1. Hukuk Dairesi 2015/12632 E. , 2018/11173 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TENKİS
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-tenkis davası sonunda yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi,Tetkik Hâkimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde tenkis isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan eşi ...’nun maliki olduğu ... ada ... parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan 47 no’lu bağımsız bölümü kendisinden mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak ilk evliliğinden olma davalı çocuklarına 04/07/2005 tarihinde satış suretiyle temlik ettiğini ileri sürerek, davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tescilini, olmadığı taktirde tenkisini istemiştir.
Davalılar vekili, davalıların annesinin 1990 yılında ölümü üzerine mirasbırakanın 1993 yılında davacı ile evlendiğini, mirasbırakanın ilk olarak taşınmazı, intifa hakkını üzerinde bırakarak 1985 yılında davalı oğlu Halil Suavi’ye temlik ettiğini, o tarihte annelerinin sağ olup birlikte ikamet ettiklerini, davalı ...’nin uzman doktor olup mecburi hizmetini yaptığı sırada mirasbırakana 02.031987 tarihli vekaletname verdiğini, ancak annelerinin 1990 yılında ölümü nedeniyle mirasbırakanın vekalet görevini kötüye kullanmasının önüne geçmek için 29.01.1993 tarihinde vekillikten azlettiğini, azilname işlenmediğinden mirasbırakanın, yetkisiz şekilde 1993 yılında taşınmazı dava dışı amcaları Necati’ye temlik ettiğini ve bilahare taşınmazı üzerine aldığını, tüm bu işlemlerden bir kaç ay sonra mirasbırakanın davacı ile evlendiğini, mirasbırakan adına yapılan tescilin yolsuz olup, davalı ...’nin mirasbırakana karşı yolsuz tescile dayalı dava açmayıp 04.07.2005 tarihinde intifa hakkını mirasbırakanın üzerinde bırakarak taşınmazı temlik aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; iddianın kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1931 doğumlu mirasbırakan ...’nin 12.12.2007 tarihinde ölümü ile 09.07.1993 tarihinde evlendiği ikinci eşi davacı ile 1990 yılında ölen ilk eşinden olma davalı çocukları ... ve ...’un mirasçı kaldıkları, ... ada ... parsel sayılı taşınmaz üzerindeki çekişme konusu 47 no’lu mesken nitelikli bağımsız bölümün kat mülkiyetine çevirme işlemiyle 19.10.1977 tarihinde dava dışı SS. ... Belediye İşçileri Yapı Kooperatifi adına kayıtlı iken, 11.11.1977 tarihli tahsis işlemiyle mirasbırakan ... adına tescil edildiği, mirasbırakanın da çekişme konusu bağımsız bölümü, intifa hakkını üzerinde bırakmak suretiyle 11/06/1985 tarihinde davalı oğlu ...’ye satış suretiyle temlik ettiği, 18/03/1993 tarihinde davalı oğlu ...’ye vekaleten çekişme konusu bağımsız bölümü satış suretiyle bu kez dava dışı ...’na temlik edip taşınmaz üzerindeki intifa hakkından da feragat ettiği, mirasbırakanın, bu satış işlemini davalı oğlu tarafından verilen 02.03.1987 tarihli vekaletnameye dayalı olarak yaptığı, esasen davalı ...’nin, mirasbırakanı 29.01.1993 tarihinde vekillikten azlettiği, ancak azilnamenin tapuya yansımadığı ve murisin bu satış işlemini yapmasına engel bir durumun olmadığının resmi senetten de anlaşıldığı, dava dışı ...’nin de çekişme konusu bağımsız bölümü 28.05.1993 tarihinde satış suretiyle tekrar mirasbırakan ...’ye temlik ettiği, bu temlikten kısa bir süre sonra mirasbırakanın davacıyla evlendiği, en son 04.07.2005 tarih 5368 yevmiye no’lu işlemle mirasbırakanın, çekişme konusu bağımsız bölümün intifa hakkını üzerinde bırakarak kuru mülkiyetin tamamını davalı oğlu ...’ye 10.000-YTl bedelle satış suretiyle temlik ettiği, söz konusu işlemin resmi senet içeriğinde, “ mirasbırakanın, vekaletten azledildiğini bilmeden yetkisiz şekilde satış işlemi yapıp daha sonra taşınmazı üzerine aldığının ve bu şekilde zarara uğrattığı vekil eden oğlunun zararının tazmini amacıyla satış bedeli talep etmediğinin, davalı oğlunun uğradığı zararı tazmin etmek üzere satış bedelinin ödendiğini kabul ettiğinin” yazılı olduğu ve resmi senedi mirasbırakanın bizzat imza ettiği, 04/07/2005 tarih 5369 yevmiye no’lu işlemle de davalı ...’nin çekişme konusu bağımsız bölümdeki kuru mülkiyet hakkının 1/2’sini diğer davalı kardeşi ...’a satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince; çekişme konusu bağımsız bölümün, mirasbırakan ile davacının evliliğinden önce davalı ... adına kayıtlı olduğu, bir başka ifadeyle çekişme konusu bağımsız bölümün aslının davalı ...’ye ait olduğu, mirasbırakanın davalı oğlu tarafından daha önce vekillikten azledildiği halde yetkisiz şekilde taşınmazı dava dışı Necati’ye temlik edip kısa bir süre sonra da tekrar üzerine aldığı, en son 04.07.2005 tarih ve 5368 yevmiye no’lu satış işlemiyle davalı oğlu ...’ye taşınmazdaki kuru mülkiyetin tamamını yeniden temlik ettiği, mirasbırakanın bu temliki daha önce yetkisiz şekilde yapılan temlik nedeniyle zarara uğrayan oğlunun zararının giderilmesi amacıyla yaptığı mirasbırakanın resmi senede de yansıyan bu iradesine değer verilmesi gerektiği, davalı ...’nin, mirasbırakan babası adına oluşan tescilin yolsuz olduğu iddiasıyla daha önce herhangi bir iptal tescil davası açmamış olmasının aleyhe yorumlanamayacağı, kaldı ki davalı ile mirasbırakan arasında uyuşmazlık konusu olabilecek bu sorunun, dava açmaya gerek kalmaksızın mirasbırakanın iradesinin resmi senede yansıtılması suretiyle giderildiği, mirasbırakanın amacının mirasçı ikinci eşinden mal kaçırmak olmadığı anlaşılmaktadır.
Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 07.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.