Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/13010
Karar No: 2018/11238
Karar Tarihi: 18.06.2018

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/13010 Esas 2018/11238 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2015/13010 E.  ,  2018/11238 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil- bedelin tahsili davası sonunda, yerel mahkemece tapu iptali ve tescil talebinin reddine, bedel talebinin kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    -KARAR-
    Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı taktirde bedelin tahsili isteklerine ilişkindir.
    Davacı, maliki olduğu ... parsel sayılı taşınmazı satması için emlakçılık yapan davalı ... ile görüştüğünü, ...’ın yönlendirmesi ile yanında çalışan ...’yi vekil tayin ettiğini, satış yetkisini de içeren vekâletname kullanılarak maliki olduğu taşınmazın bilgisi ve rızası dışında davalılardan Bülent Belliger’e gerçek bedelinin çok altında bir bedele satış suretiyle temlik edildiğini, bu satış nedeniyle bir bedel ödenmediğini, yapılan bu işlemlerin muvazaalı olduğunu, davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ettiklerini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmazsa rayiç bedelin faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ..., vekalet görevininin kötüye kullanıldığının tarafınca bilinmesinin mümkün olmadığını, taşınmazı yatırım amaçlı bedelini ödeyerek satın aldığını, iyi niyetli olduğunu, kayıt maliki olmayıp, taşınmazı davadan önce dava dışı ...’a satış suretiyle temlik ettiğini, davalı ..., davacının alıcı ile anlaşması üzerine taşınmaz satış işlemlerini yapması için kendisine vekaletname verdiğini, çekişme konusu taşınmazın da davacının iradesine uygun olarak satışını gerçekleştirdiğini, alıcı tarafından ödenen satış bedelini davacının talimatı ile davacının yanında çalışan ...’ın hesabına havale yaptığını bildirip davanın reddini savunmuşlardır.
    Davalı ..., davacı tarafından kendisine verilen bir vekaletname olmadığını, tarafından gerçekleştirilen herhangi bir satış işlemi bulunmadığını belirterek husumet nedeniyle davanın reddi gerektiğini bildirmiştir.
    Mahkemece, taşınmazın davalılar adına kayıtlı olmadığı gerekçesiyle tapu iptali ve tescil talebinin reddine, taşınmazın satışı için vekalet verilen kişinin ... olmadığı, ...’in de kötü niyetli olduğunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle bedel talebi yönünden ... ve ... hakkındaki davanın reddine, ... yönünden iddianın ispat edildiği gerekçesi ile davanın kabulü ile taleple bağlı kalınarak 10.000,00 TL ‘nin tahsiline karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacıya ait ... parsel sayılı 17.800 m2 bağ vasıflı taşınmazın 26.08.2009 tarihli satış yetkisi içeren vekaletnameye istinaden vekili davalı ... tarafından diğer davalı ...’e 28.08.2009 tarihinde satış yolu ile temlik edildiği, ...’in de taşınmazı 21.01.2010 tarihinde dava dışı ...’a satış suretiyle devrettiği, ...’ın da 23.09.2013 tarihinde dava dışı Taner Nergiz’e satış sureti ile aktardığı anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; Borçlar Kanununun temsil ve vekalet akdini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
    6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
    Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
    Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK"nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
    Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Somut olaya gelince; toplanan delillerden ve tüm dosya içeriğinden davalılardan ... kayıt maliki olmadığı gibi , davacı tarafından kendisine verilen herhangi bir vekaletname de bulunmamaktadır.Davalı ...’ın somut olayla bir ilgisi saptanmadığından ... hakkındaki davanın reddedilmesinde bir isabetsizlik olmadığı gibi tapu iptali ve tescil davalarının kayıt maliki aleyhineaçılacağı genel kuraldır. Eldeki davada dava tarihi itibari ile davalılar kayıt maliki değildirler.Dava açıldığı sırada davalılar kayıt maliki olmadıklarından olayda HMK’nın 125.maddesinin uygulama yeri de yoktur. Bu nedenlerle davacının tapu iptali tescil isteğinin reddine yönelik temyiz itirazları ile davalı ... hakkındaki yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine.
    Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarına gelince; hüküm, temyiz eden davalı ... vekiline 30.06.2015 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı ... vekili yasal on beş günlük (HUMK. md. 432/1) süreden sonra 20.07.2015 tarihli verdiği dilekçe ile hükmü temyiz etmiştir.Bu durumda, 15 günlük yasal temyiz süresi geçmiş bulunduğundan HUMK.’nun 432/4. maddesi ve Yargıtay Büyük Genel Kurulu’nun 01.06.1990 tarih ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca temyiz isteğinin süreden reddine,
    Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince; davalı vekil ... taşınmazın 35.000,00 TL ‘ye satıldığını,bu bedelin davacının yanında çalışan ... ‘ın banka hesabına yatırıldığını savunmuş, ... tanık olarak verdiği beyanlarında bu paranın kendi parası olduğunu bildirmiştir. Dolayısıyla davalı ... tarafından bu paranın satış bedeli olduğu kanıtlanamamıştır.
    Öte yandan, resmi akitte taşınmaz satış bedeli olarak 5.500,00 TL gösterilmiştir.Taşınmazı satın alan Bülent, satış bedeli olarak daha fazla bir bedel ödediğini savunmamıştır.Çekişmeli taşınmazın davalı ...’e satış tarihi itibari ile gerçek değeri bilirkişiler tarafından 365.940,00 TL olarak saptanmıştır.Bu durumda vekil ... ile alıcı ...’in el ve iş birliği içerisinde davacıyı zararlandırdıkları açıktır.
    Hâl böyle olunca; davacının talep ettiği bedelin vekil ... ile davalı ...’ten müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerekirken , ... ‘in talep edilen satış bedelinden sorumlu tutulmaması doğru değildir.
    Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18/06/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi