10. Hukuk Dairesi 2016/16907 E. , 2019/2711 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava konusu olayda, davacı aleyhine ... iş yeri sicil numarası ile işlem gören iş yeri ile ilgili olarak kesilen idari para cezasından mütevellit borcun tahsili amacı ile düzenlenen ödeme emrinin ilanen tebliğ edildiği, davacının, anılan borcun zamanaşımına uğradığı iddiası ile sorumlu olmadığından bahisle ödeme emrinin iptalinin talep ettiği davada, Mahkemece davacı adına tebliğe çıkarılan ödeme emrine konu borcun zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle söz konusu ödeme emrinin davacı yönünden iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.
Eldeki davada dava konusu borca ilişkin ödeme emrinin, davacıya ilanen tebligat şartları oluşmadığı halde 08.07.2015 tarihinde, usulsüz olarak ilanen tebliğ edildiğinin, davacı yanca, Kurumun 15.04.2016 tarihli 5720546 sayılı yazısı kapsamında, öğrenildiğinin anlaşılması karşısında, Mahkemece davanın süresinde açıldığının kabulü isabetlidir.
Diğer yandan, Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 140. maddesi olup gerek anılan maddede, gerekse 5510 sayılı Kanun"un 102. maddesinde, işverenin kanunla düzenlenen yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde idari para cezası ile sorumlu olacağı düzenlenmiştir.
“Kurumca verilecek idari para cezaları” başlığını taşıyan 140. madde, idari para cezaları, cezayı uygulayacak makam, cezaya itiraz ve itirazı inceleyecek merci ile itiraz üzerine verilen karara karşı ilgililerce başvurulacak yargı yolu ve zamanaşımı konusunda düzenleme içermektedir. İdari para cezasına karşı fiilin işlendiği tarihteki yasal düzenlemeye göre süresi içinde Kuruma itiraz edilmemesi veya itirazın reddine karar verilmesi halinde yine süresi içinde ilgili Mahkemeye dava açılmaması ya da ilgili Mahkemece itirazın reddine karar verilmesi hallerinde idari para cezası kesinleşir ve Kurum alacağına dönüşür. Kesinleşen idari para cezasına karşı İş Mahkemesinde menfi tespit ve itiraz davası açılamaz.
Burada söz konusu olan idari para cezasının kendisinin iptali olup, tahsili nedeniyle tanzim edilen ödeme emrinin iptali ya da borçlu olmadığının tespiti talepleri iş mahkemesinin görev alanındadır. 06.05.1993 tarih ve 3910 sayılı Kanun ile değişik 140. maddenin son fıkrasına göre idari para cezalarının tahakkuk ve tahsilatında 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağı düzenlenmiş, anılan fıkra 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Kanunun 51. maddesiyle, “fiilin işlendiği günden itibaren beş yıl içinde tebliğ edilemeyen idarî para cezaları zamanaşımına uğrar.” şeklinde değiştirilmiş, sonrasında 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun aynı başlıklı 102. maddesinde, idari para cezalarının on yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, zamanaşımı süresinin, fiilin işlendiği tarihten itibaren başlayacağı öngörülmüştür.
Mahkemece, yukarıda açıklanan prosedür çerçevesinde, 506 sayılı Kanun’un 140. maddesi uyarınca başlatılmış prosedürün bulunup bulunmadığı araştırılmalı, başka bir deyişle idari para cezalarına karşı idari aşamada idare mahkemesine karşı dava açılıp açılmadığı belirlenmeli, davanın varlığı saptandığında idari para cezasının kesinleşmesi olgusu bekletici sorun yapılarak idari para cezalarının kesinleşip kesinleşmediği belirlenmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 25.03.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.