1. Hukuk Dairesi 2015/13649 E. , 2018/11294 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil- tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 19.06.2018 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalılar vekili Avukat ..., davalı ..., davalı ..., davalı ..., davalı ... gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ile tazminat isteklerine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakanları ... ile ...’un maliki oldukları ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... parsel sayılı taşınmazları mirasçılarından mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak davalılara satış yoluyla devrettiğini ileri sürerek, çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini ve üçüncü kişilere devredilen taşınmazlar yönünden miras payları oranında tespit edilecek bedelin davalılardan tahsilini istemişlerdir.
... dışındaki davalılar davalılar mirasbırakan ...’ün ölümünden sonra tüm mirasçıları kapsar biçimde hak dengesini gözeten bir paylaşım yapıldığını, davacılara da taşınmaz verildiğini, mal kaçırma kastı bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlar, davalı ... ise davayı kabul ettiğini bildirmiştir.
Mahkemece, mirasbırakanların sağlığında mirasçıları arasında hak dengesini gözeten bir paylaşım yaptığı, mal kaçırma amacının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Mirasbırakan ...’nun 13.09.1994 tarihinde ve mirasbırakan ...’nun 24.12.2010 tarihinde ölümü üzerine geriye mirasçı olarak dava dışı çocukları ..., ... ve ...’yu, davacı çocukları ... ve ...’yu, davalı çocukları ..., ..., ..., ..., ..., ...’yu, 12.04.2008 tarihinde ölen oğulları ...’in mirasçıları davalılar ... ( eşi ), ... ve ...’i ( çocukları ) bıraktığı kayden sabittir.
Dosya içerisinde mevcut tapu kayıtlarından;
1- Dava konusu ... parsel sayılı taşınmazın 18.12.1973 tarihinde tapulama ile ... oğlu ... adına tespit ve tescil edildiği, ... tarafından 06.10.1983 tarihinde ... isimli şahsa satış yoluyla devredildiği, ...’ın ölümü üzerine 24.07.2007 tarihinde mirasçıları ..., ... ve ...’ya intikal ettiği, iddia edildiği gibi anılan taşınmazın mirasbırakanlar ile bir ilgisinin bulunmadığı,
2- Dava konusu ... parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan ... tarafından 07.06.1984 tarihinde oğlu ...’ya bağış yoluyla devredildiği, ...’in 12.04.2008 tarihinde ölümü üzerine taşınmazın mirasçıları davalılar ..., ... ve ...’e 29.07.2010 tarihinde intikal ettiği, anılan davalılar tarafından çekişmeli taşınmazın 30.07.2010 tarihinde 3. kişi ...’a satış yoluyla devredildiği, mirasbırakan ... tarafından bağış yoluyla devredilen taşınmaz yönünden 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığı, eldeki davada tenkis de istenmediği,
3- Dava konusu ... ve ... parsel sayılı taşınmazların mirasbırakan ... tarafından 29.09.1997 tarihli aynı akit ile oğlu ...’ya satış yoluyla temlik edildiği, ...’in ... sayılı parselin 3618/8700 payını davalı ...’ya, 3618/8700 payını davalı ...’ya ve 1464/8700 payını davalı ...’ya 23.06.2004 tarihinde satış yoluyla devrettiği, ...’in ... sayılı parselin 6765/9765 payını uhdesinde tutarak 3000/9765 payını 3. kişi ...’ye 25.08.2006 tarihinde satış yoluyla devrettiği, ...’in 12.04.2008 tarihinde ölümü üzerine taşınmazın 6765/9765 payının mirasçılarına 27.07.2009 tarihinde intikal ettiği, mirasçılardan ... ve ...’nun intikalen gelen miras paylarını diğer mirasçı ...’e 27.07.2009 tarihinde satış suretiyle temlik ettikleri,
4- Dava konusu ... parsel sayılı taşınmazın ½ payının mirasbırakan ... tarafından 13.08.2001 tarihinde davalı ...’ya satış yoluyla devredildiği,
5-Dava konusu ... parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan ... tarafından 03.07.1996 tarihinde davalı ...’ye satış suretiyle temlik edildiği, ...’in de ½ payı uhdesinde tutarak kalan ½ payı davalı ...’ya 22.03.2004 tarihinde satış yoluyla devrettiği,
6- Dava konusu ... parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan ... tarafından 16.03.1992 tarihinde davalı ...’ya satış yoluyla devredildiği, ...’in de anılan taşınmazı 3. kişi ...’a 02.02.1995 tarihinde satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmıştır.
Mahkemece, mirasbırakanlar tarafından tüm mirasçılarına eşit değerde mal taksimi yapıldığı, mal kaçırma kastından bahsedilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; mirasbırakanlar ... ve ...’un sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yaptığından söz edilemeyeceğinden paylaştırma yapıldığından bahisle davanın reddedilmesi doğru değildir.
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (nitelikli-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve l.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de 4721 s. Türk Medeni Kanunu" nun (TMK) 706, 6098 s. Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237 (818 s. Borçlar Kanunu"nun (BK) 213) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki kişisel ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olayda, mirasbırakanların gerçek irade ve amacının saptanması için yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan sonuca gidildiği anlaşılmıştır.
Öte yandan, davalı ...’nun 07.03.2012 tarihli celsede diğer davalılar ile ortak beyanında davanın reddedilmesini istediği, ancak 20.03.2012 havale tarihli dilekçesi ile ( kimlik tespiti yapılan ); mirasbırakanı ...’un sağlığında mallarını çocuklarından bazılarına sattığını, satış bedeli almadığını, anne ve babasının tüm çocukları arasında mallarını paylaştırmadığını, bazı kardeşlerinin hak almadığını belirterek davayı kabul ettiğini bildirdiği, 6100 sayılı HMK’nın 311. maddesi uyarınca feragat ve kabulün, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağının belirtildiği gözetilerek davalı ... yönünden davanın kabul edilmesi gerekirken anılan davalı yönünden de davanın reddi doğru değildir.
Hal böyle olunca, dava konusu ... sayılı parselin mirasbırakanlar ile bir ilgisinin bulunmadığı, dava konusu ... sayılı parselin bağış yoluyla devredildiği ve tenkis de istenmediği gözetilerek anılan taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verilmesi, diğer dava konusu taşınmazlara ilişkin; davalı ... yönünden davanın kabul edilmesi, diğer davalılar yönünden ise, davalıların savunmasında bahsi geçen ... ve ... parsel sayılı taşınmazların mirasbırakanlardan itibaren devirlerini gösterir akit tablolarının ( ve birbirini takip eden tapu kütüğü örneklerinin ) ilgili tapu müdürlüğünden celp edilmesi, davacıların cevaba cevap dilekçesinde söz ettikleri ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2004/316 E 2006/280 K sayılı dosyasının celp edilerek dosya arasına alınması, mirasbırakanların asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılması için yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca araştırma ve inceleme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yetinilerek yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
Davacıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 30.12.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 1.630.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,19.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.