Hukuk Genel Kurulu 2013/2272 E. , 2015/1305 K.- TAPU İPTALİ VE TESCİL
- TAPULAMA MAHKEMESİNİN GÖREVİ
- TAPULAMA İŞLEMİ
- GÖREV
"İçtihat Metni"Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kayseri 1.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 26.12.1978 gün ve 1977/367 E.-1978/639 K. sayılı kararın incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 15.05.1979 gün ve 1979/3358 E.-1979/5457 K. sayılı ilamı ile;
(...Hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilâmında özetle; nizalı taşınmaza ilişki tapulamanın kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılması, kesinleşmesi halinde işin esasın incelenmesi lüzumu açıklanmıştır. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiştir. Bozma ilamına uyulduğu halde gereği yerine getirilmemiş, karşılık yazıda belirlenen husus nazara alınmamıştır. Dava konusu taşınmaza ilişkin tapulamanın kesinleşmediği ve uyuşmazlığın tapulama mahkemesince incelendiği hükmün 09.08.1975 tarihinde kesinleştiği tapu sicil muhafızlığının 20.06.1977 tarihli karşılık yazısında açıklanmıştır. İş bu dava 28.07.1975 tarihinde açılmıştır. Bu durumda dava tarihinde tapulamanın kesinleştiği kabul olunamaz. 766 sayılı Tapulama Kanununun 50.maddesinde; Mahalli Hukuk Mahkemelerinde görülmekte olan tapumla ile ilgili bulunan ve kesinleşmemiş gayrimenkul davaları hakkında o gayrimenkul için tapulama tutanağı tanzim edildiği tarihte mahalli mahkemelerin görevinin sona ereceği ve davalara ait dosyaların resen tapulama mahkemesine devrolunacağı belirtilmiştir. Taşınmazın aynına ilişkin işbu davada kanunda öngörülen hususun nazara alınması ve davanın görev yönünden reddiyle dosyanın tapulama mahkemesine tevdii cihetine gidilmesi gerekirken mahkemece bundan zühul ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz ve temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün bu sebepten BOZULMASINA...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı Hazine vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, 251 parsel sayılı taşınmazın müvekkillerinin murisi İbrahim oğlu Mehmet tarafından 25.03.1311 tarihli senetle Rumlardan satın alındığını, taşınmazın satın alındığı tarihten beri müvekkillerinin ve murislerinin zilyet ve tasarrufunda bulunduğunu, taşınmaza ilişkin İbrahim oğlu Mehmet adına vergi kaydının bulunduğunu, taşınmazın hazine ile ilgi ve alakasının olmadığını belirterek, taşınmazın tapu kaydının iptal edilerek davacılar adına miras payları oranında tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın zaman aşımına uğradığını, dava konusu taşınmazda davacıların zilyetliklerinin bulunmadığını, taşınmazın mütegayyip şahıslara ait yerlerden olduğunu, mülkiyetinin hazineye ait olduğunu, zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı E..Köyü Tüzel Kişiliği, dava konusu taşınmazın köy tüzel kişiliği ile alakasının olmadığını beyan etmiştir.
Yerel Mahkemece, yapılan ilk yargılama sonunda dava konusu taşınmazın itirazlı olduğu, Hazine adına oluşmuş tapu bulunmadığı, bu durumda tapu iptal tescil isteminde bulunmanın mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar, davacılar vekilinin temyizi üzerine; Özel Dairece “…Dava tarihinde tapulamanın kesinleşmesi halinde uyuşmazlığın incelenmesi Asliye Hukuk Mahkemesinin görevi cümlesinden olup tapulamanın kesinleşmemiş olması halinde keyfiyetin tapulama mahkemesinde incelenmesi gerekir. Bu bakımdan bu yönün açıklığa kavuşturulması icap eder. Bu itibarla buna taalluk eden kayıt ve belge celp olunmak, dava tarihinde tapulamanın kesinleşmesi halinde işin esası incelenmek, iddia ve savunmaya taalluk eden deliller toplanmak ve sonucuna göre bir karar verilmek gerekirken mahkemece bunlardan zühul ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz …” gerekçesiyle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, ilk bozma ilamına uyularak yapılan ikinci yargılama sonunda davanın kabulüne dair verilen karar, davalı Hazine vekilinin temyizi üzerine; Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde yer alan gerekçe ile bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, tapulama mahkemesinin hükmünün ilama verilen şerhten de anlaşılacağı üzere 15.4.1975 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 31.07.1975 tarihinde açıldığı, hükmün kesinleştiği bildirilen 8.9.1975 tarihinin ise kesinleşme şerhinin işlendiği tarih olduğu, gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
Direnme hükmünü, davalı Hazine vekili temyiz etmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulunun önüne gelen uyuşmazlık; dava konusu taşınmaza yönelik tapulama işleminin kesinleşip kesinleşmediği; burada varılacak sonuca göre, davada Asliye Hukuk Mahkemesinin mi yoksa Tapulama Mahkemesinin mi görevli olduğu noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü için dava tarihi itibari ile uygulanması gereken mülga 766 sayılı Tapulama Kanunu(TK)’nun ilgili maddeleri üzerinde durulması gerekmektedir.
