18. Ceza Dairesi 2018/143 E. , 2018/3354 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Konut dokunulmazlığının ihlali
KARAR
Yerel Mahkemece bozma üzerine verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Suça sürüklenen çocuklara yükletilen TCK"nın 119/1-c maddesindeki birden fazla kişi ile birlikte konut dokunulmazlığının ihlali eylemlerinin suç tarihine göre, uzlaşma kapsamında bulunmadığı, ancak 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren, 6763 sayılı Kanun"un 34. maddesi ile değişik CMK"nın 253. maddesi uyarınca, "Mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla, suça sürüklenen çocuklar bakımından ayrıca, üst sınırı üç yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasının gerektiren suçların" uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması ve suça sürüklenen çocuklara yükletilen konut dokunulmazlığının ihlali suçunun, 5918 sayılı Kanunun 8. maddesiyle CMK"nın 253/3. maddesine eklenen cümlenin yürürlüğe girdiği 09/07/2009 tarihinden önce işlenmesi karşısında, konut dokunulmazlığının ihlali suçunda suça sürüklenen çocuklar yararına olan uzlaşma hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı hususunda yeniden değerlendirilme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuklar ... ve ... müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak, başkaca yönleri incelenmeksizin HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 12.03.2018 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Olay: 10/02/2009 gün 2009/28 sayılı iddianame ile 13/08/2008 tarihinde yaralama ve konut dokunulmazlığını ihlal suçlarını işleyen suça sürüklenen çocuklar ... ve ..."nin cezalandırılması için kamu davası açılmıştır.
Mut Asliye Ceza Mahkemesi yaptığı yargılama sonrası 01/03/2017 gün 2016/496 esas, 2017/123 sayılı kararı ile ... ve ..."nin TCK 116/4, 119/1-c, 29, 31/3, 62, 50/1 maddeleri gereğince 4000 tl adli para cezasıyla cezalandırılmalarına karar vermiştir.
Karar süresi içerisinde suça sürüklenen çocuklar müdafii tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay 18. Ceza Dairesi 12/03/2018 gün 2018/143 esas, 2018/3354 sayılı kararı ile suçun CMK 253/3 maddesi uyarınca uzlaşma hükümlerine tabi olduğunu belirterek hükümlerin bozulmasına oy çokluğuyla karar vermiştir.
Yüksek Dairenin bozma düşüncesine katılmıyorum.
Nedenler: Suça sürüklenen çocukların üzerine atılı konut dokunulmazlığını ihlal suçunun TCK 116/4, 119/1-c maddelerine aykırılık oluşturduğu, bu haliyle suçun nitelikli halinin işlendiği nitelikli hal nedeniyle TCK 116/4, 119/1-c maddelerinde öngörülen cezanın üst sınırı 3 yıl hapis cezasını aştığı için uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağı düşüncesindeyiz.
Uzlaşma kurumu 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5732 sayılı TCK 73, 5271 sayılı CMK 253 ve 254 maddelerinde düzenlenmiş, 03/07/2005 tarihinde 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu"nun 24. maddesi uyarınca kapsamı genişletilmiş 06/12/2006 tarihli 5560 sayılı Yasa ile 5237 sayılı TCK"nın 73, 5271 sayılı CMK"nın 253 ve 254 ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 24. maddelerinde değişiklik yapılmış, çocuklar ile reşit kişilerin durumları arasında parelellik sağlanmıştır. Daha sonra 26/06/2009 tarih ve 5918 sayılı yasanın 8. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nın 253. maddesinde değişiklik yapılarak uzlaşma kapsamına giren bir suçun bu kapsama girmeyen başka bir suç ile birlikte işlenmiş olması halinde uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağı öngörülmüştür. 24/11/2016 tarihli 6763 sayılı yasanın 34. maddesi ile CMK 253 maddesinin c fıkrası değişikliğe uğramış ve yapılan düzenleme ile mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla, suça sürüklenen çocuklar bakımından ayrıca üst sınırı 3 yıl hapsi geçmeyen veya adli para cezasını gerektiren suçlar açısından da uzlaşma imkanı getirilmiştir. Yine bu düzenlemede TCK 106/1, 141, 157 maddelerinde düzenlenen suçlarda uzlaşma kapsamına alınmıştır.
Uzlaşma biçim itibariyle bir ceza yargılaması müessesesi ise de sonuçları itibariyle maddi ceza hukuku kuralı niteliği taşıdığı Ceza Genel Kurulunun 06/11/2007 gün 2007/6-212, 229 sayılı kararında açıkça belirtilmiştir.
Suça sürüklenen çocuklar açısından uzlaşma kurumunun kapsamının daha geniş biçimde düzenlendiği anlaşılmaktadır. 5237 sayılı TCK suçun temel şekli, nitelikli şekli ve ağırlatılmış hallerini karışık şekilde düzenlemiştir.
Suçun uzlaşma kapsamında kalıp kalmadığı hususunda suçun nitelikli halleri yönünden ayrım yapan bir hüküm bulunmaması nedeniyle suçun uzlaşma kapsamı içinde kalıp kalmadığı, suçun nitelikli halleri için mustakil ceza öngörülüp öngörülmediği nazara alınarak durum saptanmalıdır.
Suça sürüklenen çocuk hakkında uygulanması istenen ve suçun nitelikli halinin düzenlendiği maddenin öngördüğü hapis cezasının üst sınırı 3 yıl hapis cezasından fazla ise suça sürüklenen çocuklar açısından uzlaşma hükümlerinin uygulanmaması gerekir.
Sonuç: Bu açıklamalar ışında Yargıtay 18. Ceza Dairesinin bozma kararının gerekçesine katılmıyorum.