Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/19105
Karar No: 2017/1375
Karar Tarihi: 23.02.2017

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/19105 Esas 2017/1375 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2016/19105 E.  ,  2017/1375 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil olmaz ise tazminat davası sonucunda mahkemece verilen hükmün Dairemizce bozulması üzerine, yerel mahkemece verilen direnme kararına ilişkin dava dosyası, 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunla 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununa eklenen Geçici 4. maddenin ikinci fıkrası uyarınca Daireye gönderilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
    K A R A R
    Dairemizin 16.04.2012 gün ve 4793-5550 sayılı bozma Kararı üzerine yerel mahkemenin 17.12.2014 tarihli ve 1588-2765 sayılı Kararı ile direnme hükmü kurulmuştur. Mahkemece verilen direnme kararı HGK"ca kısa karar ve gerekçeli karar çelişkisi nedeniyle usulden bozulmuş, mahkemece bozma doğrultusunda çelişki giderilerek karar verilmiş ve mahkemece yeni hüküm niteliğinde direnme kararı verilmiştir. Her nekadar direnme kararı incelenmek üzere, Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiş ise de 24/11/2016 tarihinde kabul edilen 6763 tarihli Kanunla, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununa eklenen Geçici 4. maddenin ikinci fıkrası uyarınca, direnme kararı incelenmek üzere Daireye gönderildiğinden ve yukarıda belirtilen nedenle temyiz incelemesine geçildi.
    Davacı; davalı yüklenici ..."dan ... 5. Bölgede yer alan 27247 ada 3 parseldeki 3 nolu bağımsız bölümü 07.03.2004 tarihli harici sözleşme ile satın aldığını, taşınmazın teslim edildiğini ve halen tarafından kullanıldığını, bedelin tümünü ödediğini ileri sürüp dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescilini, bu mümkün olmadığı takdirde ödediği 73.000,00 YTL"nin ödeme gününden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsilini istemiştir.
    Davalı kişiler; taşınmazın davalı şirket adına kayıtlı olduğunu, davanın husumetten reddi gerektiğini, bedelin tümünün ödenmediğini, tümünün ödenmesi halinde devir için gerekli işlemlerin yapılacağını, 08.03.2004 tarihinde 25.000,00 TL, 16.03.2004 tarihinde 12.000,00 TL ödendiğini, teminat olarak 37.000,00 TL"lik


    senet verildiğini, başkaca ödeme yapılmadığını, bu sebeple tapuda devir yapılmadığını, mülkiyet sahibi şirketle de geçerli bir sözleşme yapılmadığını, alınan tutarı iadeye hazır olduklarını, davacının tescil talebinin kabulü halinde 36.000,00 TL"nin 07.03.2004 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek yasal faizi ile ödenmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    .... Asliye Hukuk Mahkemesince 27.04.2005 günlü ve 2004/323 Esas - 2005/146 sayılı Karar ile resmi şekilde düzenlenmiş bir sözleşme bulunmadığı, taşınmazın şirket adına kayıtlı olduğu ve şirket adına düzenlenmiş bir sözleşmenin bulunmadığı gerekçeleriyle tapu iptali tescil isteminin reddine, ihtilaflı olan bedelle ilgili davacının dava açmakta muhtariyetine karar verilmiştir.
    Hükmün davacı tarafından temyizi üzerine Dairenin 28.10.2005 tarih 7565-9701 sayılı Kararı ile (alacağın temliki hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağının açıklanması için ) araştırma yapılması gerektiğinden sözedilerek hüküm bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyulmuş, bu kez Tüketici Mahkemesi görevli olduğundan görevsizlik kararı verilmiştir.
    Bu arada yüklenici ve tapu maliki ... İnş. Tic. Ltd. Şti. aleyhine açılan dava görülmekte olan dava ile birleştirilmiş, yargılama aşamasında yüklenici şirket vekili, sözleşmenin şirket adına imzalanmadığını ve bu nedenle şirketi bağlamayacağını davanın reddini savunmuştur.
    Tüketici Mahkemesinde yapılan yargılama sonunda, davacının tapu iptali ve tescil isteğinin reddine, şirket aleyhine açılan alacak davasının reddine, davalı ... aleyhine açılan tazminat davasının kısmen kabulü ile 37.000 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.
    Taraflarca temyiz edilen bu karar Dairemizce 16.04.2012 gün ve 4793-5550 sayılı Karar ile; ’’...Dosya kapsamına, dosya içerisinde mevcut imza sirküleri ile Ankara Ticaret Sicil Memurluğunun cevabi yazısına, söz konusu bağımsız bölümün davacıya teslim edilmiş olmasına göre dava konusu taşınmazın yüklenici şirket adına şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili ... tarafından satıldığı anlaşıldığından Borçlar Kanununun 162. ve devamı maddeleri uyarınca alacağın temliki suretiyle yapılan satış geçerlidir ve yüklenici şirketi de bağlar. Ödemeler konusuna gelince; dava konusu bağımsız bölüm 73.000,00 TL bedelle temlik edilmiş olup yükleniciye toplam 37.000,00 TL ödendiği tarafların kabulündedir. Uyuşmazlık bakiye 36.000,00 TL’nin ödenip ödenmediği noktasında toplanmaktadır. Davacı taraf Borçlar Kanununun 81. maddesi gereğince kendisine düşen mükellefiyeti yerine getirmedikçe karşı edimi isteme hakkına sahip değildir. Akit gereği tescile talip olduğuna göre, ödemeler konusunda tarafların tüm delilleri toplanarak bakiye borç için yöntemine uygun şekilde güncelleştirme yapılarak belirlenecek bedelin davalı yükleniciye ödenmek üzere davacıya depo ettirilerek, depo edildiği takdirde istemin hüküm altına alınması gerekir...’’’ gerekçesi ile bozulmuş ve davalı vekilinin karar düzeltme istemi reddedilmiştir.


