3. Hukuk Dairesi 2014/10691 E. , 2015/3078 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 20. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
(KAPATILAN ÜMRANİYE 3.ASL.HUK.MAH.)
TARİHİ : 21/12/2012
NUMARASI : 2012/51-2012/839
Taraflar arasındaki manevi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin kimlik bilgilerinin kullanılarak sahte bir abonelik sözleşmesi düzenlendiğini, S. S. sahte ismini taşıyan birine bu şekilde .......... numaralı hattın verildiğini, o şahsın bu hatla bir bayanı telefonla taciz ettiğini, bayanın şikayeti üzerine C. Başsavcılığı tarafından müvekkilinin bir çok davada avukatlık yaptığı bir adliyede şüpheli olarak fotoğraflanarak ifadesinin alındığını; bu nedenle, ızdırap çektiğini, gerekli özeni göstermeyen davalı bayinin ve denetim görevini yerine getirmeyen davalı ........ İletişim Şirketinin müvekkilinin manevi zararından sorumlu bulunduğunu iddia ederek; 100.000,00 TL manevi tazminatın, müvekkili tarafından sahteciliğin öğrenildiği 03/03/2011 tarihinden itibaren, işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, .......... vekili, davanın reddini savunmuş; diğer davalı ise, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece; dosya kapsamına göre, davalı ........... şirketinin, bayilerini sahte abonelik sözleşmelerini engelleyecek şekilde denetlemesinin mümkün olmadığı; davacıya ait kimlik fotokopisinin, davalı .............Tem. İnş.Hay.Gıda San.Ltd. Şirketinden ele geçirip geçirmediğinin belirlenemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili Süresinde temyiz etmiştir.
Kural olarak, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 74.maddesi (818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 53. maddesi) gereği hukuk hakimi, ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında, esas bakımından bağımsız kılınmış ise de; hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız olmayıp, öğretide ve yerleşik Yargıtay içtihatlarında, ceza hakiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hakiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmekte olup; maddi olayları ve yasak eylemleri saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliği taşıyacaktır.
Somut olayda; ceza yargılamasında yapılacak incelemenin ve yargılama sonucunda verilecek kararın eldeki davayı etkilemesi söz konusudur. Bu nedenle, davalı Serhat şirketi yetkilisi hakkında başlatılan ve derdest olduğu ileri sürülen ceza kovuşturma ve soruşturmaları (Ümraniye C.Başsavcılığının 2011/10170 sor. ve Ümraniye 5.Asliye Ceza mahkemesinin 2012/97 E sayılı) ile davacı hakkında başlatılan ceza kovuşturma ve soruşturma (İzmir C.Başsavcılığının 2010/85804 sor.) dosyaları ve dava ile ilgili diğer ceza dosyaları sonucunda verilecek hükümler beklenerek, davacının talebinin değerlendirilmesi gerekirken; eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.