9. Hukuk Dairesi 2015/27667 E. , 2016/7937 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; davacının, 01.06.2013 tarihinden iş akdinin davalı tarafça bildirimsiz şekilde feshedildiği 31.10.2014 tarihine kadar işyerinde “pazarlama müdürü” olarak çalıştığını, çalıştığı alanda 35 yıllık tecrübeye sahip olduğunu, ücretinin .....’ya eksik bildirildiğini, davalı Şirket tarafından 2014 yılı Şubat ayında Dubai’ye gönderildiğini, Dubai’den döndükten sonra iş akdinin feshedildiğini, iş sözleşmesinin feshinin yazılı olarak yapılması ve fesih bildiriminde fesih gerekçelerinin açık ve kesin şekilde belirtilmesi gerekirken herhangi bir bildirim yapılmaksızın feshedildiğini, bu nedenle, işverence yapılan fesih işleminin İş Kanunu hükümlerine aykırı ve geçersiz olduğunu, davacının, iş akdinin feshinden sonra yaptığı incelemede, işe girişinin.........’ya geç bildirildiğini, bu şekilde sigortasız çalıştırıldığını öğrendiğini belirterek feshin geçersizliğinin tespiti ile davacının işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacının, pazarlamacı olarak 19.11.2013 tarihinde imzalanan belirsiz süreli iş sözleşmesi ile 20.11.2013 tarihinde çalışmaya başladığını ve aynı tarih itibariyle sigorta girişi yapıldığını, 20.11.2013–31.01.2014 tarihleri arasında müvekkil şirket bünyesinde çalıştığını ve 31.01.2014 tarihinde işyerindeki görevinden kendi isteği ile istifa ettiğini, bu tarih itibariyle iş yeri ile ilişiğinin kesildiğini ve Kurum"a bildirildiğini, işten ayrıldıktan yaklaşık 6 ay sonrasında tekrar Davalı şirket bünyesinde çalışmak için başvurduğunu, 17.07.2014 tarihli Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi imzalanarak 18.07.2014 tarihinde yeniden işe başladığını, Davacı ile 31.10.2014 tarihinde iş sözleşmesi usul ve yasaya uygun olarak müvekkil şirket tarafından 4857 Sayılı Kanunun 17. maddesine dayanılarak tek taraflı olarak feshedildiğini, işe iade davasının 6 ay ve daha fazla çalışan işçiler lehine sonuç doğurabileceğini, somut vakıada 18.07.2014–31.10.2014 tarihleri arası çalışmış olan davacının işe iade davası açmaya 4857 sayılı İş Kanunu gereğince hak kazanamayacağını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece iki ayrı tensip düzenlendiği bunlarda davacı tarafa tanık isim ve adreslerini bildirmesi için kesin süre verildiği, ancak davacının tanık isim ve adreslerini bildirmediği, davacının tahkikat aşamasında tanık bildirmek üzere süre talebinde bulunduğu davalı vekilinin buna muvafakat etmediği, davacının bu konuda ıslah talebi de olmadığı bu nedenle davacı vekilinin talebinin reddedildiği, davacının 20.11.2013-31.01.2014 tarihleri arasında 72 gün ve 18.07.2014-31.10.2014 tarihleri arasında 90 gün toplam olarak 162 gün (5 ay 12 gün) çalıştığı her iki çalışma dönemindeki toplam kıdeminin altı ayı ikmal etmediği davacının kıdeminin 6 aydan az olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının tanık dinletme talebinin reddedilmesinin hukuki dinlenilme hakkına aykırı olup olmadığı ve davacının kıdem süresi noktasındadır.
Davacı vekiline ön inceleme duruşmasına davet edilmeden önce 05.12.2014 tarihli ön inceleme hazırlık tutanağı ile 05.03.2015 tarihli ön inceleme tensip zaptı gönderilmiştir. Ön inceleme duruşması 26.05.2015 tarihinde yapılmış, taraflar arasındaki öncelikli uyuşmazlığın davacının hizmet süresine ilişkin olduğu tespit edildikten sonra davacı vekili o celse tanıklarının isim ve adreslerini bildirmek istediğini beyan etmiş ancak davacı vekiline tensip zaptı gönderildiği burada davacıya kesin süre verildiği davacının tanık isim ve adreslerini bildirmediği gerekçesiyle tanık dinletme talebi reddedilmiştir.
Ön inceleme duruşması taraflar arasındaki uyuşmazlıkları tespit etmek için yapılmaktadır. Ön inceleme duruşması yapılmadan, taraflar arasındaki uyuşmazlık usulünce tespit edilmeden önce taraflara tanık isim ve adreslerini bildirmesi için kesin süre verilemez. Tarafların uyuştukları ve ayrıştıkları hususlar henüz belirlenmeden taraflardan, ön inceleme duruşmasından önce davanın daha başında (tensiple) tanık isim ve adreslerini bildirmeleri beklenemez. Mahkemece buna aykırı davranılması 6100 sayılı HMK’nın 27. maddesinde belirtilen hukuki dinlenilme hakkını zedeler.
Mahkemece yapılması gereken ön inceleme aşamasında uyuşmazlık tespit edildikten sonra tanık dinletme talebi olan davacının tanık deliline dayanıp dayanmadığını tespit ederek, tanık deliline dayanmışsa tanık isim ve adreslerini bildirmesi için kesin süre vermektir. Davacı dava dilekçesinde tanık deliline dayanmıştır. Ön inceleme duruşmasından sonra davacı 09.06.2015 tarihli dilekçesiyle tanıklarını bildirmiş ve işe başladığı tarihten önceki tarihi gösterdiğini belirttiği bir kısım elektronik posta yazışmaları ve ticaret sicil kayıtları sunmuştur.
Buna göre davacının tanıkları usule uygun şekilde çağrılarak, beyanları alınıp varsa toplanması gereken başka deliller toplanmalı dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra altı aylık kıdeme sahip olup olmadığı tespit edilip karar verilmesi gerekirken hukuki dinlenilme hakkına aykırı olacak şekilde davacı tarafın tanık dinletme talebi reddedilip, eksik araştırmayla yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair itirazların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 31/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.