Esas No: 2013/2004
Karar No: 2015/1276
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/2004 Esas 2015/1276 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “tapu iptal ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Vize Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 20.09.2011 gün ve 2009/11 E., 2011/119 K. sayılı kararın incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 10.05.2012 gün ve 2012/1357 E., 2012/7060 K. sayılı ilamı ile;
(...Çekişmeli Kıyıköy köyü 193 ada 1 parsel, yörede 1992 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında vergi kaydı uygulanmak suretiyle 23737 m2 tarla niteliği ile kişi adına tespit ve tapuya tescil edilmiştir. Hazine, çekişmeli parselin içinde bulunduğu 1 numaralı orman dışı poligonu miktarının 18500 m2 olduğunu, taşınmazın ormana tecavüzle 23737 m2 olarak tapuya kaydedildiğini ileri sürerek artan bu kesimin tapusunun iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, taşınmazın bilirkişi krokisinde (A) harfi ile işaretli 490 m2, (B) harfi ile işaretli 1183 m2 ve (C) harfi ile işaretli 522 m2"lik bölümlerine ait tapunun iptali ile aynı ada son parsel numarası verilerek orman niteliği ile Hazine adına tesciline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Kararın Hazine tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi tarafından bozulmuştur. Hükmüne uyulan 13/02/2008 tarih ve 2007/11440 - 2008/ 2205 sayılı bozma ilamında: “Çekişmeli Kıyıköy köyü 193 ada 1 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi krokisinde (A), (B) ve (C) harfleri ile gösterilen toplam 2195 m2"lik bölümlerinin kesinleşen orman tahdit sınırı içinde, 21542 m2"lik bölümünün ise orman tahdit sınırı dışında kaldığı kabul edilerek hüküm kurulmuş ve hüküm Hazine tarafından 21542 m2"lik bölüm yönünden temyiz edildiğinden orman sınırı içinde kaldığı belirlenen (A), (B) ve (C) bölümleri hakkındaki karar kesinleşmiştir.
Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma yeterli değildir. Hazine P.LXVII numaralı iç poligonun ormana tecavüzlü olduğu iddiası ile 1 sayılı parsel hakkında açılmıştır. Raporu hükme esas alınan bilirkişilerce kesinleşen orman kadastro haritası ile taşınmazın irtibatını gösterir kroki düzenlenmiş ise de, bu krokide P.LXVII nolu iç poligonun tamamı gösterilmediği gibi düzenlenen kroki 1565, 1562, 1561 ve 1554 orman sınır hattı açısından bir örneği dosyada yer alan orijinal orman tahdit haritası ile açı, eğim, yön ve uzaklık bakımından benzerlik taşımamaktadır.
İlk orman kadastrosu tutanaklarının LXVII numaralı iç poligonu tarif eden 57. sahifesinde "Haritada LXVII numaralı poligon ile gösterilen yere Kıyıköy halkından Ali oğlu Ali Meydan tasarruf ve mülkiyet iddiasında bulundu. Bu iddiasını tasdik etmek üzere de Vize Tapu Sicil Memurluğundan kendisine verilen 15.10.1959 tarih ve Cilt 118, Sahife ve sıra 1991/30 numaralı tapu senedini komisyona ibraz etti. Mübrez tapu senedi komisyonca tatbik edilerek muteber belge olarak kabulü ile araziye tatbik olundu. Mevki itibariyle mahalline uyduğu, fakat hudut bakımından çelişki arz ettiği müşahede olundu. Tapu senedinde bu yerin hudut bakımından üç tarafının orman, bir tarafının da Veli oğlu Mehmet Tarlası ile çevrili olduğu yazılmış ise de, araziye de tatbikinde dört cihetinin de ormanla hudut olduğu görüldü. Bu yer, tapu senedinde miktar bakımından 6000 m2 olarak kayıtlı ise de, arz üzerindeki işgal sahası bakımından vüsati tapu kaydındaki miktardan fazla görüldü. Bilirkişi Bektaş Kartal ve köy üyesi Mustafa Öz, mübrez tapu senedinin bu yere ait olduğunu ve makili Ali Meydan"ın bu yerde uzun zamandan beri ziraat yaptığını ve keza burasını kültür arazisi olarak kullandığını ifadelerinde belirttiler. Komisyonca mahallinde yapılan inceleme sonunda bu yerin halen gündöndü ile ekili bulunduğu ve kültür arazisi vasıf ve karakterini taşıdığı görüldü. Gösterilen hudutlar dahilinde kalan sahanın ölçüsü yapıldı ve vüsati 18500 m2 olarak tespit durdu. Tapusundaki miktara ve arazi cinsine uygun kısım haritada LXVII numaralı poligonun (a) harfi ile işaretlenen kısmıdır. Buna mukabil tapu fazlası olarak tespit olunan kısım ise (b) harfi ile gösterilmiştir;" şeklinde yazıldığı görülmektedir. Bu anlatımdan da anlaşıldığı gibi, eylemli biçimde ayçiçeği tarlası olarak kullanılan ve tapu miktarı kapsamında kalan 6000 m2"lik yer (a) harfi ile LXVII poligon olarak belirlenmiş, miktar kapsamı dışında kalan bölüm bu poligona dahil edilmemiştir. Keşifte dinlenen yerel bilirkişi .... ile tanık Mehmet Özel bu yerin hatırladıkları ilk malikinin Ali Meydan olduğunu bildirmişlerdir. Çekişmeli 1 parsele bitişik bulunan 193 ada 2 parselde yine LXVII poligonu içinde ve 2510 sayılı Yasa gereğince oluşturulan Şubat 1942 tarih 15 numaralı tapu kaydına dayalı olarak tespit ve kişiler adına tescil edilmiştir. 