    Bu kez mahkeme 28.12.2012 tarih ve 2426-1688 tarihli Kararı ile; Yargıtay bozma ilamının davalı şirketin de sorumlu olduğuna ilişkin kısmına UYULMASINA, Yargıtay bozma ilamının a bendinde belirtilen bozma kararı dışındaki tüm bozma sebepleri yönünden önceki kararda DİRENİLMESİNE, davacının tapu iptali ve tescil davasının husumet nedeniyle REDDİNE, alacak davası yönünden davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile, 37.000,00 TL"nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine, fazla talebin (Talep 73.000,00 TL - Hükmedilen 37.000,00 TL=36.000,00 TL) REDDİNE, karar verilmiştir.
    Direnme üzerine Hukuk Genel Kurulu 09.04.2014 tarih 2013-1015 Esas - 2014-494 sayılı Karar ile ‘’.... mahkemece 1086 sayılı HUMK’nun 381, 388. ve 389 (6100 sayılı HMK’nın 294, 297/2 ve 298) maddeleri uyarınca hükmün usulden bozulmasına karar vermiştir.
    Hukuk Genel Kurulunun usul bozması üzerine mahkemece usuli eksiklik giderilmiş, önceki kararda direnilmiştir. Bu durumda Hukuk Genel Kurulu"nun bozma ilamına uygun işlem yapılmış olmakla, kurulan hüküm yeni bir hüküm niteliğindedir.
    Yanlar arasındaki uyuşmazlık, davacının tescili hak edip etmediği, ödenmemiş bakiye satış bedelinin ne şekilde hesaplanacağı konusunda toplanmaktadır. Önceki bozma kararında da açıkça belirtildiği üzere, dosyada mevcut kayıt ve belgelere göre arsa malikleri ile yüklenici şirket arasında 20.06.1997 tarihinde düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ve 25.10.1999 tarihinde düzenlenen daire paylaşımını gösteren ek sözleşmeleri yüklenici şirket adına ... imzalamıştır. 10.01.1995 günlü ve 01068 yevmiye numaralı imza sirküleri ile Ankara Ticaret Sicil Memurluğunun 01.06.2006 günlü cevabi yazısına göre davalı ..."un yüklenici şirketi münferiden temsile ve ilzama yetkili kılındığı anlaşılmaktadır. Dava konusu 3 numaralı bağımsız bölümün davacıya teslim edildiği de uyuşmazlık konusu değildir. Dava konusu 3 nolu bağımsız bölüm davalı şirket adına hükmen tescil edilmiştir. Arsa maliki ile yüklenici şirket arasında davalar devam ederken davacı ile 07.03.2004 tarihli daire satış protokolü düzenlenmiş olup protokolde açıkça “Tapu tescil davası Yargıtay aşamasında olup dava sonuçlanınca tapusu verilecektir” şeklinde açıklama yapılmıştır. Tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde dava konusu taşınmazın yüklenici şirket adına şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili ... tarafından satıldığı anlaşıldığından Borçlar Kanununun 162. ve devamı maddeleri uyarınca alacağın temliki suretiyle yapılan satış geçerlidir ve yüklenici şirketi de bağlar. Dava konusu taşınmazın 73.000 TL"ye davacıya satıldığı ve 37.000 TL"sinin ödendiği sabittir. Uyuşmazlık bakiye 36.000 TL"nin ödenip ödenmediği konusundadır. Davacının Borçlar Kanununun 81. (TBK"nun 97.) maddesi hükmüne göre tescil talebinde bulunması, kalan bedelin davalılara
    ödenmek üzere depo edilmesi koşuluna bağlıdır. Ancak, burada kalan bedelin aynen depo ettirilmesi sözleşmedeki yarar-zarar dengesini satıcı aleyhine bozacağından, denkleştirici adalet ilkesi uyarınca bedelin dava tarihinde ulaştığı değer bulunarak depo ettirilmesi gerekir. Burada ilke şu olmalıdır; bedel ödenmeyerek davalının malvarlığında ne miktarda bir azalmaya neden olmuş ise, davacının borcu da, o miktarda olmalıdır. Diğer bir deyişle zamanında ödense idi malvarlığı ne durumda olacak idiyse ödenecek bedelle aynı durum tesis edilmelidir. Mahkemece hükme dayanak bilirkişi raporunda denkleştirici adalet ilkesine göre hesap yapılırken sadece faiz esas alınmıştır. Oysa faiz dışında altın, USD, enflasyon, döviz kurlarındaki artış, tüketici eşya fiyat endeksi, maaş artışları vs. gibi ekonomik etkenlerin ortalamaları da alınarak paranın ulaştığı değerin hesaplanması gerekir. Dairece hükme esas alınan rapor eksik görülmüş ve hüküm bozulmuş iken mahkemece ne şekilde güncelleme yapılacağı belirtilmediği için direnme kararı verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme kararının BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.02.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.












    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi