Hukuk Genel Kurulu 2013/2198 E. , 2015/1279 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “itirazın kaldırılması, tahliye, tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 21. İcra Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 05.06.2012 gün ve 2012/562 E. 2012/593 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 19.12.2012 gün ve 2012/15072 E. 2012/16909 K. sayılı ilamı ile;
“...Dava, itirazın kaldırılması, temerrüt nedeniyle tahliye ve % 40 icra tazminatı istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı alacaklı, 1 Ocak 2010 başlangıç tarihli 1 yıl süreli yazılı kira sözleşmesine dayanarak davalı hakkında başlattığı tahliye istekli icra takibinde, 2010 Şubat- 2011 Kasım arası 7.212- TL kira parasının tahsilini istemiştir. Ödeme emrinin tebliği üzerine, davalı borçlu süresinde verdiği itiraz dilekçesinde kira sözleşmesinin sona erdiğini, borcunun bulunmadığını bildirmiştir. İtirazın kaldırılması ve tahliye isteğiyle açılan işbu dava sonucunda mahkemece, itirazın kaldırılmasına, inkar tazminatına ve tahliyeye karar verilmiştir.
Takibe dayanak yapılan 1 Ocak 2010 başlangıç tarihli kira sözleşmesinde kiraya verenin ... ve iştirakçileri olduğu halde, ... tek başına takibi başlatıp davayı da açmıştır. Bu durumda, kira sözleşmesinin Nevzat ve iştirakçileri adına imzalandığı gözetilip takip ve dava ehliyeti üzerinde durularak sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Karar bu nedenle bozulmalıdır…”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kira alacağının tahsili amacıyla yapılan icra takibine yönelik itirazın kaldırılması, mecurun tahliyesi ile icra inkar tazminatı istemlerine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkiline ait taşınmazda davalının kiracı olduğunu, kira bedelinin ödenmemesi üzerine hakkında yapılan takibe haksız olarak itiraz ettiğini ve 30 günlük yasal süresi içersinde kira bedelini ödemediğini belirterek, davalının taşınmazdan temerrüt sebebiyle tahliyesine ,itirazının kaldırılması ile takibin devamına ve % 40 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, kira borcu bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Yerel Mahkemece; “ davanın kabulü ile davalının işyerinden tahliyesine, davalının yaptığı itirazın kaldırılmasına, asıl alacağın % 40"ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline”dair verilen karar; davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Daire tarafından yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuş, Mahkemece bozma öncesi gerekçeler tekrar edilerek direnme kararı verilmiştir. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık takibe dayanak yapılan 1 Ocak 2010 başlangıç tarihli kira sözleşmesinde kiraya veren ... ve iştirakçileri olduğu halde, ...’ın tek başına tahliye talepli icra takibi başlatıp itirazın kaldırılması ve tahliye istemli davayı açıp açamayacağı kısacası davacının aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Dosyada bulunan 1 Ocak 2010 başlangıç tarihli kira sözleşmesinde kiralayan olarak “... ve iştirakçileri “ ibaresi yazılı olup, sözleşme kiralayan tarafından imzalanırken “ ... ve iştirakçileri yerine “ diye imzalanmıştır. Halbuki icra takibi müstakilen ... tarafından yapılmış, dava da ... tarafından tek başına açılmıştır. Bu durumda yapılması gereken şey ...’ın takip ve dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususunun açıklığa kavuşturulmasıdır. Bu hususa işaret eden Özel Daire bozma kararı yerindedir.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında bir kısım üyeler tarafından kira sözleşmesini kim imzalamışsa sorumluluğun ona ait olacağı, dolayısıyla takip ve dava açma yetkisinin de onda bulunduğu görüşü dile getirilmiş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
O halde, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 29.04.2015 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Dava, kira alacağının tahsili amacıyla yapılan icra tekibine itirazın kaldırılması, mecurun tahliyesi ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir.
Mahkemece talebin kabulüne karar verilmiştir.
