Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/12402
Karar No: 2018/3564
Karar Tarihi: 15.05.2018

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/12402 Esas 2018/3564 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2016/12402 E.  ,  2018/3564 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Hazımsız olarak görülen davada .... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 27/10/2009 gün ve 2008/125-2009/290 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi müdahale talep eden vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
    Davacı vekili, Z0017390 nolu ... Şubesine ait çekin, 3522962 nolu .... Şubesine ait çekin, 3525237 nolu .... Akbank Şubesine ait çekin, 3121743 nolu .... İş Bankası Şubesine ait çekin, 3121744 nolu .... Bankası Şubesine ait çekin, 3121340 nolu .... Bankası Şubesine ait çekin hamili olduğunu, çeklerin zayi olduğunu ileri sürerek belirtilen 6 adet çekin zayi nedeniyle iptaline karar verilmesini istemiştir.
    Müdahil vekili, 3121340 nolu .... İş Bankası Şubesine ait çekin meşru hamilinin müvekkili bulunduğunu ve müvekkilince ... İcra Müdürlüğünün 2008/17796 sayılı dosyası ile takip yapıldığını savunarak bu çek ile ilgili iptal talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, dava konusu edilen 6 adet çek ile ilgili olarak TTK. 669 ve devamı maddeleri uyarınca Ticaret Sicil Gazetesinde 13 Kasım 2008 tarihinde birinci 20 Kasım 2008 tarihinde ikinci 27 Kasım 2008 tarihinde üçüncüsü olmak üzere ilanların yapıldığı, yasal üç aylık sürenin dolmasına rağmen herhangi bir itirazın bulunulmadığı ve bu konuda bir dava açılmadığı gerekçesiyle istemin kabulü ile 6 adet çekin iptaline karar verilmiştir.
    Kararı, müdahale talep eden vekili temyiz etmiştir.
    Dava, 6762 sayılı TTK"nın 730/20. maddesi yollaması ile aynı Kanun"un 669 vd. madde hükümlerine göre, çekin zayi nedeniyle iptali istemine ilişkindir. Bir kararı temyiz yoluna ancak davanın tarafları başvurabilir. Taraflar dışındaki üçüncü kişiler temyiz yoluna başvuramaz. Kararda üçüncü kişilerin hakkını zedeleyen hükümler bulunsa bile onun bakımından kesin hüküm teşkil etmeyeceğinden bu kişilerce, verilen karar temyiz edilemez. Ancak o kararın iptali için mahkemeye başvurulabilir. Bu başvurma hakkı, asıl kararı temyiz etme yetkisi vermez.
    Somut olayda da, çekin zayi nedeniyle iptali istemi için açılan davada verilmiş bulunan iptal kararı bir ilam olmayıp tespit niteliğini taşımaktadır. Ayrıca bu karar, hasımsız olarak tesis edilmiş bulunmaktadır. Bu durumda iptal edilen çeklerin gerçek hamili olduğunu ileri süren ..."ın, mahkemeden iptale ilişkin kararın ortadan kaldırılmasını istemesi mümkündür. Temyiz eden, asli ve fer"i müdahil de olmamıştır. Bu bakımdan temyiz isteminin reddi gerekir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle müdahale talep eden vekilinin temyiz isteminin REDDİNE, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 15/05/2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞIOY

    Dava, çek iptali isteminden ibarettir. Bu nevi davalar, HMK"nın 382/2-(e)-6. maddesi uyarınca çekişmesiz yargı işi niteliğindedir. Bu nedenle, Daire çoğunluğunun bu gibi davalarda asli ya da feri müdahalenin söz konusu olmayacağına ilişkin görüşüne katılıyoruz.
    Ancak, çek iptali davalarının özelliği gereği, iptali istenen çeki elinde bulunduran ve yargılama sırasında bu yolda davanın görüldüğü mahkemeye TTK"nın 758 ve 763. maddeleri çerçevesinde başvuruda bulunan kişilerin "ilgili" yahut "ilgili kişi" olarak adlandırılmaları gerekmektedir. Çek iptaline ilişkin kanuni düzenleme gözetildiğinde, kuşkusuz, hüküm anına değin söz konusu kanuni lazimeyi yerine getirmeyen kişilerin, hüküm veren mahkeme bakımından, davanın "ilgilisi" sayılması mümkün değildir ve bu gibi kişiler için, mahkemece fiziken hamili oldukları çek için verilen iptal kararının iptalini isteme imkanı dışında, verilen hükme karşı başkaca bir hukuki başvuru yolu bulunmamaktadır. Nitekim, TTK"nın 818. maddesi delaletiyle uygulanması gereken 764/1. maddesinde, verilen süre içerisinde mahkemeye sunulmayan çekin iptaline hükmedileceği düzenlenmiş olup bu hükümden de anlaşılacağı üzere, ilgili sıfatının kazanılması, bu konudaki yargılama sürecine kanunun öngördüğü çerçevede ve usulünce intikal edilmiş olunmasına bağlıdır. Tartışma, davanın tarafı yahut müdahil sıfatı bulunmayan ve fakat açıklanan biçimiyle ilgili sıfatını taşıyan kişilerin, mahkemece verilen kararı temyiz etme hak ve yetkisine sahip olup olmadıkları üzerinedir.
    Çekişmesiz yargı kolunda, yukarda belirtildiği üzere "ilgili" sıfatını taşıyanların, bir kararı temyiz etmekte hukuki yararının bulunması halinde, temyiz yoluna başvurabilmelerine olanak verilmelidir (bkz. Kuru, Baki; HMU, Cilt:IV, Dördüncü Baskı, sh. 3331, dipnot 276 ve civarı). Kuşkusuz, bu yöndeki temyiz başvuruları bakımından da, başvuruda hukuki yararın varlığı ya da yokluğu, her somut olayın niteliğine göre belirlenmelidir.
    Hemen belirtmek gerekir ki, "yargılama ilgilileri", HMK"nın 27. maddesinde de açıkça ifade edildiği üzere, hukuki dinlenilme hakkına sahip yargılama özneleridir ve yine aynı yasa maddesinde de belirtildiği üzere, yargılama ve hüküm ile ilgili olarak bilgi sahibi kılınmaları gerekir. Şu halde, mahkemece verilen kararın bu gibi kişilere de tebliği gerektiği kuşkusuzdur. Bu karara karşı temyiz süresi ise, HUMK 432/1. maddesinin kıyasen uygulanması suretiyle, hükmün ilgiliye tebliği ile başlamalıdır.
    Somut olay bakımından, temyiz isteminde bulunan 3.kişi vekilinin, yargılama süreci içerisinde, iptali istenen bir adet çeki elinde bulundurduğunu usulen tevsik etmek suretiyle yargılama sürecine dahil olduğu ve yukarda açıklandığı üzere "ilgili" sıfatını kazandığı, bu durumda, fiziken yeddinde bulundurduğu ve meşru hamili olduğunu ileri sürdüğü çekin de iptalini içeren yerel mahkeme kararını temyiz etmekte hukuki yararının mevcut bulunduğu dosya kapsamıyla sabittir.
    Tüm bu nedenlerle, mümeyyiz ilgili vekilinin temyiz dilekçesinin incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğini düşündüğümüzden Daire çoğunluğunun görüşüne katılamıyorum.

