11. Hukuk Dairesi 2016/9469 E. , 2018/3549 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 25/05/2016 tarih ve 2016/144-2016/471 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 15/05/2018 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av. .... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili tarafından davalı hakkında ... Kaza Mahkemesi"ne açılan davada 26.02.2015 tarih ve 6958/14 dava no"lu kararla 252.728,60 € alacağa 15.11.2013 tarihinden itibaren yıllık %3 oranında faiz ödenmesine karar verildiği, bu kararın 09.04.2015 tarihinde kesinleştiği, Türkiye ile KKTC arasında 27.10.1988 tarih ve 3490 sayılı Adli Yardımlaşma Kanunu olup karşılıklık prensibinin olduğunu, MÖHUK"un 54.maddesi gereğince yabancı mahkeme kararlarının infazı için tenfizi gerektiğini ileri sürerek, Lefkoşa Kaza Mahkemesi"nin kararın tanınması ve tenfizini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, yabancı mahkemede ikame davada dava dilekçesinin ve mahkeme kararının tebliğ edilmediğini, savunma haklarının ihlal edildiğini, tenfize konu ilamdaki meblağın davacıya ödendiğinden tenfize konu edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, Türkiye Cumhuriyeti ile hükmü veren KKTC arasında 1988 tarihli anlaşmanın yani karşılılık esasının var olduğu, anılan sözleşmede tenfiz için istenilen hususlar düzenlenmiş olup halen yürürlükteki MÖHUK"un 54.maddesi ile aynı hususları içerdiği, tenfizi istenilen hüküm taraflar arasındaki alacak hususuna ilişkin olup Türkiye Cumhuriyeti Mahkemelerinin münhasır yetkisine giren bir konuda olmadığı, tenfizi istenilen kararın kesinleşmiş olduğu, arkasında usule uygun olarak apostil şerhinin bulunduğu, ilgili devlet mevzuatına göre kesinleştiği, tenfizi istenilen kararda açıkça davalıya celpnamenin aslına uygun bir sureti tebliğ edildiği halde isbat-ı vücut etmediğinin yazıldığı, yani davalıya tebliğin yapılmış olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı şirket vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup, mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de yabancı bir mahkeme kararının tenfiz edilmesi için öncelikle kararın usulünce kesinleşmiş olması gerekmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyet arasında imzalanan ve 3490 sayılı Kanunla onaylanan Hukuki, Ticari ve Cezai Konularda Adli Yardımlaşma, Tanıma ve Tenfiz, Suçluların Geri Verilmesi ve Hükümlülerin Nakli Sözleşmesi"nin 14. maddesinde kararın verildiği Devlet Kanununa göre kesinleşmesi gerektiği düzenlenmiştir. Davacı tarafça dosyaya tercümesi sunulan Lefkoşa Kaza Mahkemesince verilen kararda kararın 09.04.2015 tarihinde kesinleştiği yazılmış ise de ilamın davalıya tebliğine ilişkin bir belge sunulmamıştır.
Bu durumda, yabancı mahkeme ilamının tenfizi için kesinleşme dava şartı olduğundan öncelikle kararın usulüne uygun kesinleşip kesinleşmediği araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.630 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 15/05/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.