1. Hukuk Dairesi 2015/11265 E. , 2018/11293 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 19.06.2018 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... ve vekili Avukat ... ile yine temyiz eden davacı ... ve vekili Avukat ... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, davalıdan 150.000,00 TL borç para aldığını, 02.05.2008 tarihli protokolü imzaladıklarını, protokol gereğince maliki olduğu 702 ada 4 parsel sayılı taşınmazının ½ payını teminat olarak davalıya devrettiğini, müzayaka halinden istifade eden davalının protokol gereğince taahhüt ettiği ek 130.000,00 TL yi vermediği gibi, 317.000,00 TL borçlu olduğuna dair bir belge imzalattığını, davalı hakkında tefecilik suçlaması ile dava açıldığını, öte yandan davalının devir aldığı 2 daire ve 1 dükkanı ( paya isabet eden ) kiraya vererek haksız menfaat elde ettiğini ileri sürerek, 150.000,00 TL borcundan davalı tarafından haksız elde edilen 100.000,00 TL kira gelirinin mahsubu ile kalan bedelin depo edilmesi karşılığında çekişmeli taşınmazda davalı adına kayıtlı payın iptaline ve adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının peyder pey kendisinden toplam 317.000,00 TL borç para aldığını, çekişmeli taşınmazı bu borca karşılık teminat olarak devir ettiğini, ayrıca davacı ile 02.05.2008 tarihli sözleşmeyi imzaladıklarını, ancak davacının borcunu ödemediğini bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taraflar arasındaki inançlı işlemin 02.05.2008 tarihli protokol ile kanıtlandığı, 150.000,00 TL’den fazla borç para verildiği hususunun ise davalı tarafından ispatlanamadığı, öte yandan herkesin aldığını iade etmesi gerektiğinden davanın kısmen kabulü ile çekişmeli taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, fazlaya ilişkin talebin reddine, mahkeme veznesine yatırılan 150.000,00 TL’nin karar kesinleştiğinde nemasıyla birlikte davalıya ödenmesine karar verilmiştir.
Davacı ...’nin bizzat, maliki olduğu 702 ada 4 parsel sayılı taşınmazdaki 142/192 payından 96/192 ( ½ ) payını davalı ...’a, kalan 46/192 payını da dava dışı Hamza Güllüce’ye 01.07.2008 tarih ve 13845 yevmiye no’lu akit ile satış göstererek temlik ettiği kayden sabittir.
Hemen belirtilmelidir ki, taraflar arasındaki 02.05.2008 tarihli adi yazılı sözleşme inançlı işlemin yazılı belgesi olduğu gibi, taraflar arasında da bu konuda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Bilindiği üzere; inanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir. Inanç sözleşmesine dayalı açılan davalar sonucunda verilen kararlar yenilik doğrucudur. 6098 sayılı TBK’nun 97. maddesinde de; ‘’ Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir. ‘’ hükmüne yer verilmiştir. O halde, davacının talep edilen dönemdeki kira gelirlerini isteyemeyeceği açıktır. Davacının temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
Davalının temyiz itirazlarına gelince;
6100 sayılı HMK’nın ‘’ Adi senetlerin ispat gücü ‘’ başlığı altında 205/1. maddesinde; ‘’ Mahkeme huzurunda ikrar olunan veya mahkemece inkâr edenden sadır olduğu kabul edilen adi senetler, aksi ispat edilmedikçe kesin delil sayılırlar. ‘’ amir hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda, davalı tarafın dayandığı 01.07.2008 tarihli adi yazılı belgedeki imza davacı tarafından inkar edilmemiştir. Anılan belgeye karşı herhangi bir şikayet başvurusunda bulunulmamış, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bir soruşturmaya konu edilmemiştir.
Öte yandan, ... 9. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2010/543 E 2013/275 K sayılı dosyasının hazırlık soruşturması sırasında davacı ...’nin müşteki sıfatıyla alınan 07.07.2009 tarihli ifadesinde; çekişmeli taşınmazda teminat amacıyla devrettiği ½ payı geri alabilmek için ... ile yaptığı görüşmelerde kendisine 400.000,00 TL teklif ettiğini, ...’in 550.000,00 TL istemesi üzerine anlaşamadıklarını beyan ettiği, yine 08.01.2010 tarihli ifadesinde; çekişmeli payın iadesi konusunda ... ile 450.000,00 TL bedel üzerinden anlaştıklarını, ancak ...’in devri gerçekleştirmemesi nedeniyle ödeme yapmadığını beyan ettiği tespit edilmiştir.
01.07.2008 tarihli imzası inkar edilmeyen adi yazılı belge ve yukarıda yer verilen davacı beyanları birlikte değerlendirildiğinde, davalı tarafından davacıya toplam 317.000,00 TL ödendiği, bunun karşılığında çekişmeli taşınmazın ½ payının davalıya teminat amacıyla devredildiği anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca, 6098 sayılı TBK’nun 97. maddesi gereğince davacı tarafa 317.000,00 TL’yi mahkeme veznesine depo etmesi için usulüne uygun süre verilmesi, anılan bedelin depo edilmesi halinde davanın kabul edilmesi, aksi halde davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 30.12.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edenlerden vekili için 1.630.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.