Bu karar, özel dairece; takip dayanağı kira sözleşmesi altında kiralayan olarak ... ve iştirakçilerinin isminin bulunduğu, Nevzatın tek başına takip başlattığı, bu nedenle takip ve dava ehliyeti üzerinde durularak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulması üzerine yerel mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Yerel mahkeme ile özel daire arasındaki uyuşmazlık; takip dayanağı kira sözleşmesi altında kiraya veren olarak “... ve iştirakçileri y.” Yazarak sadece ... tarafından imzalanması halinde Nevzatın tek başına takip ve dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı noktasında düğümlenmektedir.
Bilindiği üzere kira sözleşmelerinin yazılı yapılma şartı bulunmadığı gibi kiraya verenin malik olma şartı da bulunmamaktadır. Kira akti karşılıklı borç doğuran sözleşmelerdendir. Kiracılığın veya kiralayanın tespitinde asıl olan kira sözleşmesindeki yazılı olan isim değil imzadır.( Erkan Ertürk. Uygulamada kira tespiti ve Uyarlama Davaları. s.42)
Bi kimsenin karşı tarafla yaptığı yazılı sözleşme gereğince borç ve yükümlülük altına girebilmesi için o sözleşmede imzasının olması gerekmektedir. Sözleşmeyi imzalamayan bir kimsenin o sözleşme gereğince sorumlu olması söz konusu olmadığı gibi hak iddia etmesi de mümkün değildir. Diğer yandan vekalet yoluyla sözleşme yapılması da mümkündür. Bu durumda da vekil edenin vekaleti olmalı veya açıkça muvafakat vermelidir.
Somut olayda sözleşme sadece ... tarafından imzalanmıştır. Diğer yandan kiracı da sözleşmeyi ... ile birlikte müşterekleriyle beraber yaptığı hususunda bir savuma getirmemiştir.
Sözleşmelerde asıl olan imzadır. Sözleşme altında birden çok kişinin adı olmakla birlikte bir kişi tarafından imzalanmışsa o sözleşmenin tarafı bir kişidir. Bunun istisnası ise imzanın vekaleten birden çok kişi adına atılmasıdır ki somut olayda bu yönde bir iddia ve savunma da bulunmamaktadır. Bunun aksine, mahkemeye, imzacının iştirakçilerini bul ve ona göre taraf sıfatını belirle dediğimiz zaman mahkeme davacıya iştirakçilerin kim olduğunu soracak davacı da sözleşmenin sadece kendisi tarafından yapıldığını, iştirakçisinin bulunmadığını belirtebilecektir. Bu durumda bu sözleşmeyi yok sayamayacağımıza göre yine aynı sonuca varacağız. Ayrıca davacının iştirakçi olarak bildirdiği kişilerin malik olmaması halinde yine sözleşmenin geçerliliğine bir halel gelmeyecektir. İştirakçilerin taşınmazın diğer hissedarları olması halinde de bir hissedarın taşınmazı kiraya vermesi halinde diğer hissedarların itirazı yoksa yine sözleşme geçerli olmaya devam edecektir.
Elimizdeki uyuşmazlık kiracı ile kiraya veren arasındadır. Burada kiraya veren sözleşmenin imzacısıdır. İmzası bulunmayan diğer isimlerin taraf olmaları söz konusu değildir.
Sonuç itibariyle sözleşmenin tarafı onu karşılıklı imzalayanlardır. Kiracının aksi yönde bir savunması yoktur. Olsa dahi sözleşme süresi bittikten sonra veya uzun süre geçtikten sonra böyle bir savunma iyi niyetle bağdaşmaz ve hukuk düzenince korunmaz. Taraflar arasındaki sözleşmeye dayanarak imzacı olan tarafın bu sözleşme gereğince icra takibine girişmesine, akabinde itirazın kaldırılmasını istemesine engel bir durum bulunmadığı ve yerel mahkeme kararının onanması gerektiği kanaatiyle sayın çoğunluğun aksi yöndeki görüşlerine katılmıyorum
...
1.Hukuk Dairesi Üyesi