11. Hukuk Dairesi 2016/11961 E. , 2018/3541 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 11/07/2016 tarih ve 2016/30-2016/103 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin bir yapı denetimi şirketi olduğunu, davalının ise müvekkili şirketin eski ortağı ve sigortalı çalışanı olduğunu, davalının sigortalı olarak çalışmaya devam ettiği 15/09/2014 tarihinde 36, 37, ve 42. sınıflarda müvekkili şirketin ticari faaliyetlerde kullandığı, piyasada tanınması ve ayırt edilmesini sağlayan "OK" ibaresi ve logosunu TPE nezdinde kendisi adına 2014/75039 nolu marka müracaatında bulunarak haksız ve kötü niyetli şekilde tescil ettirdiğini, "OK" ibaresi ve logosunun öncelik hakkının müvekkilinde olduğunu, müvekkilinin gerçek hak sahibi olduğunu iddia ederek davalı adına kayıtlı 2014/75039 sayılı "Ok Mühendislik" markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davalının "OK" ibaresi ve şeklini müvekkili faaliyet alanlarında tescil ettirmesi haksız rekabet niteliğinde olduğundan, haksız rekabetin men"ine, hükmün ilanına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin markayı ihdas ve istimal ettiğini, piyasada maruf hale getirdiğini, müvekkilinin davacı şirketin kurucu ortağı olduğunu, ‘Ok’ ibaresinin müvekkilinin isim ve soy isminin baş harflerinden oluştuğunu, ‘Ok’ ibaresinin ilk olarak 23/06/2011 tarihinde müvekkili tarafından kurulmuş olan dava dışı .... Hizm. Müh. İnş. San. Tic. Ltd. Şti.’nin ticaret unvanında kullanıldığını, davacı şirketin kullanımına müvekkilinin muvafakat vermediğini, haksız olarak kullandığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalının 2014/75039 sayılı "şekil + üçgen benzeri ok logo" kompozisyonlu ve ....ibareli marka başvurusunun dava tarihinde tescil edilmediği, marka hükümsüzlük davasının vakitsiz açıldığı, davacı şirketin 05/06/2012 tarihinde kurulduğu, davalının hissesini devrederek 06/07/2012 tarihinde ayrıldığı, bu tarih öncesinde logonun davacı tarafça kullanıldığından logoda bir öncelik elde ettiği, logonun kim tarafından çizildiği veya çizdirildiğinin sonuca etkili olmadığı, davalının "Ok Mühendislik" markasını ilk defa kendisinin 23/06/2011 tarihinde kurduğu Ok Gayrimenkul Ekspertiz Şirketi’nce kullanıldığını savunmuş ise de anılan dava dışı şirketin logo üzerindeki önceliğini gösterir bir kanıt sunulamadığı, davalının, davacıdan daha önce kullandığına ilişkin bir yazılı kanıt gösteremediği, davacı ... firmasının
2013 ve 2014 tarihli ticari evraklarında, faturalarında logonun yer aldığı, logonun ilk kez davacı şirketçe ticari anlamda tanıtıcı işaret yapıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile vakitsiz açılan marka hükümsüzlük davasının reddine, delil tespit raporunda görselleri bulunan üçgen ve ok karışımı bir görünüm arz eden logonun davalı tarafından inşaat ve bağlantılı hizmetler alanında kullanılmasının haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, önlenmesine, kararın ilanına karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, marka hükümsüzlüğü ile haksız rekabetin tespiti ve men"i istemine ilişkindir. Mahkemece erken açılan marka hükümsüzlüğü davasının reddine, haksız rekabete ilişkin davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, haksız rekabete konu logo görselini de içerecek şekilde işbu dava açılmadan önceki bir tarih olan 15/09/2014 tarihinde davalı tarafça ‘... + Logo’ ibareli 2014/75039 sayılı 36, 37. ve 42. sınıflarda marka başvurusunda bulunulmuştur. Bu durumda, davalı başvurusunun tescil ile sonuçlanıp sonuçlanmadığı araştırılarak şayet tescil ile sonuçlanmış ve buna ilişkin bir hükümsüzlük davası da açılmadığı takdirde dava tarihi itibarıyla davalı kullanımının 556 sayılı KHK’nin 40. maddesi uyarınca yasal kullanım niteliğinde olup olmayacağı değerlendirilmeksizin yazılı gerekçelerle karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davalı yararına bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 14/05/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.