiz oranından fazla alınması taraflarca kararlaştırılabilir. Anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde kooperatif genel kurulunca belirlenen aidatların ödenmesinde gecikme durumunda alınacak temerrüt faizinin yasal temerrüt faiz oranından daha fazla miktarda kararlaştırılabileceği anlamı çıkmaktadır. Ancak taraflar, uygulanacak faizi oranını, belirlerken, yukarıdaki paragrafta belirtilen 6098 sayılı TBK’nın 120/2.maddesinde öngörülmüş olan sınırlamayı dikkate alınmak zorundadır.
    Somut olayda, davaya konu 2007-2010 dönemindeki aidat borcu ve faiz oranı kooperatif genel kurul kararlarıyla belirlendiğinden ve genel kurul kararları da sözleşme niteliğinde olduğundan davacının takip konusu alacak kalemlerine uygulanması gereken azami faiz oranı TBK’nın 120/2. maddesinde düzenlenmiş yıllık temerrüt faiz oranı olup, davacı kooperatifin genel kurullarında kabul edilmiş temerrüt faiz oranı, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuata yani 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun"un 2/1. maddesine göre belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacaktır.
    Bu durumda, mahkemece, karar tarihinden sonra yürürlüğe giren anılan yasal düzenleme bu açıklamalar çerçevesinde somut olay bakımından değerlendirilerek, işlemiş ve işleyecek temerrüt faizi oranı ve miktarı bakımından gerektiğinden, bilirkişiden denetime elverişli bir rapor alınmak ve sonucuna göre bir karar verilmek üzere hüküm, Dairemizce bozulmuştur.
    Bozma ilamı üzerine, Mahalli Mahkemenin önceki kararında israr edmesi ve davalının temyizi üzerine Hukuk Genel Kurulunda yapılan müzakereler sonucu yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlerde oluşan alacaklar için kademeli faiz uygulanması gerektiği gerekçesi ve oy çokluğu ile direnme hükümü bozulmuştur.
    Türk Borçlar Kanununun Yürürülüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun Tasarısı gerekçesinde;
    Tasarının tek fıkradan oluşan "A.Görülmekte olan davalara ilişkin uygulama " kenar başlıklı 7.maddesinde, Türk Borçlar Kanunun Tasarısının hangi hükümlerinin, yasalaşıp yürürlüğe girmesinden sonra,görülmekte olan davalarda da uygulanacakları düzenlenmektedir.
    Maddeye göre,Türk Borçlar Kanunun Tasarısının geçici ödemlere, faize, gecikme faizine, aşırı ifaya, ilişkin maddelerinin görülmekte olan davalara da uygulanacağı belirtilmiş olup,böylece para borçlusunu aşırı faize karşı koruyan maddelerinin ve taraflarca, sözleşme ile üstlenilen edimler arasında sağlanmış olan dengenin, içlerinden biri aleyhine ve aşırı ölçüde bozulması durumunda, o tarafı korumayı amaçlayan maddeler; Türk Borçlar Kanunun Tasarısının,yasalaşıp yürürlüğe girmesinden önce açılmış olan ve halen devam etmekte olan davalara da uygulanacağı öngörülmüştür.
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 1.Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, Türk Borçlar Kanunu"nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı Kanunu"nun 7. maddesindesinin halen derdest olan davalara uygulanacağına ilişkin Diremizce verilen 20.03.2013 Tarih,2013/1141 Esas,2013/1703 Karar sayılı ilama yerel mahkemece direnilmesi neticesinde Hukuk Genel Kurulunun 2013/23-1758 Esas, 2015/1190 Karar sayılı ilamı ile Daire bozma ilamı doğrultusunda direnme hükmü bozulmuştur.
    Yukarıda açıklandığı üzere; Kanuni ve temerrüt faizi ile ilgili 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunun 88 ve 120/2.maddelerine ilişkin hükümlerin, 6101 sayılı Kanunun 7.maddesi uyarınca,kesinleşmiş davalar dışında ve halen derdest olan davalara aynen uygulanması gerektiğinden, aksi halin ise, adı geçen yasa maddesi ve gerekçesine uygun düşmediğinden,yazılı gerekçeyle direnme hükmünün bozulması yönündeki sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi