1. Hukuk Dairesi 2015/12116 E. , 2018/11152 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ-TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar, davalı ... tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanı babası ...’ın, ... ve ... parsel sayılı taşınmazlarını oğlu ... ve ...’e kazandırmak için ara malikler kullanmak suretiyle devirler yaptığını ileri sürerek, davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile veraset ilamındaki payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., temlikin muvazaalı olmadığını, maliki olduğu iş yerini satarak ve üzerine kredi temin ederek ... parsel sayılı taşınmazdaki payı satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, çekişme konusu ... parsel sayılı taşınmazdaki davalı ... adına kayıtlı pay ile ... parsel sayılı taşınmazda davalı ... adına kayıtlı olan pay yönünden temliklerin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, kayıt maliki olmayan diğer davalılar yönünden davanın husumetten reddine karar verilmiş, karar davalı ... tarafından ... parsel sayılı taşınmaz yönünden temyiz edilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’ın 28/02/2011 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak ilk evliliğinden olma davacı kızı, davalı oğlu ile dava dışı oğulları ..., ..., mirasbırakanın kendisinden evvel ölen kızı ...’den olma torunları ... ve ... ile mirasbırakanın ikinci eşi ... ile ondan olma çocukları ... ve ...’nin kaldıkları, mirasbırakanın ... parsel sayılı taşınmazdaki 870/1370 payını 31/08/2010 tarihinde davalı ...’ya satış suretiyle temlik ettiği, ... tarafından da davalı ...’e 10/01/2011 tarihinde devredildiği bu davalı tarafından da 31/12/2013 tarihinde davalı ...’ye aktarıldığı, taşınmazda ...’nin halen 87/137 oranda paydaş olduğu anlaşılmaktadır.
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince; ... sayılı parseldeki payın 31/08/2010 tarihinde ilk el ...’ya temliki yönünden davacı tanıkları ve tarafların kardeşi olan ... ve ..., mirasbırakanın oğlu ...’in ...’ya borçlandığını, mirasbırakanın da oğlunun borcuna karşılık payını devrettiğini bildirmişlerdir. Tanıkların bu beyanları yukardaki ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde murisin temliki mal kaçırma amacıyla değil oğlu Mehmet’in borcunu ödemek amacı ile yaptığı sonucuna varılmaktadır.
Hal böyle olunca; ... parsel sayılı taşınmaz yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
Davalı ...’nin bu yöne değinen ve yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 07.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.