
Esas No: 2016/19009
Karar No: 2017/1381
Karar Tarihi: 23.02.2017
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/19009 Esas 2017/1381 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davası sonucunda mahkemece verilen hükmün Dairemizce bozulması üzerine, yerel mahkemece verilen direnme kararına ilişkin dava dosyası, 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunla 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununa eklenen Geçici 4. maddenin ikinci fıkrası uyarınca Dairemize gönderilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü.
- K A R A R -
Dairemizin 31.10.2012 gün ve 10973 Esas - 12348 Karar sayılı bozma kararı üzerine yerel mahkemece 19.11.2013 tarihli ve 189-457 sayılı Karar ile direnme hükmü kurulmuştur.
Direnme kararı incelenmek üzere, Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiş ise de 24/11/2016 tarihinde kabul edilen 6763 tarihli Kanunla, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununa eklenen Geçici 4. maddenin ikinci fıkrası uyarınca, direnme kararı incelenmek üzere Dairemize gönderilmiştir.
Dava satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davalı davanın zamanaşımı nedeniyle reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı İstanbul İli, Arnavutköy İlçesi, Nakkaş Mahallesi, 1946 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili davasını atiye bıraktığından bu taşınmaz hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacının İstanbul İli, Arnavutköy İlçesi, Nakkaş Mahallesi, 57, 58, 59 parsel sayılı taşınmazlar hakkındaki davasının pasif husumet yokluğunden reddine, davacının İstanbul İli, Arnavutköy İlçesi, Nakkaş Mahallesi, 305, 306, 397, 433, 472, 480, 492, 502, 514, 2242, 2259, 2306, 2434, 2454, 2456, 2460, 2461, 2678, 2679, 1157, 1158, 1159, 1160, 1165, 1166, 1167 ve 1168 parsellerle ilgili davasının kabulü ile, bu taşınmazlardaki davalı paylarının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, karar verilmiştir.
Bu karar Dairemiz tarafından davalının davacı paydaş olduğundan 433 sayılı parsele yönelik sair temyiz itirazlarının reddine, davacının paydaşı olmadığı diğer parsellere yönelik temyiz itirazlarının ise; 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile yapılan düzenleme ile, satış vaadi sözleşmesine konu payın arazinin büyüklüğü itibariyle belirlenen tarımsal niteliğine göre satışının mümkün olup olmadığı hususunun araştırılması gerektiğinden söz edilerek bozulmuş ve tarafların karar düzeltme istemi de reddedilmiştir.
Mahkemece bozmadan sonra, bozmaya konu taşınmazların tapu kayıtları Tapu Müdürlüğünden celp edilmiş ve daha sonra direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararını davalı vekili temyiz etmiştir.
Dairemizin 31.10.2012 günlü ve 2012/10973-12348 Karar sayılı bozma kararından sonra 5403 sayılı Kanunun 8. maddesinde 30.04.2014 tarihli ve 6537 sayılı Kanunun 4. maddesi ile yapılan ve 15.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren değişiklikle pay devri konusunda yasal bir engel bulunmadığından mahkemenin bozma kararına direnmesi uygun görülmüş ve dosyanın yeniden yapılan incelemesinde kararın bu kez aşağıda yazılı nedenlerle bozulmasına karar verilmiştir. Şöyle ki;
HMK"nın 12. maddesi gereğince taşınmaz malın aynına ilişkin davalara taşınmazın idare sınırları içerisinde bulunduğu ilçe veya il adli yargı yerinde bakılması gerekir. Bu kural kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece re"sen gözetilir. Somut olayda getirtilen tapu kaydından dava konusu taşınmazların İstanbul, Arnavutköy, Nakkaş Mahallesinde bulunduğu ve davalı tarafından yargılama sırasında 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun uyarınca Nakkaş Köyünün Çatalca İlçesine bağlandığı bildirildiğinden, mahkemece davaya bakmaya yetkili olup olmadığı resen araştırılmalıdır.
Diğer taraftan, hükmün hangi hususları kapsayacağı 6100 sayılı HMK’nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Ayrıca hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır, hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini ve ifa kabiliyetini yitirir.
Bozma kararından sonra verilen hüküm yeni bir hükümdür. Yeniden tesis edilen hükmün, tüm istekleri karşılar şekilde yeniden yazılması gerekir. Mahkemece bu husus gözetilmeden, hükmün diğer yönlerinin kesinleşmiş olduğundan sözedilerek “aynı konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Mahkemece verilen direnme hükmünün yerinde bulunduğu anlaşıldığından Dairemizin 31.10.2012 gün ve 2012/10973 Esas, 2012/12348 Karar sayılı ilamının KALDIRILMASINA, hükmün yukarıdaki DEĞİŞİK gerekçeyle BOZULMASINA, peşin yatırılan karar düzeltme harcının istek halinde yatırana iadesine, 23.02.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.