11. Hukuk Dairesi 2016/9009 E. , 2018/3615 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ...Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 18.02.2016 tarih ve 2015/681-2016/207 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin...Bölgesi acentesi olduğunu, davalı tarafından acentelik sözleşmesinin herhangi bir gerekçe ileri sürülmeksizin sözleşmenin bitim tarihinden 10 ay önce haksız olarak feshedildiğini, bu nedenle müvekkilinin kazanç kaybı zararının olduğunu ileri sürerek, ıslah ile artırılmış olarak 93.646,00 TL kazanç kaybı ve 110.000,00 TL portföy tazminatının temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının sözleşmeye aykırı hareket etmesi nedeniyle acentelik sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, kaldı ki sözleşmede de müvekkiline dilediği zaman sözleşmeyi feshetme hakkı tanındığı, davalının tüm tazminat alacaklarından sözleşme ile feragat ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya ve tüm dosya kapsamına göre; davacı şirketin davalı şirket ile aralarındaki 25/02/1999 başlangıç tarihli acentelik sözleşmesi çerçevesinde davalı şirkete ait gönderi ve kolileri belirli adreslere taşıma faaliyeti yürüttüğü, davalı şirketin sözleşmeyi 05/06/2008 tarihli fesih ihbarnamesi ile 30 gün süre vererek feshettiği, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri çerçevesinde feshin sözleşmeye uygun ve geçerli olduğu, taraflar arasında akdedilen ve yaklaşık 9 yıl boyunca yürürlükte bulunan sözleşme hükümleri gereğince davacının herhangi bir tazminat talebinde bulunamayacağının kararlaştırıldığı, yapılan sözleşmenin tarafları bağlayacağı davacının kar kaybı ve portföy tazminatı taleplerinin dayanağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, acentelik sözleşmesinin erken feshi nedeniyle kazanç kaybı ve portföy tazminatı istemine ilişkin olup, mahkemece, feshin sözleşmeye uygun yapıldığı ve davacının herhangi bir talepte bulunmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 35. maddesinde, “Sözleşme 14.03.2005 tarihinde başlar ve taşımacının yetki belgesi süresinin sonuna kadar devam eder. Bu süre hiçbir şekilde taşımacının yetki belgesi süresinin bitişini geçemez. Sözleşmenin herhangi bir sebeple feshedilmemiş olması halinde yetki belgesinin uzama süresi kadar aynı şartlarda kendiliğinden uzar” hükmüne yer verilmiştir. Fesih başlıklı 31. maddesinde de, TNT"nin gerekli gördüğü an dönem şartına bağlı olmaksızın ve haklı neden göstermeksizin 30 gün önceden yazılı bildirimde bulunmak şartı ile sözleşmeyi tek taraflı feshe yetkili olduğu, fesih halinde acentenin hiçbir hak ve tazminat talebinde bulunamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir. Konuyla ilgili 6762 sayılı TTK 133. maddesinde de, muayyen olmayan bir müddet için aktedilmiş olan acentelik mukavelesini, taraflardan her biri üç ay önce ihbar etmek şartiyle feshedebilir; mukavele ile bir müddet tayin edilmiş olsa dahi muhik sebeplerden dolayı akit her zaman fesih olunabilir hükmüne yer verilmiştir.
Davalı ... Internatıonal Express Taşımacılık Ltd. Şti. 05.06.2008 tarihli ihtarnamesi ile acentesine 30 gün önceden yazılı bildirimde bulunarak acentelik sözleşmesini feshetmiş, acente ise cevabi ihtarnamesinde feshin sözleşme süresi dikkate alınmadan, kanuni ihbar sürelerine uyulmadan ve haklı bir neden gösterilmeksizin gerçekleştiği yönünde itirazlarını bildirmiştir. Her nekadar davalı tarafça sözleşmede öngörülen önel verilerek sözleşme feshedilmiş ise de, Türk Medeni Kanunu"nun 2. maddesi uyarınca herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır hükmü gereği, davalının sözleşmeyle kendisine tanınan fesih hakkını dürüstlük kurallarına uygun kullanıp kullanmadığının değerlendirilmesi gerekir. Davalı, sözleşmeyi haklı nedenlerle feshettiğini ileri sürmüş ise de, mahkemece davalının ileri sürdüğü sebeplerin gerçekten mevcut olup olmadığı ve haklı bir sebep teşkil edip etmediği konusunda yeterli araştırma yapılmamış, salt sözleşmeyle kendisine tanınan tek taraflı fesih hakkı olduğu ve feshin de sözleşmeye uygun yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 6762 sayılı TTK 133. maddesi uyarınca, muhik sebeplerin varlığı halinde sözleşme her zaman feshedilebilecek olduğuna göre, mahkemece öncelikle davalının fesih için ileri sürdüğü sebeplerin muhik sebep olup olmadığı hususu değerlendirilerek haklı yada haksız feshin varlığının tespiti gerekmekte olup sonrasında davacının taleplerinin taraflar arasındaki sözleşme hükümleri de gözetilerek değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile sonuca varılarak davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA; ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 16.05.2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Sözleşme serbestisi ilkesi çerçevesinde, sözleşme ile belirlenen ihbar süresine uyulmak suretiyle davalı tarafından sözleşmenin feshedilmiş olmasından ötürü davanın reddine karar verilmiş olmasında yasaya bir aykırı bir durum görmediğimden, yerel mahkeme kararının onanması gerektiği görüşüyle Dairemiz çoğunluğunun kararın bozulmasına ilişkin düşüncesine iştirak etmiyoruz.