Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/5355
Karar No: 2021/1054
Karar Tarihi: 23.09.2021

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/5355 Esas 2021/1054 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2021/5355 E.  ,  2021/1054 K.

    "İçtihat Metni"

    7. Hukuk Dairesi


    MAHKEMESİ : ...Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : ...Asliye Hukuk Mahkemesi


    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 29.12.2018 tarihinde verilen dilekçeyle tenkis talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 11.09.2019 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından talep edilmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun reddine dair verilen karar ve temyiz dilekçesinin reddine dair verilen 17.11.2020 tarihli ek karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    KARAR

    Dava, tenkis isteğine ilişkindir.
    Davacı vekili, 21.05.2017 tarihinde vefat eden mirasbırakan Tateyos Köylüyan’ın sağlararası kazandırma işlemi ile davalıya taşınmaz satın alarak müvekkilinin saklı payını zedelendiğinden bahisle tenkis talebinde bulunmuştur.
    Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
    İlk derece mahkemesi, davacının saklı payının ihlal edildiğini murisin ölüm döşeğindeyken kendisine yapmış olduğu itiraflarla öğrendiğini kabul ederek davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar vermiştir.
    Davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine dair kesin olarak karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince 17.11.2020 tarihli ek karar ile Dairenin 10.07.2020 tarihli kararının kesin olarak verildiği gerekçesiyle HMK"nın 366. maddesi delaletiyle 346. maddesi uyarınca temyiz talebinin reddine karar verilmiş; davacı vekilince bu kez ek karara karşı temyiz yoluna başvurulmuştur.
    1-6100 sayılı HMK"nin 341. maddesinde istinaf yoluna başvurulabilen kararlar, 361 ve 362. maddelerinde de temyiz edilebilen ve temyiz edilmeyen kararlar belirlenmiştir.
    Dosya içeriğine göre, belirsiz alacak davası olarak açılan davanın değeri 500TL olarak gösterilmiş ve bu miktar üzerinden harçlandırılarak karar verilmiş ise de tenkis davaları ihlâl edilen saklı payın temin edilmesi amacını taşımaktadır. Tenkis hesabı uzmanlık gerektiren bir iş olup, davacıdan davanın başında saklı payının ihlal edilip edilmediğini, ihlâl edilmiş ise bunun miktarını bilmesini beklemek hayatın olağan akışına aykırıdır. Dava dilekçesinde gösterilen miktar; harca esas alınan tahmini değerdir. Bu bakımdan tenkis davalarında, davacının dava dilekçesinde gösterdiği dava değeri ile talebini sınırladığını söyleyebilme olanağı yoktur ve bu tür davalar 6100 s. HMK"nun 107. maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davalarının örneğini teşkil eder.
    Açıklanan nedenlerle; bölge adliye mahkemesince verilen karar kesin nitelikte bulunmadığından İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin davacı vekilinin temyiz talebinin reddine ilişkin 17.11.2020 tarihli ek kararının kaldırılarak esasa yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine geçilmiştir.
    2- Türk Medeni Kanunu"nun 571/1. maddesinin "" Tenkis davası açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her halde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın açılması tarihinin üzerinden on yıl geçmekle düşer "" şeklinde olduğu, öğrenme tarihinin murisin ölüm tarihi olabileceği gibi, somut olayın özelliğine göre murisin ölüm tarihinden sonraki bir tarihin de olabileceği, bir başka ifadeyle murisin ölüm tarihinden sonra da davacıların saklı paylarının zedelendiğini öğrenmelerinin mümkün olduğu kuşkusuzdur. Bu durumda, hak düşürücü sürenin hesabında davacının öğrenme tarihi olarak ileri sürdüğü tarihin esas alınması gerekir. Davalı tarafın bu tarihten daha önceki bir tarihte davacının saklı payının zedelendiğini öğrendiğini iddia etmesi durumunda bu iddiasını ispat zorunluluğunda olduğu da kuşkusuzdur. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 20.04.1983 gün ve 1980/1-1846-397 sayılı ve HGK"nun 01.06.2011 gün ve 2011/14-281-373 sayılı kararlarında aynı hususa işaret edilmiştir.
    Somut olayda; davacı vekilinin dava dilekçesinde “Bütün bu şatafatlı malvarlığına rağmen, murisin terekesinden müvekkilimin uhdesine, amiyane tabirle, bir çöp dahi düşmemesi, murisin ölüm döşeğinde müvekkilime söylediği bazı, itiraf niteliğinde olan sözler, müvekkilimi kuşkulandırmış ve kendisinin tarafımıza müracaatına sebep olmuştur. Öncelikle belirtmemiz gerekir ki, müvekkilimiz ve çekirdek ailesi, bu davanın konusu oluşturan taşınmaz başta olmak üzere murisin bütün malvarlığını, hileli hareketler sebebiyle uzun seneler murisin mülkiyetinde zannetmiştir. Lakin gerçeğin böyle olmadığı davacının tarafımıza yaptığı müracaat ile bankalar ve tapu müdürlükleri nezdindeki araştırmalarımız sonucunda ortaya çıkmıştır.” ifadeleri nedeniyle ilk derece mahkemesi ve bölge adliye mahkemesince davacının saklı payının zedelendiğini, mirasbırakanın ölümünden önce öğrendiğini kabul etmiş ise de, “bu davanın konusu oluşturan taşınmaz başta olmak üzere murisin bütün malvarlığını, hileli hareketler sebebiyle uzun seneler murisin mülkiyetinde zannetmiştir. Lakin gerçeğin böyle olmadığı davacının tarafımıza yaptığı müracaat ile bankalar ve tapu müdürlükleri nezdindeki araştırmalarımız sonucunda ortaya çıkmıştır.” ifadesi, davacı vekilinin 11.09.2019 tarihli duruşmadaki “davalı tarafın iddia ettiği hak düşürücü süre Bostancı"daki taşınmaza yöneliktir, ikrarımıza konu olduğu söylenen taşınmaz farklıdır” beyanları ile aynı doğrultudaki istinaf ve temyiz gerekçeleri dikkate alındığında, davacının tenkise konu işlemleri öğrenme tarihi olarak ileri sürdüğü tarihin aksinin davalı tarafından yeterince kanıtlanabildiği söylenemez. Her iki taraf da hak düşürücü süreye ilişkin iddiaları yönünden, Adalar Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/221 Esas sayılı dosya içeriğine; davacı taraf ise, bankalar ve tapu müdürlüklerindeki araştırmalarının sonucuna dayanmış olmasına karşın belirtilen hususlarda hiçbir araştırma yapılmaksızın karar verilmiştir.
    Hâl böyle olunca; TMK 571. maddesi gereğince davanın süresinde açılıp açılmadığının araştırılması, bu hususta taraf delillerinin toplanması, davalının öğrenme tarihinin daha önce olduğunu kanıtlaması halinde tenkis talebinin süre yönünden reddine karar verilmesi, davalının aksini kanıtlayamaması halinde ise işin esasına girilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz olup hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1.) bentte açıklanan nedenlerle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 17.11.2020 tarihli, 2019/1804 Esas, 2020/ 742 Karar sayılı 17.11.2020 tarihli ek kararının KALDIRILMASINA, (2.) bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 23.09.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi