Hukuk Genel Kurulu 2013/2083 E. , 2015/1307 K.- İTİRAZIN İPTALİ
- İMZA İNCELEMESİ
- ADLİ TIP RAPORU
- DİRENME KARARI
- HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) (1086) Madde 281
- HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) (1086) Madde 429
- HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (HMK) (6100) Madde 279
- HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (HMK) (6100) Geçici Madde 3
- YARGI HİZMETLERİNİN HIZLANDIRILMASI AMACIYLA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN (6217) Madde 30
"İçtihat Metni"Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Antalya 2.Asliye Ticaret Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 07.04.2011 gün ve 2010/291 E.- 2011/153 K. sayılı kararın incelenmesi davacı ile davalılardan Ü.. K.. ve Ender…Ltd. Şti vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 08.02.2012 gün ve 2011/8538 E.-2012/1696 K. sayılı ilamı ile;
(...Davacı vekili; müvekkili ile davalı şirket arasında imzalanan genel kredi sözleşmesini diğer davalıların kefil sıfatıyla imzaladıklarını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine başlatılan takibe davalıların itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, %40 tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili; müvekkillerinden H.. K..’ın sözleşmede imzasının bulunmadığını, diğer davalıların ihtarname ve hesap özetinde belirtilen kadar borçlarının bulunmadığını savunarak davanın reddine, %40 tazminata hükmedilmesini istemiştir.
Mahkemece; kredi sözleşmesinde Hayriye Kara (Kanabakan) adına atılı imzaların bu şahsa ait olmadığı, bilirkişi raporunun hükme esas alındığı gerekçesiyle davalı H.. K.. hakkındaki davanın reddine, davacının bu davalı aleyhine açtığı dava yönünden takibinde haksız ve kötü niyetli olduğu kabul edilerek toplam alacağın %40’ına karşılık gelen 360.025,00 TL‘nin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, diğer davalılar hakkındaki davanın kısmen kabulü ile takıp dosyasına itirazlarının kısmen iptaline, 614.366,80 TL asıl alacak, 196.597,38 TL işlemiş faiz, 9.661,87 TL BSMV olmak üzere toplam 820.626,05 TL alacağın asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsiline imkan verecek tarzda itirazın iptali ile takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, 328.250.40 TL inkar tazminatının davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davalıların %40 tazminat talebinin koşulları oluşmadığından reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalılar Ü.. K.., E.... şirketi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davalılar Ü.. K.. ve E.. Ş.. vekili temyize cevap dilekçesinde hükme ilişkin itirazlarını da ileri sürmüş ise de, sözkonusu dilekçe temyiz defterine kaydedilmemiş olduğu gibi, harcının da yatırılmadığı anlaşıldığından, davalılar Ü.. K.. ve E.. Ş.. vekilinin temyiz isteminin bu nedenle reddi gerekmektedir.
2-Davacı banka vekilinin temyizine gelince, davalı H.. K.. kredi sözleşmesindeki müteselsil kefalet imzasının kendisine ait olmadığını savunmuş, nitekim mahkemece bu yönde bilirkişi raporu alınmış ise de, inceleme konusu mukayese belgelerin kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihte veya bu tarihten önce imzalanmış belgeler olması gerekirken incelemeye konu 5 belgeden 4 adedinin kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihten sonra olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, açıklanan bu eksiklik giderilerek Adli Tıp Kurumu Başkanlığından rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği düşünülmeden eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmadığı gibi, davacı bankanın takibinde kötü niyetli olduğu kanıtlanmadığından tazminat ile sorumlu tutulması doğru görülmemiştir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDENLER: Davacı vekili ve davalılardan H.. K.. vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, kredi sözleşmesinde H.. K.. adına atılı imzaların bu şahsa ait olmadığının bilirkişi raporuyla belirlendiği gerekçesiyle davalı H.. K.. hakkındaki davanın reddine, davacının bu davalı aleyhine açtığı dava yönünden takibinde haksız ve kötü niyetli olduğu kabul edilerek alacağın %40’ı oranında kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, diğer davalılar hakkındaki davanın ise kısmen kabulüyle toplam 820.626,05 TL alacak için itirazın iptaline ve icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmiştir.
Davacı ile davalılardan Ü.. K.. ve E...Ltd. Şti vekillerinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, bozma ilamının kötüniyet tazminatı verilmemesi gerektiğine işaret eden bölümüne uyularak sair yönlerden bozmaya kısmen direnilmiş; hükmü temyize davacı vekili ve davalılardan H.. K.. vekili getirmiştir.
