Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2015/543
Karar No: 2015/1286
Karar Tarihi: 29.04.2015

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015/543 Esas 2015/1286 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2015/543 E.  ,  2015/1286 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi



    Taraflar arasındaki “tenfiz” davasından dolayı, verilen kararın bozulması üzerine direnme yoluyla; Konya 1.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 11.02.2013 gün ve 2012/553 E., 2013/35 K. sayılı kararın bozulmasını kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulundan çıkan 26.11.2014 gün ve 2013/11–1135 E.-2014/973 K. sayılı ilamın, karar düzeltilmesi yoluyla incelenmesi davalı vekili tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla; Hukuk Genel Kurulunca dilekçe, düzeltilmesi istenen ilam ve dosyadaki ilgili bütün kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Temyiz ilamında gösterilen gerektirici nedenlere göre 6217 sayılı Kanun"un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440.maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE, aynı Kanun"un 442/3. ve 4421 sayılı Kanun"un 4/b-1 maddeleri gereğince takdiren 248,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine, Harçlar Kanunu uyarınca karar düzeltme harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 29.04.2015 gününde oy çokluğu ile karar verildi.

    KARŞI OY YAZISI

    Uyuşmazlık; tenfizi istenilen yabancı mahkeme ilamının Türk kamu düzenine aykırı olup olmadığı noktasında toplanmıştır.
    Tenfizi istenilen yabancı mahkeme ilamında, davalı A.Ş.inde  pay sahibi olan davacıların, sermaye olarak şirkete verdikleri paranın tahsili hüküm altına alınmıştır. Oysa aynı pay sahiplerinin Türkiye"de aynı nedene dayalı olarak açtıkları davalar, TTK"nun 329/1 ve 450/2. maddelerinde düzenlenen, Anonim Şirketlerinin kendi hisselerini temellük edemeyecekleri ve pay sahiplerinin sermaye olarak verdiklerini geri isteyemeyecekleri ilkeleri gereği reddedilmektedir.
    Daha açık bir ifadeyle Türk Mahkemesine başvurması halinde, önceden görülen davalar nedeniyle, davasının redde mahkum olduğunu gören pay sahipleri, bu defa Alman Mahkemesine başvurmak suretiyle, Türk Mahkemesinden elde edemedikleri sonucu elde ederek, aldıkları ilamın yine Türk Mahkemesince tenfizini istemektedirler. Tenfiz isteminin kabulü halinde, Türk Mahkemelerine müracaat halinde hakkına kavuşamayan pay sahiplerinin, Alman Mahkemesine müracaatla haklarına kavuşmaları sonucu ortaya çıkacaktır.
    Böylesine bir sonucun, kamu düzenine açıkça aykırılık teşkil edip etmeyeceği üzerinde ciddiyetle durulması gerekmektedir. Zira, Hukuk aynı durumda olan herkese eşit olarak uygulanmalıdır. Yoksa Hukukun yüceltilmesi olanaksız hale gelir.
    Öyleyse, nedir kamu düzeni? Veya kamu düzeni deyince ne anlaşılması gerekir?
    Kamu düzeni, "toplumun temel yapısını ve çıkarlarını koruyan kuralların bütünüdür" diye tanımlanabilir. 10.02.2012 tarih ve 2010/1 esas - 2012/1 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kamu düzeninin çerçevesini "Türk hukukunun temel değerlerine, Türk genel adap ve ahlak anlayışına, Türk kanunlarının dayandığı temel adalet anlayışına, Türk kanunlarının dayandığı genel siyasete, Anayasa"da yer alan temel hak ve özgürlüklere, milletlerarası alanda geçerli ortak prensip ve özel hukuka ait iyiniyet prensibine dayanan kurallara, medeni toplulukların müştereken benimsedikleri ahlak ilkeleri ve adalet anlayışının ifadesi olan hukuk prensiplerine, toplumun medeniyet seviyesine, siyasi ve ekonomik rejimine, insan hak ve özgürlüklerine aykırılık" olarak çizmiştir.
    5718 sayılı Kanunun 54/c maddesine göre, yabancı bir mahkeme ilamının tenfiz edilebilmesi için, bu mahkeme ilamının Türk kamu düzeninin müdahalesini gerektirecek bir hüküm taşımaması şarttır.
    Burada yabancı mahkeme ilamının tenfizinin reddini temin edebilecek tek imkan, yabancı mahkeme hükmünün Türk Kamu düzenine açıkça aykırı olmasıdır.
    T.C. Anayasasının en temel ilkelerinden biri, kanun önünde eşitlik ilkesidir. Herkes dil, din, ırk, sınıf ayrımı yapılmaksızın kanun önünde eşittir. Eşitlik evrensel bir ilkedir ve kamu düzeni ile yakından ilgilidir. 
     Aynı konumda olup, aynı hak ve sorumluluk sahibi kişilerden bir kısmının hukuki himayeye mazhar kabul edilip, bir kısmının ise, hukuki himayeden mahrum bırakılması, kanun önündeki eşitlik ilkesine açıkça aykırılık teşkil etmeyecek midir?
    Bu durum kamu düzenimizin çok açık bir şekilde ihlal edilmesi sonucunu doğurmayacak mıdır? Bu soruların cevabı elbette olumsuz değildir.
    Bu noktada yüksek özel dairenin de "Tenfizi istenen yabancı mahkeme kararının tarafları, konusu ve sebebi "aynı" olan Türk mahkemelerinden verilmiş bir kararla bağdaşmaması halinin Türk kamu düzenine aykırılık oluşturacağı, hatta buna rağmen kararın tenfizine karar verilmişse bu durumun, HUMK.nun 445/10. maddesi uyarınca bir yargılamanın yenilenmesi nedeni olacağı açıktır" demek suretiyle bizimle aynı sonuca ulaştığı görülmektedir.
