11. Hukuk Dairesi 2019/2381 E. , 2020/506 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ...2. Asliye Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 07/02/2019 tarih ve 2017/209-2019/31 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin adli yardım talepli davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının davalı bankadan arazi alım kredisi kullandığını, çekilen krediye istinaden davacının rızası ve talebi bulunmaksızın ipotek kaldırma bedeli, erken ödeme bedeli, komisyon ücreti, masraf, dosya bedeli, kredi kartı aidat bedeli, posta ve tebligat giderleri olmak üzere toplam 4.000,00 TL"nin tahsil edildiğini ileri sürerek davalı tarafça haksız yere tahsil edilen bedelden şimdilik 3.000,00 TL"nin davacıya iadesine karar verilmesini istemiş yargılama sırasında ıslah dilekçesi ile talebini 4.000,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında yapılan sözleşmenin ticari bir sözleşme olduğunu, kredi sözleşmesi gereği davacıya bilgilendirme yapılarak komisyon tahsil edildiğini, davacının ihtirazi kayıt koymaksızın ödeme yaptığını, kredi kullandırımı sırasında masraf alınmasının sunulan bir hizmetin karşılığı olduğunu, ayrıca masraf alınacağının açıkça sözleşmede kararlaştırıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, 09/04/2018 tarihli bilirkişi raporu ve 24/09/2018 tarihli ek bilirkişi raporu ile bankalardan gelen belgeler ışığında, bu tür işlemlerin diğer bankaların uygulamaları dahilinde olduğu, buna göre fahiş bir tahsilatın söz konusu olmadığı, davacının imzası ile bankanın katlandığı maliyetler nedeniyle bankaca belirlenen her türlü masraf, ücret, komisyon ve benzeri giderleri nakden ve defaten ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili adli yardım talepli olarak temyiz etmiştir.
1-Mahkemece verilen davanın reddine ilişkin karar davacı vekili tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edilmiş olup, davacının kanun yoluna ilişkin harç ve giderler bakımından adli yardım talebinin kabulüne karar verilerek temyiz itirazlarının incelenmesine geçilmiştir.
2-Davacı vekilinin temyiz isteminin incelenmesine gelince, dava ticari kredi sözleşmesinden kaynaklanan ipotek fek ücreti, erken ödeme komisyonu, masraf vb. adlar altında yapılan kesintilerin iadesi istemine ilişkin olup, yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, mahkemece uyulmasına karar verilen Dairemiz bozma ilamında diğer bankaların da benzer işlemlerdeki emsal uygulamaları gözetilerek davacıdan tahsil edilen tutarların uygun olup olmadığı ve davacıya iadesi gereken miktar bulunup bulunmadığının tespiti gerektiği belirtilmesine rağmen, hükme esas alınan bilirkişi raporunda “davacıdan alınan masraf ve komisyonların emsal banka uygulamalarına göre fahiş olmadığı” şeklindeki soyut ve denetime elverişli olmayan bir şekilde görüş bildirilmiş, mahkemece de eksik ve denetime elverişli olmayan bu rapor esas alınarak davanın reddine karar verilmiş, dolayısıyla daha önceki bozma ilamlarının gereği tam olarak yerine getirilmemiştir. Bu itibarla, taraflar arasında akdedilen kredi sözleşmesinde davalı bankanın kullandırılan kredi dolayısıyla masraf alabileceğine dair hüküm olmakla birlikte, miktar ya da oran belirtilmediğinden, kredi sözleşmesi hükümleri, sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu ve ilgili yasal mevzuat çerçevesinde, davalı banka ile diğer bankaların uygulamasına göre, öncelikle davacıdan alınan masraf ve komisyonlar ayrı ayrı belirlenip diğer bankalardan alınan emsal masraf ve komisyon rakamlarıyla bu miktarlar karşılaştırılarak davalı bankanın çeşitli isimler altında kesinti yapmakta haklı olup olmadığının, yapılan kesintilerin miktarının uygun olup olmadığının ve davacıya iadesi gereken tutar bulunup bulunmadığının denetime elverişli bir şekilde değerlendirildiği, yeni bir bilirkişi kurulundan rapor alınarak ve anılan hususlar mahkemece de karar yerinde tartışılıp değerlendirilerek oluşacak sonucu göre bir karar vermek gerekirken, eksik incelemeye ve yetersiz bilirkişi raporuna dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş ve kararın bu yönden bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin kanun yoluna ilişkin harç ve giderler bakımından adli yardım talebinin kabulüne, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, 20/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.