    KARŞI OY

    6100 sayılı HMK 382/e-6 maddesinde "Kıymetli Evrakın iptali davaları"nın çekişmesiz yargı işi" olduğu,
    Yasa"nın 65/1 maddesinde "Bir yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen ya da tamamen hak iddia eden üçüncü kişinin hüküm verilinceye kadar bu durumu ileri sürerek, yargılamanın taraflarına karşı aynı mahkemede dava açabileceği",
    6102 sayılı TTK"nın 818/1-s maddesi delaletiyle 758 maddesinde de "poliçeyi eline geçiren kişinin bilinmesi durumunda mahkemece dilekçe sahibine iade davası açması için uygun bir süre verileceği" düzenlenmiştir.
    Asli müdahale, bir yargılamanın konusunu oluşturan şey üzerinde; kısmen ya da tamamen hak iddiasında bulunan bir kişinin, bu iddiasını ileri sürerek, ilk yargılamanın taraflarına ya da ilgili yahut ilgililerine karşı, aynı mahkemede müstakil bir dava açmak suretiyle gerçekleştireceği müdahaleye, asli müdahale denilmektedir. (Bknz. Medeni Uszul Hukuku Prof. Dr. Süha Tanrıver Cilt. 1. Sh. 546)
    Asli müdahale müessesi, 6100 sayılı HMK 65 maddesinde düzenlenmiştir.
    Gerek maddenin hükümet gerekçesinde ifade edildiği ve gerekse doktrinde de kabul edildiği üzere asli müdahale çekişmesiz yargıda da mümkün olup, asli müdahale de bulunulmasıyla çekişmesiz yargı işi kural olarak çekişmeli yargıya dönüşmektedir.
    Asli müdahale bağımsız bir dava olduğundan, asli müdahilin dava açarken ayrıca harç yatırması gerekmektedir.
    Davalar birbirinden bağımsız olduğundan, mahkemece iki dava hakkında da ayrı ayrı karar verileceği gibi her iki davanın tarafları, kendileri hakkında verilen karara karşı ayrı ayrı istinaf ve temyiz yoluna başvururlar. (Medeni Usul Hukuku- Pekcanıtez C.1. Sh. 772)
    Somut uyuşmazlıkta;
    Davacı tarafından açılan, zayii nedeniyle kıymetli evrakın iptali davasında, iddianın aksine kıymetli evrakın zayii olmadığını, yedinde bulunduğunu beyan ederek kıymetli evrak üzerinde hak iddiasında bulunan ve bu nedenle davanın reddini isteyen müdahil"in talebi, HMK 65 maddesinde ifade edilen "asli müdahale"dir.
    Asli müdahilin, bu şekilde davaya müdahale etmesinde hukuki yararı olduğu gibi aleyhine verilen kararı temyiz etmekte de hukuki yararı bulunmaktadır.
    Çoğunluk görüşünün kabulü halinde, dava konusu çeki yasal hamil olan ve çek üzerinde üstün hakka sahip bulunan asli müdahilin talebine rağmen karar verilmesi durumunda, asli müdahile yanlış kararı temyiz hakkı tanımamak, yasal ve üstün hakkına rağmen müdahile "Zayii nedeniyle iptal kararının İptali" davasını açmak gibi bir külfet yüklenmesi sonucunu doğuracaktır ki yasa koyucunun böyle bir sonucu istediği düşünülemez.
    Açıklanan nedenlerle asli müdahil"in temyiz isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde asli müdahilin temyiz isteminin reddine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi