19. Hukuk Dairesi 2017/3849 E. , 2019/1584 K.
"İçtihat Metni"19. HUKUK DAİRESİ
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen istirdat ile menfi tespit davalarının usul bozmasına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın açılmamış sayılmasına,birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde birleşen dava davacıları vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü
- K A R A R -
Asıl davada davacı vekili, davalı ile 04/03/2011 tarihinde Genel Faktoring Sözleşmesi akdedildiğini,sözleşmeye müteakip davalının davacıyı arayarak dava dışı ... Tekstil Nakış.San.Tic. A.Ş nin kendilerine borçlu olduğunu ve ellerinde de borçluya ait çeklerin bulunduğunu, davacının da iş bu çeklerde cirosunun bulunduğunu beyan ederek, iş bu çekler bedelinin, faktoring işlemi nedeniyle yapmaları gereken ödemeden düşerek kalan bakiyeyi ödeyeceklerini bildirdiklerini, bunun üzerine müvekkilinin iyi niyetli olarak 143.970,00 TL "lik çek bedellerinin davalı tarafından tahsiline onay verdiğini, çeklerin teslimi ile birlikte çeklerle davacı şirketin hiçbir ilgisinin bulunmadığının anlaşıldığını, davacının davalı şirkete çeklerden dolayı herhangi bir borcunun olmadığını, davalının tamamen başkasından olan alacağını davacıyı hile ile yanıltmak suretiyle tahsil ettiğini ve sebepsiz zenginleştiğini,davacının dava dışı ... A.Ş nin davalıya olan borcunu tasfiye etmeye yönelik davalıya yapılmış hiçbir talebinin bulunmadığını belirterek davalının kötüniyetli ve hukuka aykırı eylemlerinden dolayı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 143.970,00 TL"nin işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili,derdestlik itirazında bulunmuş, esas yönünden de koşulları oluşmayan haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Birleşen davada davacılar vekili, davacı şirket ... Turizm İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. ile davalı ... şirketi arasında 04.03.2011 tarihinde genel faktoring sözleşmesi imzalandığını,sözleşme gereği diğer davalı ve her iki şirket yetkilisi ...’ın da kefilliğini içeren çeşitli ödeme vadelerini içeren 500.000 TL bedelli senetleri müvekkillerinden aldığını, sözleşme imza edildikten ve nakit paranın kullandırılması gereken aşamada davalı ve her iki şirket yetkilisi ...’ı arayarak dava dışı ... Tekstil Nakış San.Tic.A.Ş "ye ait elinde 143.970 TL lik çek bulunduğu ve iş bu çeklerin arkasında da müvekkillerinin cirosunun olduğunu beyan ederek sözleşme gereği kullandırılması gereken 456.980 TL bedelli krediden çek bedelli olan 143.970 TL"nin düşülerek 263.010 TL kredi kullandırıldığını, kredinin 215.000 TL sinin ödenmiş olup, borçlarının 48.000 TL olduğunu, söz konusu çekler temin edildiğinde arkasında davacı şirketlerin cirolarının olmadığının görüldüğü , eksik kullandırılan kredinin tamamlanmasının istenilmesine rağmen davalı tarafından gereğinin yapılmadığını,yapılan ödemelere rağmen davalının elindeki senetleri icra takibine koyduğunu iddia ederek borçlu olmadıklarının tespitini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili, sözleşme uyarınca davacıların ibraz ettikleri 8 adet faturadan doğan alacakları temlik alınarak kredi kullandırıldığını, ödenmeyen senetler nedeniyle icra takibi başlatıldığını, davacının iş bu davayı açmaktaki maksadının haksız ve kötü niyetli olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Yasanın 120. ve 114/g maddeleri gereğince dava şartlarından sayılan yargılama giderinin 2 haftalık kesin süre içerisinde yatırılması, aksi takdirde davanın usulden reddolunacağı ihtarına rağmen davacı yanın verilen kesin sürede gider avansını yatırmadığı gerekçesiyle HMK 120.maddesi yollamasıyla HMK 119/1 g uyarınca gider avansı yatırılmamış olmakla HMK 115/2 gereği ana ve birleşen davanın usulden reddine karar verilmiş,hükmün birleşen dava davacıları vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 13.09.2012 tarih, 2012/6934 Esas ve 2012/12921 Karar sayılı bozma ilamında ;”Dava, 9.6.2011 tarihinde yani 1086 sayılı HUMK döneminde açılmıştır. Anılan yasayı yürürlükten kaldıran 6100 sayılı HMK 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 120.maddesinde davacının yargılama harçları ile Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek tutarları dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.Adalet Bakanlığınca çıkarılan 30.09.2011 tarihli 28070 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan gider avansı tarifesinin 4.maddesinde dava açılırken ödenmesi gereken avanslar gösterilmiştir. Dava açıldığı tarihte “dava açılması” safhası gerçekleşmiş olduğundan bu husus tamamlanmış işlem sayılır. 6100 sayılı HMK’nun 448.maddesine göre bu kanun hükümleri tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanır. Somut olayda dava önceki kanun zamanında açılmış olduğundan tarifenin 4/d maddesinde yer alan 50 TL.nin ödenmesi istenemez. Davanın bulunduğu aşamaya göre tarifenin 4/a maddesinde yer alan tüm tebligat giderlerinin ödenmesi de istenemez. Kaldı ki, yerel mahkemenin 21.10.2011 tarihli duruşma tutanağının 1.maddesinde 838 TL gider avansı yatırmak üzere davacıya iki haftalık kesin süre verilmiş, ancak yatırılması istenen bu paranın hangi giderlere ilişkin olduğu ayrı ayrı ve açıkça belirtilmemiştir. Hal böyle olunca, anılan ara kararının usulüne uygun olduğu söylenemez.Bu açıklamalar karşısında somut olayın değerlendirilmesine gelince; Temyiz, bu dava ile birleştirilen ... 35.Asliye Ticaret Mahkemesinin 19.12.2011 tarih, 2011/353 esas, 2011/102 karar sayılı kararına yöneliktir. Birleştirilen davalar bağımsızlıklarını koruduklarından ayrı ayrı değerlendirilip, hüküm oluşturulması gerekir. Asıl davada gider avansı yönünden oluşturulan ara kararının verildiği tarihte henüz birleştirilmiş bu dava mevcut değildir. Birleştirilen davada ise gider avansı yatırılması ile ilgili herhangi bir ara kararı verilmemiştir. O halde, mahkemece, asıl davada oluşturulan ara kararının birleştirilen dosyayı da etkileyecek şekilde değerlendirilmesi ve bunun sonucunda birleştirilen dava hakkında da usulden ret kararı verilmesi somut olaya uygun düşmediği gibi usul ve yasaya da aykırı olduğundan hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece usul bozmasına uyularak yapılan yargılama neticesinde, davalı ... Turizm İnş. adına faktoring işlemlerinin gerçekleştirildiği 04/03/2011 ve 7/3/2011 tarihlerinde davacı şirket yetkilisi tarafından imzalanan yazılı talimatla sözü edilen çeklerin ve ... Tekstilin borçlusu bulunduğu bir adet bononun, davacı şirketin faktoring alacaklarından mahsup edilmesi ve bakiyesinin banka hesaplarına ödenmesi talimatı verildiği, 04/03/2011 tarihinde verilen yazılı talimata istinaden toplam 104.440,00-TL lik mahsup işlemi yapıldığı, 07/03/2011 tarihinde verilen yazılı talimata istinaden de toplam 89.530,00-TL lik mahsup işlemi gerçekleştirildiği, tarafların incelenen ticari defter kapsamına göre ... Tekstil ile ... Tekstil ve ... Tekstil arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu,davacı taraf davalı şirkete hitaben düzenlediği mahsup işlemlerine ilişkin yazılı talimatında açıkça bu yönde irade beyanında bulunmuş ve mahsup işlemlerine konu bono ve çekler de 08/03/2011 tarihinde davacının defter ve kayıtlarına intikal ettirildiği, tarafların incelenen ticari defter ve kayıtlarında davacıların davalı ... şirketine borçlu olduğu gerekçesiyle asıl davanın taraflarca takip edilmeyerek işlemden kaldırılmış olması dikkate alınmak suretiyle asıl davanın HMK 150 maddesi gereğince açılmamış sayılmasına, yerinde görülmeyen birleşen davanın reddine karar verilmiş, hüküm birleşen dava davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, birleşen dava davacılar vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden birleşen dava davacılardan alınmasına, 12/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.