    Tarafları, konusu ve sebebi aynı olan bir davada ulaşılan bu sonucun, somut olayda olduğu gibi konusu ve sebebi aynı olup, sadece taraflardan birinin farklı olduğu davalarda da ulaşılmaması için haklı bir neden bulunmamaktadır.
    Bu bağlamda, münhasır yetki kuralı üzerinde de durulmasında yarar vardır. Bilindiği üzere; münhasır yetki kuralları, dava konusunun sadece Türk Mahkemelerinde görülmesini sağlamak amacıyla konulan ve bunu temin eden kurallardır. Bu kuralların temel dayanağı kamu düzenidir. Kamu düzeni ise; kısaca tarafların uymak zorunda oldukları kamu hukukundan ve özel hukuktan doğan ve tarafların üzerinde serbeste tasarruf edemeyecekleri kuralların bütünü olarak anlaşılmaktadır.
    Münhasır yetki kuralları, Devletin kendi ülke ve sınırları içerisinde haiz olduğu mutlak güç ve yetkiyi ifade eden, Devletin egemenlik ve hükümranlık haklarının kullanılmasını gösteren ve simgeleyen kurallardır. 
    Burada önemli olan, Türk Hukukundaki kamu düzenine ilişkin her yetki kuralının münhasır bir yetki  kuralı olmamasıdır. Yetki kuralının  münhasır yetki hükmü getirmiş olup olmadığı, yetki kuralının  ifadesinden ve konuluş gayesinden hareketle belirlenebilir. 
    Genel olarak yetki, 6100 sayılı ...nun 9-23. maddelerinde düzenlenmiştir. Özel kanunlarda da yetkinin düzenlendiği durumlar vardır.  Önemine binaen kısaca değinilmesinde yarar görülmüştür.
    634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 33. maddesinde, anılan kanununun uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların anagayrımenkulün bulunduğu yer sulh hukuk mahkemesinde görüleceği düzenlenmiştir. Buradaki yetki kuralı kamu düzenini ilgilendirdiğinden mahkemelerce re’sen gözetilmektedir. Bunun gibi vesayet hukukunda yetkiye ilişkin hükümler Türk Medeni Kanunu’nun 411 ve 412. maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre yetki, kısıtlının yerleşim yerindeki vesayet dairesine aittir ve vesayet makamının izni olmadıkça kısıtlı yerleşim yerini değiştiremez. Buradaki yetkinin de kesin ve kamu düzenine ilişkin olduğu Yargıtay uygulamalarıyla sabittir.
     Yukarıda yazılı her iki halde de yetki kesin olup kamu düzenini ilgilendirmekte ise de, münhasır yetki kuralı niteliğinde olmadıkları hukuk düzenimizce benimsenmiş bir husustur. Burada verilen iki örnek de münhasır olmayan kesin yetki kuralı olup, kamu düzenini yakından ilgilendirmektedir. Bu örneklerin çoğaltılması mümkündür. Ancak, buna ihtiyaç yoktur.
    Bu noktada konumuzu yakından ilgelendirmesi nedeniyle, münhasır yetki kurallarından da örnek olarak bahsedilmesi gerekmektedir.  Taşınmazın aynından  doğan davalarda yetki kuralı anılan Kanunun 12. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre yetkili mahkeme taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir. Buradaki yetkinin kesin yetki olduğu kanunun emredici hükmüyle açıkça belirtilmiştir. 
     Aynı   Kanunun 14/2. maddesinde ise; “Özel hukuk tüzel kişilerinin ortaklık veya üyelik ilişkilerinin ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.” hükmü  öngörülmüştür.
    Bu durum, maddenin gerekçesinde, "ikinci fıkraya göre, özel hukuk tüzel kişilerinin kendi iç ilişkilerine yönelik olmak üzere örneğin bir üyenin veya ortağın diğer bir üyeye veya ortağa yahut üyenin veya ortağın merkeze karşı açacağı davalar, merkezin bulunduğu yerde açılacaktır. Bu tür davalarda merkezin bulunduğu yer mahkemesinin yetkisi kesindir" biçiminde açıklanmıştır. 
    Ayrıca, İcra İflas Kanunun 154. maddesine göre, iflas davası mutlaka borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer ticaret mahkemesinde açılır. 
    Az yukarıda açıklanan yetki kurallarının münhasır yetki kuralı olmadığı söylenebilir mi? Örneğin merkezi Türkiye’de bulunan bir ticari şirketin yabancı mahkemeden iflası istenebilir mi? Veya  Türkiye’deki bir taşınmazın yabancı mahkemede tapu kaydının iptaliyle tescili istenebilir mi? Yabancı mahkemeler tarafından bu konularda verilmiş ilamların Türk Mahkemelerinde infazı istenebilir mi? Bu sorulara olumlu cevap vermek elbette mümkün  değildir.
    Bu nedenle; yerel mahkemenin direnme kararı, somut olayın özelliklerine daha uygun düşdüğünden, Yüksek Hukuk Genel Kurulunun bozma ilamına karşı yapılan karar düzeltme talebinin kabulü ile yerel mahkeme hükmünün onanması gerekirken, reddine dair sayın çoğunluğun değerli görüşüne katılmıyorum.
     
     
                                                                                                           ...
                                                                                                  Onsekizinci Hukuk Dairesi
                                                                                                                 Başkanı
               
     
     


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi