Esas No: 2013/2150
Karar No: 2015/1298
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/2150 Esas 2015/1298 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 2.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 24.01.2012 gün ve 2011/310 E.-2012/33 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin 05.12.2012 gün ve 2012/11773 E.-2012/18616 K. sayılı ilamıyla;
(...Dava, basın yolu ile kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, davalının yayınladığı .... gazetesinin magazin ilavesi olan ..... gazetesinin "www.......com.tr" isimli internet sitesinde, 24/06/2011 tarihinde davalı tarafından yazılan köşe yazısında, "...."in babası da "....", sevgilisi...."la İbiza da tatil yapan ... ...."li .....il"in babası..... Bey, Bodrum"da oğluna nispet yapıyor" başlığı altında, müvekkilinin özel yaşamına ilişkin fotoğrafları yayınlamak ve bu fotoğrafların altında da gerekmeyen sözler, üslup kullanarak,müvekkilinin mahrem yaşantısı ihlal edilmek suretiyle, kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu ileri sürerek davalının manevi tazminat ile sorumlu tutulmasını talep etmiştir.
Davalı davaya cevap vermemiştir.
Yerel mahkemece, davacının özel ve mahrem olan, yaşantısının bu şekilde haber konusu edilmesinin kişilik haklarına saldırı mahiyetinde olduğu, Türk asıllı ünlü bir futbolcunun babası olmasının, mahrem olan özel yaşantısını haber konusu edilmesine hak vermeyeceği, gerekçesiyle istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Somut olayda, "www......com.tr" isimli internet sitesinde, 24/06/2011 tarihinde, davacının tatil yaptığı bayanla birlikte plaj fotoğrafları yayınlanarak verilen haberde, baba oğulun aşk sarhoşu olduğu, suda romantik şakalaşmalar yapıldığı başlıkları altında, 43 yaşındaki ünlü futbolcu .....il"in babası..... Bey"in 26 yaşındaki sevgilisi ile tatil yaptığı, sevgilisinin oğlunun sevgilisinden daha küçük yaşta olduğuna dikkat çektiği şeklinde ifadelere yer verilmiştir.
Davacının ... .... Spor Kulübünde futbol oynayan Türk asıllı Alman vatandaşı .....il"in babası olduğu, dosyaya ibraz edilen gazete haberlerinden davacının zaman zaman oğlunun transferleri ile ilgili açıklamalarda bulunduğu, menajeri gibi davrandığı, bu nedenle kamuoyunda tanındığı ve dava konusu fotoğrafların da kamuya açık alanda çekildiği anlaşılmıştır.
Bu kapsamda; davacının kamuya açık alanda magazin basınının ve magazin kamuoyunun ilgisini çeken birçok ünlünün tatil yaptığı yörede, kendi iradesi ile oluşturduğu ortamın basına taşınmasının sonuçlarına katlanması gerekir. Davalının internet sitesinde yayınlanan haberlerin ve resimlerin haber verme, eleştirme ve kamuoyunu bilgilendirme hakkına binaen hazırlanmış, görünen gerçekliğe uygun, güncel bir magazin haberi olduğu, haberin yayınlanmasında toplumsal ilgi bulunduğu, çatışan yararlar dengesinin davacı yararına bozulmadığı, davalı yönünden hukuka uygunluk nedenlerinin bulunduğu ve böylece davacının kişilik haklarının saldırıya uğramadığı benimsenmelidir.
Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle, davalının manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, basın yolu ile özel hayatın gizliliğinin ihlal edilmesi nedenine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacı ... vekili 01/07/2011 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ... ....’de futbol hayatını sürdüren .....il adlı futbolcunun babası olup Ankara ‘da yaşadığını, davalının www......com.tr isimli internet sitesinde 24/06/2011 tarihinde davalı tarafından yazılan köşe yazısında “Genç sevgilisiyle yakalandı. Sevgilisi....’la İbiza da tatil yapan ... ....’li .....il’in babası..... Bey, Bodrum’da oğluna nispet yapıyor” başlığı altında müvekkilinin özel yaşantısına ilişkin fotoğrafları yayınladığını, mahremiyet hakkının ihlal edildiğini, bu fotoğrafların altında da yorumların yer aldığını, kamuya mal olmuş kişi deyiminde kamusal faaliyet yürüten ve/veya kamusal kaynakları kullanan ve ister politika ister ekonomi sanat spor veya diğer herhangi bir alanda olsun kamusal yaşamda bir rol oynayan tüm kişilerin kamuya mal olmuş kişi olduklarını, bu kapsamda bakıldığında müvekkilinin kamuya mal olmuş bir kişi olmadığını, AİHM içtihatları dikkate alındığında, izole edilmiş alanlar dışında kamuya mal olmuş insan hallerinin haber yapılmasında kamu yararı olmasının kabul edildiğini, davalının amacının ticari yarar sağlamak olduğunu, fotoğrafların gazetecilerin girmesinin engellendiği otelin özel plajı istikametinde yüzlerce metre ilerden yakınlaştırma yapılarak teknolojik imkanlardan yaralanmak suretiyle gizlice çekildiğini, özle biçim arasındaki dengenin bozulmuş olduğunu, müvekkilinin kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu iddia ederek, 10.000,00 TL manevi tazminatın yayın tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... AŞ. vekili 19.09.2011 tarihli cevap dilekçesinde; dava konusu fotoğrafın kamuya açık ve herkesin görebileceği bir yerde denizde çekildiğini, kamuya açık olan bir yerde yapılmış fillerin özel hayat olmayacağını, tatil sırasında herkesin görebileceği bir alanda yapılan eylemin yayınlanmasından dolayı saldırı oluşmayacağı, magazin gazeteciliği kapsamında düşünüldüğü takdirde haberin verilmesinin hukuki sınır içinde olduğu, yalan içermeyen bir haber olduğu, davacının .....il’in babası olması nedeni ile gerek ülkemiz gerekse Alman basınında da gündem olduğunu, toplum tarafından tanınan ve bilinen bir kişinin haber yapılmasında da toplum yararı olduğunu, manevi tazminat şartlarının oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, "davacı milli futbolcu oğlu sebebiyle haber konusu yapılmıştır, kamuya mal olmuş bir kimse değildir, meşhur kişilerin yakınlarının halka açık veya kapalı yerde arkadaşı ile samimi görüntüler vermesi, başkalarına bu görüntüleri yayınlama hakkı vermez, Anayasa ve kanunlarla teminat altına alınan, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde de özenle korunan özel hayata müdahale edilmiştir haberin gerçek olması gazeteye yayın hakkı vermez, şahsiyet hakları ihlal edilmiş ve özel hayatın gizliliğine dokunulmuştur” gerekçesi ile tazminat istemi kısmen kabul edilmiştir. Davalı vekilinin temyizi üzerine karar Özel Dairece, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuştur.
Mahkeme, önceki gerekçeleri tekrar ederek direnmiş; hükmü davalı vekili temyize getirmiştir.
1982 Anayasası’nın 90.maddesinin son fıkrasına göre usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmünde olduğuna göre, mahkemelerin önlerine gelen uyuşmazlıklarda usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar ile iç hukukun birlikte yorumlanması ve uygulanması gerekmektedir.
Hal böyle olunca, Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde (AİHS) özel ve aile hayatına saygı hakkının nasıl düzenlendiği, ifade özgürlüğü ile sınırı ve sözleşmenin uygulanmasını sağlayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının incelenmesi gerekmektedir.
“Özel ve aile hayatına saygı hakkı” başlıklı AİHS’nin 8/1. maddesi; “Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.” hükmünü içermekte olup, hangi hallerde özel ve aile hayatına saygı hakkının sınırlandırılabileceği de aynı maddenin 2. fıkrasında düzenlenmektedir ki; bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, … başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir.
AİHS’nin 8. maddesinin amacı bireyi kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı korumaktır (Haas v. İsviçre, Başvuru no 31322/07). Bu amaca bir bireyin kişisel özerkliğinin dört boyutunun korunmasıyla ulaşılır, bunlar kişinin özel hayatı, aile hayatı, konut ve iletişimidir.
Özel hayat kavramı bir kişinin, ismi, fotoğrafı, beden ve ruh bütünlüğü gibi kimliğiyle ilgili unsurları içermektedir. Sözleşme’nin 8. maddesinin sunduğu güvence esas olarak her bir kişinin kişiliğinin, benzerleriyle olan ilişkilerinde, dışarıdan gelecek bir müdahale olmadan, gelişmesini sağlamaya yöneliktir. Şu halde bir fotoğrafın yayımlanması bir kişinin, bu kişi bir kamu kişisi olsa da, özel hayatına bir müdahale oluşturabilecektir. Çünkü bazı şartlarda kişinin, kamu tarafından tanınan bir kişi de olsa, özel hayatına saygı gösterilmesi ve özel hayatının korunması konusunda meşru bir beklentisinin olabileceği kabul edilmelidir.
Kişinin sevgilisi ile birlikte tatil mekanında çekilmiş fotoğraflarının “özel hayat” niteliğinde olduğu tartışmasızdır. Burada tartışılması gerekli olan ise; ifade özgürlüğü, bir diğer deyişle basın özgürlüğü karşısında davacının “özel hayatının” korunmasının gerekip gerekmediği noktasıdır.
Bu noktada ifade özgürlüğü hakkında da temel ilkelerden bahsedilmelidir: İfade özgürlüğü demokratik toplumun temelini oluşturan ana unsurlardan ve toplumun ilerlemesi ve bireyin gelişmesi için gerekli temel şartlardan birini teşkil etmektedir. 10. maddenin 2. paragrafı saklı tutulmak üzere, ifade özgürlüğü sadece toplum tarafından kabul gören veya zararsız veya ilgisiz kabul edilen bilgi ve fikirler için değil, incitici, şoke edici ya da endişelendirici bilgi ve düşünceler için de geçerlidir: bu, yokluğu halinde demokratik bir toplumdan söz edemeyeceğimiz çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin bir gereğidir. 10. maddede güvence altına alınan bu hak, bazı istisnalara tabi ise de, bu istisnaların dar yorumlanması ve bu hakkın sınırlandırılmasının ikna edici olması gerekir (Handyside/Birleşik Krallık, 7 Aralık 1976, § 49, seri A no 24).
Her ne kadar, özellikle de başkalarının şöhret ve haklarının korunmasıyla ilgili olarak, bazı sınırları aşmaması gerekse de basının, görev ve sorumluluklarının bilincinde olarak kamu yararını ilgilendiren her konuyu iletme görevi vardır. Basının kamu yararını ilgilendiren konularda bilgi ve fikir yaymadan ibaret olan görevine kamunun bu fikir ve bilgileri alma hakkı eklenir (Bladet Tromsø ve Stensaas/Norveç [BD], no 21980/93, §§ 59 ve 62 ).
İfade özgürlüğünün fotoğrafların yayımlanmasını da kapsadığı açıktır. Ancak bu alan, başkalarının hak ve şöhretlerinin korunmasının özel bir önem arz ettiği bir alandır, çünkü fotoğraflar bir kişi ya da ailesi hakkında çok kişisel, hatta çok özel, bilgiler içerebilir.
Normal basının yanında magazin basının da ayrı bir yeri vardır. Özel hayata çok güçlü bir müdahale olmadan, muhatabına eziyet edildiği hissi uyandırmadan ve sürekli taciz niteliği taşımadan yapılan çekimlerin, bir kişinin tamamen özel olan hayatının detayları konusundaki kamunun merakını giderme amaçlı olarak verilmesi özel hayata müdahale olarak kabul edilmeyebilir.
Bu iki hak arasındaki denge nasıl korunmalıdır; AİHM içtihatları da (von Hannover/Almanya (no 2) davası, 40660/08 ve 60641/08 § 60, Affaire Leempoel & s.a. ed. Cine Revue C. Belgıque, 09.11.2006, 64772/01, § 68; Standard Verlags GmbH, v. Austria (no. 2), 21277/05, § 46) dikkate alınarak şu kriterler belirlenebilir;
Öncelikle fotoğrafların basında çıkmasının genel yarar nitelikli bir tartışmaya yapacağı katkı nedir?. Hemen şunun ifade edilmesi gereklidir ki, genel yarar konusu olan şeylerin belirlenmesi davanın şartlarına bağlıdır. Ancak AİHM sadece yayımın siyasi konular ya da işlenen suçlarla ilgili olduğu durumlarda değil, ama aynı zamanda yayımın sporu ya da ekran artistlerini ilgilendirdiği durumlarda da böyle bir yararın varlığını kabul etmektedir (Egeland ve Hanseid/Norveç, no 34438/04, § 58 ).
Kullanılması gereken diğer bir kriterde hedef alınan kişinin rol ve fonksiyonu, ünlülük derecesi ve haberin konusudur. Burada normal bireyler ile kamusal şahıs ya da siyasi kişilik olarak kamusal alanda hareket eden bireyleri ayırmak yerinde olur. Kamu tarafından tanınmayan bir kişi özel hayat hakkına ilişkin özel bir korumadan yararlanmayı talep edebilirken, kamu tarafından tanınan bireyler için böyle bir şey söz konusu değildir (Minelli/İsviçre (kabul edilebilirlik üzerine karar), no 14991/02, 14 Haziran 2005,).
Mesela resmi bir görev yerine getiren siyasi kişilikler hakkında demokratik toplumdaki bir tartışmaya katkı sunabilecek olaylardan bahseden bir röportajı, böyle bir görev yerine getirmeyen bir kişinin özel hayatıyla ilgili detaylar üzerine yapılan bir röportajla bir tutulamayacaktır.
Birinci durumda basının rolü basının bir demokraside kamu yararı bulunan konularda bilgi ve fikir iletme yükümlülüğü olan « bekçi köpeği » fonksiyonuyla örtüşüyorsa da, ikinci durumda bu rol tali önemdedir. Aynı şekilde kamunun bilgilenme hakkı, kamuda tanınan kişilerin, özellikle de siyasi kişiliklerin, özel hayatlarının çeşitli boyutlarına özel durumlarda üstün gelebilse de, yayımlanan fotoğraflar ile onlara eşlik eden yorumların bu kişilerin sadece özel hayatlarıyla ilgili detaylar hakkında olması ve belli bir kesimin bu konudaki merakını gidermek dışında bir amaç taşımaması durumunda, ilgili kişiler belli bir üne sahip olsalar bile, böyle bir üstün gelme durumundan bahsedilemez. Bu halde ifade özgürlüğünün daha dar yorumlanması gerekir (von Hannover/Almanya (no 2) davası, 40660/08 ve 60641/08 § 66).
İlgili kişinin röportajın yayımlanmasından önceki davranışı ya da ihtilaflı fotoğraf ile ona bağlı bilgilerin daha önce yayımlanmış olması da dikkate alınacak diğer bir unsurdur. Ancak basınla daha önce işbirliği yapılmış olması tek başına ilgiliyi ihtilaflı fotoğraf ya da röportajın yayımlanmasına karşı her türlü korumadan mahrum bırakacak nitelikte yorumlanmamalıdır(Egeland ve Hanseid, yukarıda geçen, § 62).
Bir röportaj veya fotoğrafın yayımlanma şekli ve hedef alınan kişinin orada sunulma biçimi, ulusal veya yerel, önemli veya zayıf bir gazetede yayımlanmış olması ve yayım genişliği de önemli olabilir.
Son olarak, yayımlanan fotoğrafların içinde çekildikleri çevre, bütünlük ve şartlar göz ardı edilmemelidir. Bu bağlamda hedef alınan kişinin, fotoğrafın çekilmesi ve yayımlanmasına rıza gösterip göstermediği ya da bu fotoğrafların ondan habersiz bir şekilde veya hileli yollarla elde edilip edilmediği sorularını incelemek önemlidir. Aynı zamanda hedef alınan kişi bakımından müdahale ve fotoğrafın yayımlanmasının etkilerinin niteliği ya da ağırlığını göz önünde bulundurmak yerinde olur. Gerçekte kamu tarafından tanınmayan bir kişi için bir fotoğrafın yayımlanması yazılı bir röportaja oranla daha önemli bir müdahale olarak değerlendirilebilinir.
Somut olaya bu kapsamda bakıldığında; davalı gazetenin magazin bölümünde davacının tek olarak deniz kenarında objektife kendi rızası ile verdiği poz sonrasında, sevgilisi olduğu iddia edilen bayan ile deniz içinde yakından çekilmiş altı adet ve yine aynı ortamda deniz dışında çekilmiş bir adet mayolu resimleri yayınlanmış ve “Genç Sevgilisiyle Yakalandı” başlığı kullanılmıştır. Resimlerin özel bir sistem ile uzaktan çekilmediği, davacının ve sevgilisinin bulunduğu mekan içinden çekildiği, mekansal bir yalıtımın bulunmadığı, fotoğraflara müdahale edilmediği anlaşılmaktadır. Ayrıca haberin gerçek olmadığı, tarafların sevgili olmadıkları şeklinde davacının bir iddiası da bulunmamaktadır.
Diğer yandan davacı taraf, fotoğrafın uzaktan ve mekansal yalıtılmış bir bölgede çekildiğini ya da fotoğrafın fotoğrafçıların sürekli takibinin ve tacizin ürünü olması gibi bir halin bulunduğunu iddia etmemiş, aksine davacının bir pozu da davalı ... muhabirine kendi rızası ile verdiği anlaşılmaktadır.
Kurul, hemen şuna dikkat çekmektedir; davacı 2010-2011 sezonunda İspanya’nın ... .... takımına transfer dünyaca ünlü bir Türk futbolcu .....il’in babası ve aynı zamanda menajeridir. Spor kamuoyunun yakından takip ettiği bir isimdir. Bu nedenle hedef alınan kişinin normal bireylerden ayrık düşünülmesi zorunludur.
Spor kamuoyunun yakında tanıdığı bir kişi de olsa, eşi ile birlikte deniz kenarında çekilmiş fotoğrafının kamunun bilgisine sunulmasında korunması gereken bir basın özgürlüğü bulunmadığı söylenebilir. Ancak, mekansal yalıtılmış bir bölgede sürekli takibinin ve tacizin ürünü niteliğinde olmayan, kamuya açık bir ortamda, hileli yollarla elde edilmeyen davacı ile sevgilisinin birlikte çekiliş fotoğrafın yayınlanmasında basın özgürlüğü korunmalıdır. Bu nedenle özel hayata saldırının varlığından söz edilemeyecektir.
Görüşmeler sırasında bir kısım üyeler dava konusu fotoğrafların özel hayat niteliğinde olduğunu, kamuya açık bir mekanda da olsa çekilmesinin ve yayınlanmasının özel hayata saldırı oluşturduğunu, bu nedenle ifade özgürlüğünün kısıtlanması gerektiğini savunarak direnme kararının onanmasını savunmuşlar ise de bu görüş kurul çoğunluğu tarafından kabul edilmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı gazetede yayınlanan resim ve haberin davacının özel hayatına saldırı niteliğinde olmadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, açıklanan hususlara aykırı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine 29.04.2015 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.