I-)Davacı vekilinin temyiz istemi yönünden Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalılardan H... (Kanabakan) imza incelemesine konu mukayese belgelerinin tanzim tarihlerinin kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihten (25.03.2008) sonrasına ait olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre sözleşme öncesine ait imza örnekleri getirtilerek Adli Tıp Kurumu Başkanlığından rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) 281. maddesi ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 279. maddesinde bilirkişiler tarafından hazırlanan raporlarda bulunması gereken nitelikler açıklanmıştır.
Herhangi bir belgedeki imza veya yazının atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır.
Nitekim yukarıda vurgulanan ilkeler, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.05.2001 gün E:2001/12-436, K:2001/467 ve 07.10.2009 gün, ve E:2009/12-382, K:2009/415, sayılı ilamlarında da benimsenmiştir.
Somut olayda, davacı banka ile davalılardan E.. Ltd. Şti arasında 25.03.2008 tarihli 1.000.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalılardan H.. K.. ve Ü.. K..’nın sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları yönünde isimlerine atfen imzalar bulunduğu ve davalılardan H.. K..’nın imzanın kendi eli ürünü olmadığı yönünde itirazda bulunduğu dosya içeriği ile sabittir.
Davalının bu imza itirazı üzerine yerel mahkemece bilirkişiden rapor alınmış olup, raporda, imza itirazına konu 25.03.2008 tarihli sözleşmedeki imza ile karşılaştırmak için mukayeseye esas alındığı belirtilen belgeler; 29.07.2005 tarihli pasaport istek formu, 22.10.2008 tarihli karar defteri fotokopisi, 30.12.2008 tarihli imza sirküleri, 02.03.2009 tarihli genel vekâletname fotokopisi, 30.11.2010 tarihli karar defteri ve 30.11.2010 tarihli duruşmada alınan imza örnekleridir.
Bu belgelerden sadece bir tanesinin 25.03.2008 tarihli sözleşmeden öncesine ait olduğu açıkça görülmekte olup, imza incelemesine esas alınan bu (6) adet belgenin (5) tanesinin incelemeye konu sözleşme tarihinden sonrasına ait olması nedeniyle, sözleşme tarihinden öncesine ait belgelerin incelenmesinin gerektiğine işaret eden Özel Daire bozma ilamına karşı yerel mahkemece verilen direnme kararının hiçbir dayanağının bulunmadığı açıktır.
Öte yandan, mukayeseye esas olmak üzere dosyaya ibraz edildiği halde imza incelemesine konu edilmeyen belgeler de mevcuttur. 12.01.2011 havale tarihli Emniyet Müdürlüğü yazısı ekinde dosyaya sunularak Mahkeme Yazı İşleri Müdürlüğü kasasına alındığı 09.02.2011 tarihinde belirtilen iki adet araç satış sözleşmesi ve araç trafik tescil müracaat işlem formu bulunmakta olup, bu belgelerin de imza incelemesinde değerlendirilmesi gereklidir.
Bu durumda, imza incelemesine konu mukayese belgelerin kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihte veya bu tarihten önce imzalanmış belgeler olması gerektiği gözetilerek delillerin toplanması ve açıklanan bu eksiklik giderilerek Adli Tıp Kurumu Başkanlığından rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gereklidir.
O halde, sözleşme tarihinden öncesine ait mukayeseye esas belgeler toplanarak imza incelemesi için yeniden rapor alınmasına işaret eden ve Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda kısmen direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
II-) Davalılardan H.. K.. vekilinin temyiz istemine gelince;
Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 429. maddesi).
Eş söyleyişle; mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
Somut olayda ise; Özel Daire bozma ilamında diğer bozma sebeplerini yanı sıra, davacı bankanın takibinde kötü niyetli olduğu kanıtlanmadığından tazminat ile sorumlu tutulmasının doğru olmadığı belirtilmiştir. Yerel mahkemece de bozma ilamının kötüniyet tazminatı verilmemesi gerektiğine işaret eden bu kısmına uyularak kısmi direnme hükmü kurulmuş, direnmeye ilişkin temyiz istemi yukarıda (I) nolu bentte incelenmiştir. Bozmaya uyularak davalılardan H.. K.. lehine kötüniyet tazminatı talebinin reddine ilişkin verilen bu yeni karar ismi geçen davalı tarafından temyiz edilmekte olup, bozmaya uyulması sonrasında verilen bu hükmün “direnme” niteliği taşımadığı, Özel Daire denetiminden geçmeyen tamamen yeni gerekçeye dayalı yeni bir hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
Hal böyle olunca; bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi, Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
S O N U Ç : 1) Yukarıda (I) nolu bentte açıklana nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
2) (II) nolu bentte açıklanan nedenlerle de davalılardan H.. K.. vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 19.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 06.05.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.