TK’nun “zaman bakımından görev” başlıklı 48.maddesi:
“Tapulama mahkemesinin görevi her gayrimenkul hakkında tapulama tutanağının düzenlediği tarihte başlar.
Bu mahkeme :
a) Mahallî hukuk mahkemelerinden 50"nci madde uyarınca tapulama mahkemesine devredilen dava dosyaları ile ilişkin uyuşmazlıkları,
b) 26 ncı maddede belirtilen askı ilâm içinde açılacak veya tapulama müdürü tarafından verilecek itirazlı işlere ait davaları 28"inci maddeye göre tapulama komisyonu kararları aleyhine müddeti içinde açılacak davaları,
c) Tapulama mahkemesinde görülmekte olan dava konusu gayrimenkuller hakkında davanın derdest bulunduğu süre içinde yapılacak diğer itirazları,
İnceler ve çözer…” hükmüne içermektedir.
Tapulama Kanunu, niteliği itibariyle geçici bir kanun olduğu için kuşkusuz, bir süre sonra yürürlükten kalkması zorunludur. Kanun bir süre uygulanacak ve tapulama bittikten sonra artık uygulanmayacaktır. Tapulama mahkemesi de, kanunun bu geçicilik niteliğine bağlı olarak geçici yargı yetkisine sahiptir. İşte Kanun Koyucu bu düşünceyle, tapulama mahkemesinin görevinin başladığı ve sona erdiği zamanı düzenlemek ve belirtmek zorunluluğunu duymuş ve bu nedenle «Zaman bakımından Görev» başlığını taşıyan 48.maddeyi düzenlemiştir.
Aynı Kanunun “Mahallî mahkemelerde görülmekte olan davaların devri” başlıklı 50.maddesi ise;
“Mahallî hukuk mahkemelerinde görülmekte olan tapulama ile ilgili bulunan ve kesinleşmemiş gayrimenkul davaları hakkında o gayrimenkul için tapulama tutanağı tanzim edildiği tarihte bu mahkemelerin vazifesi sona erer ve davalara ait dosyalar tapulama mahkemesine re’sen devrolunur.” Hükmünü içermektedir.
TK’nun 50.madde hükmü de tapulama mahkemesinin, zaman bakımından göreviyle ilgili bir hüküm taşımaktadır. Daha açık bir ifadeyle, TK.nun 48.maddesinde, tapulama mahkemesinin görevinin başlaması, bu maddede ise, genel mahkemenin görevinin sona ermesi, taşınmazın tapulama tutanağının düzenlenmesine bağlı olarak kabul edilmiştir.
TK’nun 50.maddesi hükmüne göre, bir taşınmazın tapulama tutanağı düzenlenince artık o taşınmazla ilgili olan dava, hangi evrede (safhada) bulunursa bulunsun genel mahkemede görülemez. Kanun koyucu, temel ilkeyi bu biçimde belirtmiş bulunmaktadır. Ancak bu ilkenin uygulanması için kanun koyucu, bazı şartların oluşmasını da zorunlu görmüştür. Bu şartlar, davanın genel mahkemede görülmekte olması; Davanın Tapulama mahkemesinin genel görevine girmesi; davanın elde bulunması (derdest olması); davanın kesinleşmemiş bulunması ve o davanın ilişkin bulunduğu taşınmazın tapulama tutanağının düzenlenmesi biçiminde sıralanabilir.
Bu açıklamalar ışığında, somut olaya bakıldığında; Kayseri Tapulama Mahkemesinin 1974/23 E., 1975/1 K. sayılı dosyasında davacı Ayşe Teker tarafından Hazine aleyhine 251 parsel sayılı taşınmazın tespitinin iptali için dava açılmış olup, yargılama sonunda davacı ve müdahillerin itiraz etmemiş sayılmasına dair 24.01.1975 tarihinde verilen karar, taraflarca temyiz edilmediğinden 15.04.1975 tarihinde kesinleşmiştir. Eldeki dava ise 31.07.1975 tarihinde açılmış olup, az yukarda belirtildiği üzere TK’nun 48. ve 50.maddeleri uyarınca Tapulama Mahkemesinin kararının kesinleşmesi ile dava konusu taşınmaza yönelik tapulama işlemi kesinleşmiş olduğundan davada Tapulama Mahkemesinin görevli olduğunun kabulü mümkün değildir.
Hal böyle olunca Yerel Mahkemenin, dava tarihinde Kayseri Tapulama Mahkemesinin 1974/23 E., 1975/1 K. sayılı kararının kesinleştiği, bu nedenle davada tapulama mahkemesinin görevli olmadığı yönündeki direnme kararı usul ve yasaya uygundur.
Ne var ki, Özel Dairece işin esasına yönelik diğer temyiz itirazları incelenmemiş olup, dosyanın temyiz itirazlarının incelenmesi için Özel Dairesine gönderilmesi gerekir.
S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle, yerel mahkemenin direnmesi yerinde olduğundan, işin esasına yönelik davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 8.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 06.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.