9. Hukuk Dairesi 2014/36384 E. , 2016/7865 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile izin ücreti, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, giyim, yol ve yemek yardım ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı Talebinin Özeti:
Davacı vekili, davacının iş sözleşmesinin sebep bildirilmeksizin ve haksız olarak işverence feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile izin ücreti, fazla çalışma ücreti, genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti, giyim yardımı, yol yardımı, yemek yardımı alacaklarını talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, iş akdinin davacı tarafından haksız olarak feshedildiğini, davacının 12/07/2006 tarihinde işe başladığını, davacının yıllık izinlerini kullandığını, davacının hafta tatili ve genel tatil günlerinde çalışmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, iş akdinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu bağlamda, hafta tatili ücreti, giyim yardımı, yol yardımı ve yemek yardımı talepleri reddedilmiş diğer talepler ise rapor doğrultusunda kabul ya da kısmen kabul edilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Taraflar arasındaki ilk uyuşmazlık, izin ücretinin doğru olarak hesaplanıp hesaplanmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 59 uncu maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
İşçinin izine hak kazandığı süreler 4857 sayılı İş Kanunu"nun 53, maddesinde düzenlenmiştir. 4857 sayılı İş Kanunu Haziran 2003 ayında yürürlüğe girmiş olup, o tairhten önce 1475 sayılı İş Kanunu hükümleri yürülüktedir. İzin süreleir farkşlı olduğundan her yasa döneminin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir.
Somut olayda, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının 01/01/1997-02/08/2012 tarihleri arasında 15 yıl 7 ay 1 gün çalıştığı kabul edilmiş olup bu tespit isabetlidir. Ancak davacının bir dönem çalışması 1475 sayılı kanun döneminde kaldığından 10.06.2003 tarihinde kadar iznin 1475 sayılı yasaya, bu tairhten sonra ise 4857 sayılı yasaya göre tespit edilmesi gerekir. Hükme esas bilirkişi raporunda bu husus gözardı edilmiştir. Davacının hizmet süresi gözetildiğinde;
01/01/1997-01/01/1998 1.YIL 12 GÜN
01/01/1998-01/01/1999 2.YIL 12 GÜN
01/01/1999-01/01/2000 3.YIL 12 GÜN
01/01/2000-01/01/2001 4.YIL 12 GÜN
01/01/2001-01/01/2002 5.YIL 12 GÜN
01/01/2002-01/01/2003 6.YIL 18 GÜN
01/01/2003-01/01/2004 7.YIL 20 GÜN
01/01/2004-01/01/2005 8.YIL 20 GÜN
01/01/2005-01/01/2006 9.YIL 20 GÜN
01/01/2006-01/01/2007 10.YIL 20 GÜN
01/01/2007-01/01/2008 11.YIL 20 GÜN
01/01/2008-01/01/2009 12.YIL 20 GÜN
01/01/2009-01/01/2010 13.YIL 20 GÜN
01/01/2010-01/01/2011 14.YIL 20 GÜN
01/01/2011-01/01/2012 15.YIL 26 GÜN
------------------------------------------------------------------------------
HAK KAZANILAN SÜRE TOPLAM = 264 GÜN
KULLANILAN = 0 (SIFIR)
KALAN = 264 GÜN
Buna göre, izin ücretinin 264 gün üzerinden hesaplanması gerekirken, 276 gün üzerinden hesaplanması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3- Taraflar arasındaki ikinci uyuşmazlık, kıdem tazminatı alacağı dışında hüküm altına alınan alacaklara uygulanacak faizin başlangıç tarihlerinin ne olması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
Dava dilekçesinin incelenmesinde, davanın belirsiz alacak davasının bir çeşidi olan kısmi eda külli tespit davası şeklinde açıldığı anlaşılmıştır. Bu dava çeşidi, tahsil amaçlı belirsiz alacak davasından bir takım hukuki sonuçlar açısından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda, her iki dava türü arasında önemli farklardan biri hüküm altına alınan alacaklara uygulanacak faizin başlangıç tarihleridir. Tahsil amaçlı belirsiz alacak davasında kıdem tazminatı dışındaki alacaklara dava tarihinden itibaren yürütülmelidir. Kısmi eda külli tespit şeklindeki belirsiz alacak davalarında ise kıdem tazminatı dışındaki alacaklarda dava dilekçesi ile talep edilen miktarlara dava tarihinden, talep arttırım dilekçesi ile arttırılan miktarlara ise talep arttırım tarihinden itibaren faiz yürütülmelidir.
İşçilik alacaklarına faiz yürütülebilmesi için davacının talebinin olması gerektiğini önemle belirtmekte fayda vardır.
Talep edilen ve hüküm altına alınan alacaklardan kıdem tazminatı, iş akdinin feshedildiği tarihte muaccel hale gelmekte, işveren açısından temerrüde düşme tarihi de aynı tarih (fesih tarihi) olmaktadır. Bu nedenle, kıdem tazminatı alacağının tamamına fesih tarihinden itibaren faiz yürütülmelidir. Mahkemece iş bu alacağa fesih tarihinden itibaren faiz yürütülmesi bu açıdan isabetlidir.
Hüküm altına alınan, ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti, izin ücreti ve genel tatil ücreti alacakları yönünden, eğer davacı işçi dava açılmadan önce bahsi geçen geçen alacakların ödenmesi için işverene ihtarname göndermemişse, işveren davanın açılması ile (dava tarihinden itibaren) temerrüde düşecektir. Bu durumda, yani dava açılmadan önce davacı tarafından işverene alacakların ödenmesi konusunda bir ihtarnamenin gönderilmediği durumlarda, davanın türüne göre söz konusu alacaklara uygulanacak faizin başlangıç tarihi belirlenmelidir. Buna göre, dava belirsiz alacak davasının bir türü olan kısmi eda külli tespit davası şeklinde yahut kısmi dava şeklinde açılmışsa, dava dilekçesinde talep edilen miktarlara dava tarihinden, ıslah ile (kısmi eda külli tespit davası açısından talep arttırım dilekçesi ile) talep edilen miktarlara ıslah (talep arttırım) tarihinden itibaren faiz yürütülmelidir. Davanın türü tahsil amaçlı belirsiz alacak davası ise söz konusu alacakların tamamına dava tarihinden itibaren faiz yürütülmelidir.
Davacı işçi, dava açılmadan önce işçilik alacaklarının ödenmesi için işverene ihtarname göndermiş ise ihtarnamede alacakların ödenmesi için öngörülen sürenin bitimi ile işveren temerrüde düşecektir. Bu süre hesaplanırken, tebliğ tarihi süreye dahil edilmeyecek, süre tebliği takip eden günden itibaren işlemeye başlayacaktır. Örneğin, davacı işçi tarafından dava açılmadan önce 13/06/2011 günü noterde keşide ettirilen ve alacakların ödenmesi talebini içerir ihtarnamenin 14/06/2011 günü işverene tebliğ edildiğini ve ihtarnamede ödeme için işverene 7 gün süre verildiğini kabul edelim. Bu durumda, işveren 22/06/2011 günü temerrüde düşürülmüş olacaktır. Dava açılmadan önce işverenin temerrüde düşürülmesi durumunda, kıdem tazminatı dışındaki alacaklara temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülmeli, kıdem tazminatına ise fesih tarihinden itibaren faiz yürütülmelidir. Dava açılmadan önce işçi tarafından keşide edilen ihtarname ile işverenin temerrüde düşürülebilmesi için ihtarnamede talep edilen alacak kalemlerinin miktarları da belirtilmek suretiyle ayrı ayrı belirtilmesi gerekmektedir. İhtarnamede talep edilmeyen ancak dava ile talep edilen bir alacak açısından işverenin ihtarname ile temerrüde düşürüldüğünden bahsedilemez. İşveren ancak, ihtarnamede belirtilen alacaklar açısından ve yine ihtarnamede belirtilen miktarlar yönünden temerrüde düşmüş kabul edilecektir.
Somut uyuşmazlıkta, mahkemece her ne kadar kıdem tazminatı dışındaki alacaklara temerrüt tarihi olan 18/11/2011 tarihinden itibaren faiz yürütülmüşse de, faiz başlangıç tarihlerinin tespitinde esas alınan ihtarnamenin incelenmesinde, davanın tarafları ve somut uyuşmazlık ile bir ilgisinin olmadığı görülmüştür. Bu nedenle, söz konusu ihtarname ile işverenin dava açılmadan önce temerrüde düşürüldüğünden söz etmek mümkün değildir.
Bu nedenle, hüküm altına alınan ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti, izin ücreti ve genel tatil ücreti alacakları yönünden, davanın kısmi eda külli tespit davası olduğu gözetilerek, dava dilekçesi ile talep edilen miktarlara dava tarihinden talep arttırım dilekçesi ile talep edilen miktarlara ise talep arttırım tarihinden itibaren faiz yürütülmelidir.
Sonuç olarak, hüküm altına alınan ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti, izin ücreti ve genel tatil ücreti alacakları yönünden alacak miktarlarının tamamına 18/11/2011 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi ayrı bir bozma nedenidir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 30/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.