18. Ceza Dairesi 2016/3807 E. , 2018/3421 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hakaret
HÜKÜM : Mahkumiyet
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliğine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Sanığa yükletilen hakaret eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu
Sonuç adli para cezası 531 gün olarak belirlenmesine karşın, bir gün karşılığı olan miktar ile çarpımı sırasında 656 gün şeklinde yanlış gösterilmiş ise de, sonuç ceza doğru olduğundan bu hususun bozmayı gerektirmediği,
Anlaşıldığından, sanık ... müdafiinin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA, 12/03/2018 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Sanık hakkında görevli memura hakaret suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda sanığın TCK 125/1-125/3-a-125/4-43/2 ve 59 maddeleri gereğince mahkumiyetine karar verilmiş dairemizce haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı karar yerinde tartışılmadan hüküm kurulması, seçimlik cezalardan hapis cezası seçilirken gerekçe gösterilmemesi ve doğrudan 125/3-a maddesi uyarınca cezanın belirlenmesi gerekirken 125/1 maddesi uyarınca ceza belirlendikten sonra 125/3-a"dan artırım yapılarak cezanın tesbit edilmesi sebebiyle bozulmuş Yerel Mahkemece para cezası seçilerek ve 125/3-a maddesinden hüküm kurularak tekrar sanığın 125/3-a maddesi gereğince sanığın cezalandırılmasına karar verilmiş ancak haksız tahrik hükümleri uygulanmamış ve bu karar Dairemiz çoğunluğuyla onanmıştır.
Tüm dosya kapsamına göre sanığın eyleminin subut etmediği kanaatindeyim. Katılanların beyanı haricinde dinlenen tanık ...’ın polis memuru olduğu ve beyanında sanığın korna çalması üzerine ceza yazılmak istendiğinde ""siz bana ceza yazamazsınız"" diyerek sinkaflı bir çok küfür ettiğinden bahsetmiştir. Ancak gerek katılanlar gerekse olay yeri tutanağında yalnızca ""bana ceza yazanın anasını avradını sinkaf ederim"" diyerek küfür ettiği beyan edilmiştir. Tanık Kazım Kaya ise olay yerinde berber dükkanı olduğunu, tartışma olduğunu ancak sanığın küfür etmediğini beyan etmiştir. Tanık Rasim Tekten’de olayı doğrulamamış ve küfür olayı olmadığını beyan etmiştir. Mahkemece ise tanıkların daha sonradan mahkemeye getirilmesi sebebiyle tanık beyanlarına itibar etmemiştir. Olay polis ile vatandaş arasında gelişen bir olaydır. Olayın tahkikatını ise yine polisler yapmıştır. Olay cadde üzerinde gelişmesine rağmen yalnızca yine trafik polisi olan tanık ... emniyetçe dinlenilmiş ve başkaca tanık dinlenilmemiştir. Yani sanık lehine olacak deliller toplanılmamıştır. Bu şekilde yapılan tahkikat Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Hugh Jordan/Birleşik Krallık (B.No: 24746/94, 4/5/2001, 105-109) kararında belirtildiği üzere etkin soruşturma yapılmadığını göstermektedir. Mahkemece hazırlıkta dinlenilmedi diye tanıklar Rasım ve Kazım’ın ifadelerinin kabul edilmemesi ancak aynı meslek grubundan olan ve katılanlar ile birbirlerini tanıyan Osman Kırpır"ın beyanını üstün tutması kabul edilemez, bu sebeple öncelikli olarak sanığın beraatine karar verilmesi kanaatindeyim.
Mahkemenin kabulüne göre de sanık aracını kullanırken ...Caddesi ... Kundura önüne geldiğinde bir aracın yolda durduğu ve katılan ...’a yol sorduğu, sanığın trafiği tıkayan araca korna bastığı bunun üzerine katılan ...’ın yolun müsait olduğunu sanığa söylemesine rağmen sanığın agresif davranışlara devam etmesi sebebiyle diğer katılan ...’dan sanığa ""klakson çalmaktan"" ceza yazılmasını istediği, bunun üzerine sanığın ""klakson çalmaktan ceza mı yazılır, bana ceza yazanın anasını avradını sinkaf ederim"" diyerek hakaret ettiğinden bahisle sanığın cezalandırılması yoluna gidilmiştir.
Olayın başlangıç sebebinin katılanın işleyen trafikte duran araca yol tarif etmesi ve sanığın bu duruma korna çalarak tepki göstermesi, bunun üzerini de katılan trafik polislerinin ""klakson çalmaktan"" sanığa ceza yazılmak istenmesidir. Dairemiz bozma kararından sonra ise mahkemece haksız tahrik tartışılırken ""katılanların sanığı ikaz etmesi ve ceza yazacaklarını belirtmiş olması ve öndeki araç yol tarif ediyorken aracın duraklamış olması, sanık açısından katılanlara yönelik haksız tahrik teşkil eden bir eylem olmadığından bahisle haksız tahrik hükümleri uygulanmamıştır. Yani mahkemece sanığın katılanlara haksız tahrikini tartışmış. Ancak katılanların sanığa karşı haksız tahrik eylemi tartışılmamıştır. Katılanların işlek trafikte duran araca yolu açması için korna basan sanığı uyardığı agresif hareketlere devam etmesi sebebiyle klakson çalmaktan trafik cezası yazılması devlet memuru olan katılanların kendisine kanunlarca verilen gücü ""keyfi, gereksiz ve sınırlarını aşarak kullanması"" sebebiyle sanık açısından haksız tahrik hükümlerinin uygulanması bu sebeple de sanık hakkında 129/1 maddesinin uygulanması gerektiği kanaatindeyim.
Bu sebeplerle dairemizin çoğunluk görüşüne katılmıyorum.