Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/29679
Karar No: 2016/7920
Karar Tarihi: 31.03.2016

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2015/29679 Esas 2016/7920 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2015/29679 E.  ,  2016/7920 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

    DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    A) Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili, davacının davalı şirkete ait Şişli Dolapdere"de bulunan otelin servis departmanında 22/09/2013-02/10/2014 tarihleri arasında çalıştığını, 23/05/2014 tarihinde Tüm Emek-Sen sendikasına üye olduğunu, sendikadan ve örgütlenmesinden haberdar olan işveren temsilcilerinin davacının istifa etmesi için baskı kurduğunu, bazı işçilerle birlikte sendikal nedenle davacının işine son verildiğini, aynı işi yapmak üzere sendika üyesi olmayan yeni işçilerin alındığını beyan ederek davacının işe iadesine, 12 aylık ücret tutarından aşağı olmamak koşuluyla sendikal tazminata hükmedilmesini, feshin sendikal nedenle yapıldığı kabul edilmediği takdirde 8 aylık ücret tutarında tazminat ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    B) Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı vekili; davacının 27/09/2013-02.10.2014 tarihleri arasında servis departmanında çalıştığını, sendikaya üye olması nedeni ile işten çıkarılmadığını, davacının işe girdiği tarihten itibaren müşteri ilişkilerinin sorunlu olduğunu işi yavaşlattığını, davacı ve birlikte hareket ettiği bir grup çalışanın 25.09.2014 tarihinde otelde 185 müşteri varken kahvaltı saatinde iş bırakma eylemi yaptıklarını , müşterilerin servisini yapmayarak diğer personel ve müdürlerin servis yapmak zorunda kaldıklarını davacının iş sözleşmesinin bu olay nedeniyle feshedildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece davacının garson olarak çalıştığı davacı ve bir kısım arkadaşlarının daha önce işten çıkarılan aşçıbaşı ... ve temizlikten sorumlu müdür... tekrar işe alınmaları için kahvaltı saatinde müşterilerine karşı hizmeti aksatarak iş akışını engellediği aynı gün öğleden sonra gecikmeli olarak görevine döndüğünün anlaşıldığı, davacının davranışının İş Kanunu’nun 25. maddesi gereğince haklı nedenle derhâl feshe neden olacak ağırlıkta bulunmamakla birlikte işyerinin normal işleyişini ve yürüyüşünü bozan iş görme borcunun gerektirdiği şekilde yerine getirilmesini engelleyen hallerden olup fesih için geçerli nedenin bulunduğu, davacının sendikal fesih iddiasının kuşkuya yer vermeyecek şekilde kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    D) Temyiz:
    Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
    E) Gerekçe:
    Somut uyuşmazlıkta davacının iş sözleşmesi 25.09.2014 tarihinde bir kısım başka işçilerle birlikte iş görme edimini yerine getirmediği amirlerin talimatını yerine getirmeyerek kanunsuz direnişe geçtiği işyeri dışına çıkarak bir takım medya organlarına bu işyerinde direniş var şeklinde şirket hakkında güven sarsıcı görüntülü ve yazılı yayınlara sebep olduğu gerekçesiyle 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/2 maddesi uyarınca 02.10.2014 günü feshedilmiştir.
    Mahkemece yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmişse de,
    Davacının kendisi gibi sendika üyesi olan ve bir gün önce işten çıkarılan... ve aynı mahkemede sendikal tazminat talepli işe iade davası görülen Saliha Paksoy’un işten çıkarılmaları nedeniyle iş bıraktıkları, ancak bu iş bırakmanın davalı tanık anlatımlarına göre 25.09.2014 günü sabah saatlerinden aynı gün 13:00-14:00’e kadar sürdüğü ardından işçilerin tekrar iş başına döndükleri anlaşılmaktadır.
    Davacı işçinin Anayasal örgütlenme hakkını kullanması ve bu hakkını kullanırken bu hakkına yönelik yapılan işveren engellemeleri karşısında işverenin engellemesini aşabilmek amacıyla yaptığı eylemler Anayasal koruma altındadır.
    Genişletilmiş Avrupa Sosyal Şartı’nın 5. maddesine göre; “Akit Taraflar, çalışanların ve çalıştıranların ekonomik ve sosyal çıkarlarını korumak için, yerel, ulusal ve uluslararası örgütler kurma ve bu örgütlere üye olma özgürlüğünü sağlamak veya geliştirmek amacıyla ulusal mevzuatın bu özgürlüğü zedelemesini veya zedeleyici biçimde uygulanmasını önlemeyi taahhüt ederler.”
    Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 87 sayılı Sendika Özgürlüğüne ve Örgütlenme Hakkının Korunmasına İlişkin Sözleşme’nin 11. maddesinde de benzer düzenleme yapılmış ve örgütlenme hakkının korunacağı belirtilmiştir. Yine 98 sayılı Örgütlenme ve Toplu Pazarlık Sözleşmesi’nin 1. maddesine göre: “İşçiler çalışma hususunda sendika hürriyetine halel getirmeye matuf her türlü fark gözetici harekete karşı tam bir himayeden faydalanacaktır. Böyle bir himaye bilhassa, bir işçinin çalıştırılmasını, bir sendikaya girmemesi veya bir sendikadan çıkması şartına tabi kılmak; bir sendikaya üye olması yahut çalışma saatleri dışında veya işverenin muvafakatı ile çalışma saatlerinde sendika faaliyetlerine iştirak etmesinden dolayı bir işçiyi işinden çıkarmak veya başka suretle onu izrar etmek; maksatları güden hareketlere mütaallik hususlarda uygulanacaktır”.
    Diğer taraftan Anayasanın 90. maddesi gereği usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmeler ulusal hukukun üstündedir. Kanunlar bu sözleşmelere aykırı olamaz.
    Grev hakkı Anayasa’nın 54. maddesinde düzenlenmiştir. Anayasanın 54. maddesi uyarınca: "Toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması halinde işçiler grev hakkına sahiptirler." 07.05.2010 tarihli Anayasa değişiklikleri kapsamında 54. maddede bir takım değişiklikler gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda Anayasamızın 54/7 maddesinde yer alan "Siyasi amaçlı grev ve lokavt, dayanışma grev ve lokavtı, genel grev ve lokavt, işyeri işgali, işi yavaşlatma, verimi düşürme ve diğer direnişler yapılamaz." hükmü kaldırılmıştır. Anayasanın 54. maddesinin değişiklik gerekçesinde: "Maddeyle, tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmeler ile çağdaş demokratik toplumlarda çalışma hayatını düzenleyen ve genel kabul gören evrensel ilkelerle bağdaşmayan, grev ve lokavt hakkına gereksiz sınırlamalar getiren, 54. maddenin üçüncü ve yedinci fıkraları yürürlükten kaldırılmaktadır. Söz konusu hükümlerin kaldırılmasıyla, sendikal haklar ile grev ve lokavt hakkının kullanılabilmesi bakımından, ileri bir adım atılmış olmaktadır." denilmiştir. Anayasanın 54. maddesinde anılan yasaklar kaldırılmasına rağmen 2822 sayılı Kanunda bu yönde bir değişiklik yapılmamış, ancak 6356 sayılı Kanunda ise bu yasaklara yer verilmemiştir.
    Anayasadaki yasakların kaldırılması ile bağlantılı olarak değerlendirilmesi gereken bir başka durum konuya ilişkin uluslararası düzenlemeler ve Anayasanın 90. maddesi hükmüdür. Gerek ILO gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Mahkeme kararları ve yine Avrupa Sosyal Şartı kapsamında grevi de kapsayan toplu eylem hakkı bir insan hakkı olarak kabul edilmektedir. Bu bağlamda toplu eylem hakkı bir üst kavram olarak benimsenmiş olup, buna grev yanında grev benzeri protesto eylemleri, kurallı çalışma, işi yavaşlatma gibi eylemler de dahil edilmiştir. ILO denetim organları çeşitli tarihlerde verdikleri kararlarda siyasi amaçlı grev, genel grev ve sempati grevlerinin yasaklanmasını Türkiye bakımından eleştirmiş ve sendika üyelerinin menfaatlerini etkileyen konularda eylem yapma imkanının tanınması ve desteklenen grevin yasal olması kaydıyla sempati eylemlerine izin verilmesi gerekliliğini belirtmiştir. ILO"nun denetim organlarına göre; grev hakkı yalnızca toplu iş sözleşmesinin imzalanması ile çözülebilecek endüstriyel uyuşmazlıklarla sınırlı değildir. İşçilerin grev hakkı vasıtasıyla korudukları mesleki ve ekonomik menfaatler sadece daha iyi çalışma koşulları veya mesleki nitelikteki toplu taleplere ilişkin değildir. Ayrıca işçileri doğrudan ilgilendiren ekonomik ve sosyal politika sorunları ve işletmenin karşılaştığı problemlere yönelik çözümleri de içerir. Hükümetin ekonomik politikasının sosyal ve istihdama ilişkin sonuçlarını protesto eden ulusal grevin yasak olmadığına ilişkin açıklama ve grevin yasaklanması, örgütlenme özgürlüğünün ciddi ihlali niteliğindedir.
