11. Hukuk Dairesi 2016/11453 E. , 2018/3520 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada.... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12/05/2016 tarih ve 2013/1181-2016/320 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, şirketin uzun süredir faaliyette bulunduğunu, adına kayıtlı parselde üzerinde rehabilitasyon merkezi faaliyeti yürüttüğünü, diğer iki ortağın şirketin kendilerine kalması için çalışmaya başladıklarını, şirketi temsile ortaklar müşterek imza ile yetkili iken 18/09/2013 tarihinde diğer iki ortak birlikte hareket ederek müvekkilinin temsil yetkisini kaldırdıklarını, bu tarihten sonra yazılı ihtarlara rağmen müvekkiline muhasebe bilgilerinin verilmediğini, müvekkiline kar ödenmediğini, şikretin zarar ettirilmeye başlandığını, şikrete ait borçların kasıtlı olarak ödenmediğini, şirket faaliyete devam ederken muvazaalı bir şirket kurulup haksız rekabete yöneldiklerini, şikrete ait gayrimenkulün usulsüz olarak kiralandığını, şirket bünyesinde bulunan öğrencileri muvazaalı olarak başka şirkete devrettiklerini, şirketi fiilen kendi menfaatlerine göre tasfiyeye başladıklarını, şikretin faaliyete devam edemeyecek konuma geldiğini, davalı Keziban ile şirket arasında sözleşmesi bulunmamasına rağmen yaptığı taşımalar karşılığı kendisine ödemeler yapıldığını, şirketin devamı ve amacının gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek, davalı şirketin infisah ve tasfiyesini, şikrete kayyım tayin edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı şirketin 02.01.2014 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurulunun tescil ve ilan edildiği, şirketin tasfiye halinde olduğu, fesih ve tesfiyeye ilişkin davanın konusuz kaldığı, tasfiye memuru olarak ...’ın şirket unvanı ve kaşesi altında münferiden temsil ve ilzama yetkili kılındığı, davacı tarafından mevcut tasfiye memurununun şirket ortağı olduğu gerekçesiyle ..."ın tasfiye memurluğundan azlini ve şirkete kayyım atanmasını talep etmiş ise de davacının ileri sürdüğü hususun şirket genel kurulu tarafından atanan tasfiye memurunun değiştirilmesi ve şirkete kayyım atanması için geçerli bir sebep olmadığı, dava tarihinden sonra davalı şirket genel kurulunca tasfiye
memuru atandığı, iş mahkemesinde davalı şirket hakkında işçilik alacaklarına ilişkin derdest davaların olduğu, davalı şirket adına kayıtlı tek taşınmazda ihtiyati tedbir bulunduğu dikkate alındığında, tasfiye sürecinde tasfiye memurunun görevini kötüye kullandığına dair bir delil de elde edilemediği, gerekçesiyle, davalı ... hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı şirket hakkında açılan fesih ve tasfiyeye ilişkin dava konusuz kaldığından davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalı şirkete kayyım tayin edilmesi ve tasfiye memurunun değiştirilmesi talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davalı şirketin haklı sebeple feshi ve tasfiyesi ile şirkete kayyım atanması istemine ilişkindir.
Davacı taraf, dava dilekçesinde davalı yöneticilerin şirket işlerinde bir takım suistimalleri olduğunu ve kötü yönetimde bulunduklarını iddia etmiş ve usulsüzlüklerin giderilmesi ile şirket işlerinin düzenli olarak yürütülmesi için şirkete kayyım tayinini talep etmiştir.
6102 sayılı TTK"nın görevden alma, yönetim ve temsil yetkisinin geri alınması ve sınırlandırılması başlıklı 630/2.maddesi“ Her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir.“ hükmünü haiz ise de aynı maddenin üçüncü bendi de, yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesini haklı sebep olarak kabul etmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, mahkemece alınan bilirkişi raporunda, davalıların kanuna ve esas sözleşmeye aykırı herhangi bir işleminin olmadığı mütalaa edilmiştir. Bu durumda, mahkemece, davacı iddialarının bu kapsamda değerlendirilerek, yönetim boşluğu bulunmadığı gerekçesiyle sübut bulmayan talep yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken; dava açıldıktan sonra yapılan genel kurulda tasfiye kararı alındığı, şirketin tasfiye halinde olduğu ve davalı ...’ın tasfiye memuru olarak atandığı, genel kurul tarafından davalı ortağın tasfiye memuru seçilmesinin şirkete kayyım atanması için geçerli bir sebep olmadığı, tasfiye sürecinde davalı ...’ın görevini kötüye kullandığına dair bir delil de bulunmadığından bahisle kayyım tayin edilmesi talebi yönünden davanın reddi doğru olmamakla birlikte yukarda açıklanan gerekçeyle sonucu itibariyle doğru olan kararın onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle sonucu itibariyle doğru olan kararın değişik gerekçe ile ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 6,70 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 14/05/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.