2 parsele ait bu tapunun üç hududu orman olup doğu hududunda okunan Ethem oğlu Ahmet bilirkişi ve tanık tarafından bilinememiştir. Ethem oğlu Ahmet orman kadastro tutanaklarında sözü edilen tapu maliklerinden değildir. Orman tahdit sırasında uygulanan 4062 sayılı Yasa hükümlerince oluşturulmuş bulunan Mart 1947 tarih 72 sıra numaralı tapu ile komşu 2 parsel dayanağı 2510 sayılı Yasa hükümleri gereğince oluşmuş bulunan Şubat 1942 tarih 15 numaralı tapu ilk tesisinden itibaren dayanağı evrakı ve haritaları ile birlikte getirtilmek suretiyle yöntemince uygulanmamış, 3402 sayılı Yasanın 20/A-20/C-21 ve 32/3. maddeleri gereğince kapsamı belirlenmemiştir. Değişir sınırlı kayıtlar, bu parsellere ait olsalar dahi üç hudut itibariyle orman okumaları nedeniyle değişir sınırlı, dolayısıyla miktarıyla geçerli kayıtlardır. Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki ormanların zilyetlikle kazanılması olası değildir. Kaldı ki; 1970-1980"li yıllara ait memleket haritası ve hava fotoğrafları getirtilerek arazi kadastro paftası ve ilk orman kadastrosuna ait haritaların ölçek birliği sağlanıp birbiri üzerine aplike edilmesi suretiyle taşınmazın konumu belirlenip taşınmazın 1970 - 1980 yıllarındaki aktüel durumu da belirlenmemiştir.
Çekişmeli parsel kadastro nedeni ile 12.10.1993 tarihinde Ali oğlu Ali Meydan adına tapuya kaydedildikten sonra 06.01.1994 tarihinde Mustafa kızı Elmas Çınar, 28.09.1994 tarihinde Hayyim oğlu Metin Kari, 20.10.1995 tarihinde ise davalı Avram oğlu Niso Özmizrahı"ye satılmıştır. Taşınmazın bu denli kısa sürede bu kadar çok el değiştirmiş olması, satın alan kişilerde iyi niyetle zilyet olma iradesinin varlığı konusunda da duraksama yaratmaktadır.
Bu nedenle;
1) Mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak iki kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Yasasına Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Yasanın 2/B Maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “Orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar göz önünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, LXVII poligonuna ait tüm sınır noktaları bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, çekişmeli taşınmaza komşu aynı ada 2 parsel sayılı taşınmazla birlikte , birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmeli,
2) Yine aynı bilirkişilerden çekişmeli yere ait 1970 – 1980’li yılların orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeğini kadastro paftası ölçeğine, kadastro paftası ölçeğinin de memleket haritası ölçeğine bilgisayar ortamında (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de gösterecek şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu komşu 2 sayılı parselle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri müşterek imzalı rapor alınarak o tarihlerdeki aktüel durumu ve o yıllarda taşınmazın ne durumda olduğu, kullanılan yer olup olmadığı belirlenmeli,
3) Orman kadastro tutanaklarında sözü edilen Mart 1947 tarih ve 72 sıra numaralı tapu kaydı ile komşu 2 sayılı parselin dayanağını oluşturan Şubat 1942 tarih 15 numaralı tapu kayıtları ilk oluşumundan itibaren haritaları ile birlikte getirtilerek yerel bilirkişi eliyle yöntemince uygulanmalı, orman kadastro haritası ve genel arazi kadastro çalışmalarının ilk tahdit tutanaklarına uygun olup olmadıkları denetlenmeli, fen elemanı bilirkişiye kayıt sınırlarını gösterir kroki düzenlettirilmeli, ...K."nun 19.02.2003 gün ve 2003/20-102-90 sayılı ve 30.05.2001 gün ve 2001/11-464-470 sayılı kararları ile daha birçok kararlarında kabul edilen ilkeye göre, Medeni Yasa mülkiyet hakkının doğumunu nedene (ilkeye) bağlı bir hukuksal işlem olarak kabul ettiğinden tescilin geçerli olabilmesi ve mülkiyet hakkının doğması için geçerli bir hukuksal nedene dayanması zorunludur. Geçerli bir hukuksal nedene dayanmayan tescil yolsuz tescil niteliğinde olduğundan her zaman iptali istenebilir. Yolsuz tescille ayni hak kazanılamaz. Doğal servet ve kaynak niteliğindeki ormanların, özel mülkiyete konu olmasına yasal olanak yoktur. Bu tür yerler hakkında