    ILO denetim organlarına göre dayanışma grevlerinin tümüyle yasaklanması kötüye kullanmalara sebebiyet verebilecektir. Aynı değerlendirme sempati grevleri için de geçerli olup, bu tür eylemlerin meşruiyeti grevin yasal olması şartına bağlıdır. Aletlerin bırakılması, işi yavaşlatma, oturma, aşırı kurallı çalışma gibi eylemler barışçıl şekilde gerçekleştirildiği sürece korunmalıdır. Bu eylemler ancak barışçıl olma niteliğini kaybettiği takdirde kısıtlanabilir.
    Grev hakkı bakımından önemli bir diğer düzenleme de Avrupa Sosyal Şartı ve denetim organı olan Avrupa Sosyal Haklar Komitesinin yorumudur. Avrupa Sosyal Şartının 6/4. maddesinde "grev hakkı dahil toplu eylem hakkı" düzenlenmiştir. Avrupa Sosyal Haklar Komitesi maddeyi yorumunda: grev hakkının sadece toplu iş sözleşmesi prosedürü sırasında ve bu prosedürle bağlantılı olarak kullanılamayacağını kabul etmektedir. Komiteye göre: toplu iş sözleşmesi prosedürü dışında, işçilerin iş sözleşmelerinin feshinin bildirildiği dönemde bir grup işçinin bunu önleme veya işten çıkarılanların geri alınması için yaptıkları eylemler toplu eylem hakkı kapsamında yer alır. Belirtmek gerekir ki Türkiye, Avrupa Sosyal Şartı"nın 5 ve 6. maddelerini onaylamamıştır. Bununla birlikte, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Türkiye"ye ilişkin kararlarında Şartın ilgili hükümlerini uygulamıştır.
    AIHM, Türkiye aleyhinde verdiği kararda toplu iş sözleşmesi prosedürü ile bağlantılı olmayan 1 günlük genel grevin Hükümet tarafından yasaklanmasının ve çalışanlara disiplin cezası uygulanmasının AİHS ve Avrupa Sosyal Şartı ve ILO ile benimsenen kurallara aykırı olduğunu kabul etmiştir. Sonuç olarak, uluslararası normlar uyarınca; işçilerin ekonomik ve sosyal durumlarını etkileyen veya işyerindeki uygulamalara yönelik olarak kısa süreli, demokratik bir hakkın kullanımı niteliğindeki protesto eylemleri toplu eylem hakkına dahildir. Bu gibi eylemler salt politik nitelikte olmadıkça yasaklanamaz.
    Nitekim 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununda yasağın kaldırıldığı dikkate alındığında, temelde bir protesto niteliği taşıyan somut uyuşmazlıktaki eylemin uluslararası normlar kapsamında toplu eylem hakkı çerçevesinde korunan bir eylem olarak değerlendirilmesi gerekir. Bu nedenle söz konusu eylem fesih için geçerli bir neden oluşturmaz. Ayrıca davacının işveren hakkında bir takım medya organlarına güven sarsıcı yayınlara sebep olduğu belirtilmişse de bunun somut ve inandırıcı delillerle kanıtlanmadığı anlaşılmaktadır. Bu açıdan fesih haklı ve geçerli nedene dayanmamaktadır.
    Ayrıca davacı iş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiğini iddia ederek tazminatın işe başlatıp başlatmama şartına bağlı olmaksızın 12 aylık ücreti tutarında belirlenmesini talep etmiştir.
    Davacının üyesi olduğu sendika yazı cevabı ve ekleriyle, tanık anlatımları bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde,
    Davacının 23.05.2014 tarihinde sendikaya üye olduğu, işyerinde 22 sendika üyesinden 14’ünün iş sözleşmelerinin feshedildiği, sendikadan istifa eden 5 işçinin halen çalışmaya devam ettikleri, taraf tanık anlatımları ve feshe konu olay dikkate alındığında davacının iş sözleşmesinin feshinin sendikal nedene dayandığı anlaşıldığından tazminatın davacının talebi doğrultusunda 12 aylık brüt ücreti tutarında belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozma nedenidir.
    4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
    HÜKÜM:
    Yukarda açıklanan gerekçe ile;
    1. Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
    2. Feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının İŞE İADESİNE,
    3.Davacının başvurusu, işverenin işe başlatması veya başlatmaması şartına bağlı olmaksızın tazminat miktarının sendikal fesih nedeni dikkate alınarak takdiren davacının 12 aylık brüt ücreti tutarında BELİRLENMESİNE,
    4.Davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalıdan tahsilinin GEREKTİĞİNE,
    5. Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
    6. Davacının yaptığı 257.20 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
    7. Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.800 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
    8. Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgilisine iadesine,
    Kesin olarak 31/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi