9. Hukuk Dairesi 2014/35659 E. , 2016/7897 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile hafta tatili ücreti, bayram ve resmi tatil ücreti, yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, davalı tarafından iş aktinin haksız feshedildiğini, davacının, normal çalışma saatlerinin 09.00-18.00 saatleri olmasına rağmen çoğu günler 23.00/24.00’e kadar ve nöbetçi olduğu zamanlarda sabaha kadar çalıştığını, 12.30-13.30 saatleri arasında öğlen yemek arası olduğunu, işyerinde Cumartesileri tatil olmasına rağmen davacının Cumartesi günleri de çalıştığını, ayrıca Pazar günleri dahi çalışması olduğunu, hafta sonu çalışmalarının zaman zaman 24 saat kesintisiz sürdüğünü, dini ve milli bayramlarda dahi çalışması olduğunu, bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, genel tatil ücreti alacaklarını istemiştir.
B)Davalı cevabının özeti:
Davalı vekili, iş sözleşmesinin, “İş Sözleşmesinin Sonlandırılmasına Dair Tarafların Mutabakatını İçerir Sözleşme” ile karşılıklı mutabakatla sona erdirildiğini, davacının hak etmiş olduğu tüm yasal hak ve alacaklarının, kıdem ve ihbar tazminatları ile izin alacaklarının eksiksiz hatta fazlasıyla ödendiğini, davacının iş aktinin haksız feshedilmediğini, iş aktinin davacının, davalıya ait araç ile karıştığı darp olayı, devamsızlıkları, tutuklu yargılandığı sürelerde işe gelememesi, mesai arkadaşları ile yaşadığı küfürlü tartışma nedenleri ile tazminatsız fehedilebilir olduğunu, ama davalının iyiniyetle davacıya tazminatlarını ödediğini, işyerinde haftada 5 gün çalışıldığını, çalışma saatlerinin yasal çalışma saatlerini aşmadığını, işten geç çıkarsa ertesi gün işe geç gelmesi sağlanarak esnek çalışma saatleri uygulandığını, istisnaen fazla çalışma yaparsa davacıya fazla mesaiye ilişkin alacaklarının ödendiğini, resmi tatil ve milli bayramlarda fazla çalışma yaptırılmadığını, yaptırılmış olması durumunda ödemelerin yapıldığını, iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
C)Yerel Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davacının, davalı işyerinde ..........tarihleri arasında kesintisiz geçen 4 yıl 21 günlük hizmet süresinin olduğu, davalı vekilinin ........tarihli davacının iş akdinin, kıdem ve ihbar tazminatı ile işlemiş ücret ve kullanılmayan yıllık ücretli izin alacaklarının ödenmesi suretiyle, karşılıklı mutabakatla sona erdirilmesine ve davacının, davalı şirketi ibra ettiğine ilişkin sözleşme ibraz edildiği, taraflar arasında imzalanan.............. tarihli Sözleşmenin 4.maddesinde, davacının “fazla mesai, dini-milli bayram ve hafta tatili ücretleri, yıllık izin ücretleri yönünden davalı şirketi ibra ettiği” düzenlenmiş ise de davalının savunması ile Sözleşmedeki ibra düzenlemesi çeliştiğinden itibar edilemeyeceği, yine Sözleşmenin 6.maddesindeki düzenlemenin ise belirtilen kıdem ve ihbar tazminatı ile işlemiş ücret ve yıllık ücretli izin kalemleri yönünden makbuz niteliğinde olduğu gerekçesi ile kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti taleplerinin kabulüne, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, genel tatil ücreti alacakları taleplerinin reddine karar verilmiştir.
D)Temyiz:
Karar süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E)Gerekçe:
A-) Davalı temyizi açısından;
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 5.maddesine göre iş mahkemesinden verilen kararlar tefhim ve tebliğ tarihinden itibaren 8 gün içinde temyiz olunabilir. Bu süre içinde temyiz dilekçesinin hakime havale edildikten sonra temyiz defterine kaydının yaptırılması ve harcının yatırılması gerekir. 6100 Sayılı HMK geçici 3. Madde 1. Fıkrasına göre; “Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” 2. Fıkrasına göre; Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/09/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
Miktar ve değeri temyiz kesinlik sınırını aşmayan taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar HUMK.nun 427/2 maddesi uyarınca temyiz edilemez.
Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir. Temyiz kesinlik sınırı belirlenirken yalnız dava konusu edilen taşınır malın veya alacağın değeri dikkate alınır. Faiz, icra (inkar) tazminatı, vekalet ücreti ve yargılama giderleri hesaba katılmaz.
Birleştirilen davalarda, temyiz sınırı her dava için ayrı ayrı belirlenir.
İhtiyari dava arkadaşlığında, temyiz sınırı her dava arkadaşının davası için ayrı ayrı belirlenir.
Karşılık davada, temyiz sınırı asıl dava ve karşılık dava için ayrı ayrı belirlenir.
Tespit davalarında, temyiz sınırı tespit davasının öncüsü olduğu eda davasının miktar ve değerine göre belirlenir.
Temyiz sınırından fazla bir alacağın tamamının dava edilmiş olması halinde, hükümde asıl istemin kabul edilmeyen bölümü temyiz sınırını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Kısaca temyize konu edilen miktara bakılarak kesinlik belirlenir.
Alacağın bir kısmının dava edilmesi halinde, kısmi davada kesinlik sınırı dava edilen miktara göre değil, alacağın tamamına göre belirlenir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.06.1975 gün ve 1975/6-8 sayılı içtihadında, “ 5521 sayılı yasada açık düzenleme olmamakla birlikte, bu yasanın 15. maddesindeki düzenleme gereği HUMK.nun 427 maddesindeki kesinlik sınırının iş mahkemelerinde verilen kararlarda da uygulanması gerektiği, grup halinde açılan davaların salt iş mahkemelerine özgü bir dava türü olmadığı, bu nedenle seri olarak açılan davalarda her dosya için kesinlik sınırına bakılması gerektiği” açıkça belirtilmiştir.
Temyize konu edilen miktar hüküm tarihi itibarıyla 1890 TL."lik kesinlik sınırı içinde bulunduğundan, davalının temyiz isteminin reddine ilişkin mahkemece verilen karar Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427/2, 432/4. maddelerine uygun olduğundan bu karara yönelik temyiz isteminin reddine, nisbi temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,
B-)Davacı temyizi açısından;
Davacı işçinin fazla çalışma, genel tatil çalışması, hafta tatili çalışması yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
Somut uyuşmazlıkta, Mahkeme tarafından, taraflar arasında imzalanan feshe ilişkin mutabakat sözleşmesinin savunma ile çelişmesi nedeni ile fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti ve genel tatil ücreti yönünden itibar edilemeyeceği kabul edilmesine rağmen, bilirkişi raporunda davacı tanıklarının davalı ile husumet içinde oldukları gerekçesi ile beyanlarına itibar edilmeyerek hesaplama yapılmamış ve isteklerinin reddine karar verilmiştir. Ancak, davacı bu çalışmaların yapıldığına dair sadece tanık beyanlarına değil işveren uhdesinde bulunan manyetik kapı giriş çıkış kayıtlarına dayanmıştır. Davalı işveren sadece 3 günlük kaydı göndermiştir. Diğer tüm süreye ait kaydı ise göndermemiştir. Gelen bu kayıtlarda davacının 23:25 saatine kadar çalışması görülmektedir. Davacının, davalının elindeki kayıtlara dayanması halinde 6100 sayılı HMK.nun 220. maddesi gereğince işlem yapılması, kayıtların işverenden ibrazı için kesin süre verilmesi, belgenin inkar edilmesi halinde bulunmadığına ya da bulunamadığına veya nerde olduğunu bilmediğine dair yemin teklif edilmesi, verilen kesin süre içinde ibraz edilmez veya inkar edip yemin icra etmezse davacının beyanının kabul edilmesi ve tanıklarının beyanına itibar edilmesi gerekir. Kaldı ki dinlenen davacı tanıklarından Yaşar GÜR’ün davalı ile husumet içinde olup olmadığı da saptanamamıştır.
Eksik inceleme ile fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti ve genel tatil ücreti taleplerinin reddi hatalıdır.
F)SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 30/03/2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
.