kişiler adlarına oluşturulan siciller özde kamu malı olan taşınmazın niteliğini değiştirmez, öncesi orman olan ve bu niteliği gereği orman kadastrosu sınırları içine alınan yerlerin Anayasanın 169 ve 3402 sayılı Kadastro Yasasının 17/1 ve 18/2. maddesi gereğince zilyetlikle kazanılma olanağı bulunmadığı gibi, tüm ormanlar 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Yasasının 1. maddesi gereğince hiç bir bildirime gerek kalmadan devletleştirilmiş olup, Devlet Ormanlarına bitişik ormanların 5658 sayılı Yasa hükümlerine göre iadesi de mümkün olmadığından, aslında orman olan taşınmazlarla ilgili eski tarihli tapu kayıtları da devletleştirme ya da orman kadastrosunun kesinleşmesiyle yasal değerlerini yitireceği ve orman niteliğindeki taşınmazlar için oluşturulan tapu kayıtları yolsuz tescil olduğundan kayıt sahibi M.Y. 1023 (931) maddesinde yazılı iyi niyetle iktisap kuralına da dayanamaz, bu ilkeler gözönünde bulundurularak toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilip oluşacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.“ hükmüne yer verilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş, hüküm Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescile ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde Fenerbayırı Serisi Devlet Ormanının tahdidi ilk kez 1967 yılında yapılmış, 19.03.1968 tarihinde ilan edilerek kesinleşmiştir. Daha sonra, evvelce sınırlaması yapılmış ormanlarda 1744 sayılı Yasa ile değişik 2. madde uygulaması ile henüz sınırlaması yapılmamış ormanların kadastrosu ve 2. madde uygulaması yapılmış, bu çalışma da 21.12.1982 tarihinde ilan edilerek kesinleşmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen gerekleri yerine getirilmemiştir. Mahkemenin Dairenin 13/02/2008 tarihli bozma ilamına konu olan kararında çekişmeli taşınmazın bilirkişi krokisinde (A), (B) ve (C) harfleri ile gösterilen toplam 2195m2lik bölümünün orman sayılan yerlerden olduğuna karar verilmiş ve bu bölümle ilgili olarak davalı gerçek kişinin temyizinin bulunmaması nedeniyle bu bölümlere yönelik karar kesinleşmiştir. (A), (B); (C) bölümleri yönünden orman lehine kazanılmış hak oluştuğu gözetilmeden temyize konu kararda taşınmazın tamamı hakkında davanın reddine karar verilmiştir. Bundan ayrı; çekişmeli yere ait orman kadastro tutanaklarının incelenmesinde 6000 m2 yüzölçümlü ve üç hududu orman okuyan tapu kaydının uygulandığı anlaşıldığı gibi kaydın çekişmeli yere ait olduğu mahkemenin de kabulündedir. Kayıt “Orman" hudutları nedeniyle değişir sınırlı olup miktarı ile geçerlidir. Kaldı ki, taşınmaz orman içi parselde yer almaktadır. Bu nedenle; dayanak tapu kaydı değişebilir sınırları içerdiğinden, yöntemince zemine uygulanıp, 3402 sayılı Yasanın 20/C ve 32/3 maddeleri gereğince yüzölçümüne değer verilerek kapsamı belirlenmeli, miktarı kadar yerin davalı; miktarı aşan bölümlerin orman niteliğinde Hazine adına tesciline karar verilmelidir. Değinilen yönler göz ardı edilerek kurulan hüküm usul ve yasaya aykırıdır. …)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, çekişme konusu 193 ada 1 parsel sayılı taşınmazın orman tahdit komisyonunca tespit edilen miktarına itibar edilmeyerek miktar fazlası olarak tespit gördüğünü, taşınmazın 1 nolu Orman Saha Poligonu Orman Komisyonunca 18.500m2 olarak belirtildiği halde kadastro çalışmaları sırasında 23.737 m2 olarak tespit gördüğünü ve tespitin kesinleşmesi ile Ali Meydan adına tapuya kayıt ve tescil edildiğini, taşınmazın sınırlarının orman ile çevrili olduğunu, sınırların sabit olmadığını, 3402 sayılı Kanun"un 20. ve 21. maddelerinde sınırları sabit olmayan taşınmazın kayıt miktarına itibar olunmayacağının açıkça belirtildiğini ve öncesi orman olan ve ormandan kazanılan yerlerin zilyetlik ve zamanaşımı yolu ile kazanılmasının mümkün olmadığını ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile dayanak tapu kaydı miktar fazlasının Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili; müvekkilinin kadastroda oluşturulan tapu kaydına güvenerek iyi niyetle iktisapta bulunan kişi durumunda olduğunu, bu iyi niyetinin hukuki koruma altında bulunduğunu, açılan davanın bu nedenle haksız olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen kararın davacı tarafından temyizi üzerine Özel Dairece; eksik araştırma ile hüküm kurulmasının doğru olmadığı, gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiş, davalının karar düzeltme isteği ise reddedilmiştir.
