(Kapatılan)21. Hukuk Dairesi 2019/542 E. , 2020/869 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Antalya 2. İş Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
A) Davacı İstemi:
Davacı; boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının tespit edilmesi nedeni ile ölüm aylığının kesilmesine ilişkin davalı Kurum işleminin iptali ile yeniden yetim aylığı bağlanmasını, ödenmeyen aylıkların kesim tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesini talep etmiştir.
B)Davalıların Cevapları;
Davalı vekilinin cevap dilekçesi için süre uzatım talebinde bulunduğu ancak usulüne uygun cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
C)İlk Derece Mahkemesi Kararı;
İlk derece Mahkemesince;”Toplanan delillere, kamu tanık beyanlarına, medula sistemi kayıtları, tanık beyanlarına, nüfus kayıtları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalının boşandığı eşiyle birlikte yaşadığı, kurum işleminin yerinde olduğu, bu nedenle davacının kurum işleminin iptali ve kesilen aylıkların yeniden bağlanmasına ilişkin davasının reddine karar vermek gerektiği sonuç ve vicdani kanaatine ulaşılmıştır,” gerekçesiyle
“Davanın Reddine, “ karar verilmiştir.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Kararı;
Bölge Adliye Mahkemesince; “Davanın dayanağını 5510 Sayılı Yasa"nın 56/son maddesi hükmü oluşturmaktadır. Denetmene imzalı ifade veren apartman yöneticisi ve aynı zamanda apartmanın altında bulunan market işleticisinin beyanı tarafların birlikte oturduğunu göstermektedir. Benzer şekilde apartman sakinlerinden Kadir"in sözlü beyanda bulunduğu denetmen raporundan anlaşılmaktadır. Zabıta araştırmasında kadının oturduğu evin boşandığı eşine ait olduğu tespiti vardır. Seçmen bilgilerini geri izleme kayıtlarına göre taraflar 01.11.2015 tarihi itibari ile aynı adres esas olmak üzere aynı sandıkta 30 ve 32 seçmen no ile oy kullanmışlardır. Medula kayıtlarına nazaran davacının boşandığı eşi Mahmut"un 03.11.2015 ve 05.05.2017 tarihleri itibari ile sağlık kuruluşuna bildirdiği adres davacıyla aynıdır. Öte yandan 5510 sayılı yasanın 59. Maddesi gereği kurum denetmeninin raporu aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir. Bu itibarla sonuç olarak ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleri ile dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla HMK"nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği tespit edilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. “gerekçesiyle
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK"nın 353/1-b-1 maddesi gereğince Esastan Reddine,” karar verilmiştir.
E) Temyiz Nedenleri,
Davacı Vekili;Müvekkilin eski eşiyle müşterek çocuklar dışında hiçbir bağlantısı kalmadığını,aynı adreste eski eşi ile birlikte oturmadığını, bu durumun tanık beyanlarıyla ispat edildiğini, müvekkilinin babasının evlenmeden önce vefat ettiğini, boşanmanın muvazaalı olmadığını, eğer öyle olsa boşanmanın daha önceden yapılması gerektiğini, kurum denetmenlerinin tespit ve tutanaklarının gerçeği yansıtmadığını, aksinin yargılama aşamasında dinlenen tanık beyanlarıyla ispatlanmış olduğunu, denetimin 24.02.2016 tarihinde yapıldığını, bu tarihte müvekkilinin yeni boşanmış olması ve bayan olmasından dolayı kimseye bunu söylemediğini, tutanak tanıklarının durumdan bilgileri olmadığı için o tarihte o şekilde beyanda bulunduklarını bu yanlış anlaşılmanın olduğu eski eşiyle hiçbir bağlantısı kalmadığı, müvekkilin eski eşi ..., 13/09/2018 tarihinde başka birisiyle evlenmiş olduğunu belirterek kararın resen bozulmasını talep etmiştir.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
Dava; 5510 sayılı Yasa"nın 56/2.fıkrası uyarınca boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının tespit edilmesi nedeni ile ölüm aylığının kesilmesine ilişkin davalı Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Davanın, yasal dayanağı 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 56. maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada: “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96. madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Düzenleme ile ölen sigortalının kız çocuğu veya dul eşi yönünden, boşanılan eşle boşanma sonrasında fiilen birlikte olma durumunda, ölüm aylığının kesilmesi ve ödenmiş aylıkların geri alınması öngörülmektedir. Buna göre, daha önce sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen birlikte yaşama olgusu, gelir veya aylık kesme nedeni ve bağlama engeli olarak benimsenmiştir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde: “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56"ncı maddesinin ikinci fıkrasına dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu nedenle Anayasanın 20"nci maddesi ile 5510 sayılı Kanun, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun, 4857 sayılı İş Kanunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davacının ve boşandığı eşinin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiğini saptanmalı, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşanan eşler 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta iseler adlarına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, davacının ve boşandığı eşinin kayıtlı olduğu adreslerde kapsamlı Emniyet Müdürlüğü/Jandarma Komutanlığı araştırması yapılmalı, tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 03/09/2015 tarihinde eşi ... ile boşandığı, 01/10/2015 yılında vefat eden babasından dolayı yetim aylığı aldığı, Sosyal Güvenlik Denetmeni tarafından düzenlenen 29/03/2016 tarihli rapora göre davacı ve boşandığı eşinin birlikte yaşadıklarının tespit edildiği,bu rapora dayanılarak Kurumca ödenen aylıkların borç çıkarıldığı, bir kısım tanıkların dinlendiği, davacının boşandığı eşi 13.09.2018 tarihinde başka biri ile evlenmiş olduğu anlaşılmıştır.
Somut olayda; davacının boşandığı eşi 13.09.2018 tarihinde başka biri ile evlenmiş olduğu, davacının boşandığı eşinin adresinde yeterli inceleme ve araştırma yapmadan sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak İş; davacının eski eşinin, yeniden evlendiği eşi ile fiilen birlikte yaşayıp yaşamadığı, fiilen birlikte yaşadığı adresde araştırma yaparak, bu adreslerin kime ait olduğunu, kimlerin hangi dönem yaşadığını kolluk vasıtasıyla araştırmak, eşinin boşandığı dönemde başkaca adresi olduğunun tespit edilmesi halinde bu adreste fiilen ikamet edip etmediği, hem davacının boşandığı eşinin adresinde hem de davacının adresinde tespit edilen tüm komşuları tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurmak, davacının ikamet ettiği evin tapusunun boşandığı eşine ait olup olmadığının araştırmak, böylelikle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre karar vermekten ibarettir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak, temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 17/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.