Mahkemece; bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; dava konusu taşınmaz içinde kalan 21542 m2"lik bölümün tamamının keşinleşmiş orman tahdit, aplikasyon, 2B madde uygulama harita ve tutanakları, memleket haritası, hava fotoğraflarına göre devlet ormanı sayılmayan yerlerden olduğu, kesinleşmiş orman tahdit sınırları dışında kalmasına karşın halen orman vasfında veya sonradan orman vasfı kazanmış taşınmazlardan olmadığı, hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olmadığı gerekçeleri ile davanın reddine dair verilen kararın davacı vekilince temyizi üzerine; Özel Dairece yukarıda başlıkta yer alan gerekçeler ile karar bozulmuştur.
Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dava konusu taşınmazın mahkemece davanın red edilen kısmı kapsamında kalan bölümünün kesinleşmiş orman tahdit sınırları dışında kalıp kalmadığı, halen orman vasfında veya sonradan orman vasfı kazanmış taşınmazlardan olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Somut olaya gelince; dosya içeriğinden Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2012/1357 E - 760 K sayılı kararında, bozma kapsamına dahil edilen de bilirkişi raporunda A, B ve C harfleriyle gösterilen yerlerle ilgili yerel mahkemece verilen ilk kararın davalı tarafça temyiz edilmemesi nedeniyle orman olduğunun kesinleştiği gerekçesiyle hüküm kurulmadığı halde bu kısımlarla ilgili de davanın reddine karar verilmiş olarak değerlendirilip bozma yapılması yerinde görülmemiştir.
Ancak 1967 yılında yapılıp 1968 yılında kesinleşen orman kadastrosu ve 1982 yılında kesinleşen 2. madde çalışmaları ile orman sınırı sabit hale geldiği halde 1992 yılında yapılan arazi kadastrosunda Kadastro Kanunu"nun 4. maddesinin 7. fıkrası uyarınca orman kadastrosunun kesinleştiği yerlerde bu sınırlara aynen uyulacağı yönünde amir hükmü ihlal edilerek; dava konusu taşınmazın sınırlarının orman sınırları ihlal edilerek taşkın şekilde belirlendiği anlaşıldığından direnme kararı yerinde görülmemiştir. Zira orman tahdit sınırlarında kalan yerlerin vergi kaydı ve zilyetliğe dayanılarak kazanılma olasılığı yoktur.
Kaldı ki dayanılan vergi kaydının da taşınmaza uymadığı yapılan keşifte belirlenmiştir. Bu yüzden Mahkemece, dava konusu taşınmazın orman sınırları dışında kaldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi dosya içeriğine uygun düşmediği gibi, yapılan araştırma da hüküm kurmaya yeterli değildir.Daha önceki bozma ilamlarında da vurgulanmasına rağmen ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılarak orman tahdit hattı içersinde kalan alanlar sağlıklı şekilde belirlenmemiştir. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler orman kadastrosunda uygulanan usuller gözetilerek, tutanak ve haritalar keşif mahallinde aplike edilmeli, orman sınırlarının daraltılamayacağı ilkesi dikkate alınarak arazinin durumuna göre sınırlar belirlenmelidir.
Bu nedenle mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisinden dört kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 6831 sayılı Orman Kanunu"na göre Orman Kadastrosu ve aynı Kanun"un 2/B maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar göz önünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı yönetmelikler ile teknik izahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında bir kısım üyeler tarafından, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu belirtilerek onanması yönünde görüş ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından yukarıda belirtilen nedenlerle benimsenmemiştir.
O halde açıklanan bu değişik gerekçe ile direnme kararı bozulmalıdır
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen değişik nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 29.04.2015 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.