(Kapatılan) 7. Hukuk Dairesi 2014/13266 E. , 2014/22773 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün taraf vekillerince, ek kararın ise davacı vekilince Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Davacının tavzihin reddine ilişkin ek karara yönelik temyiz talebi bakımından;
Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının 29.05.2014 tarihli tavzih talebinin reddine ilişkin mahkeme kararına yönelik temyiz itirazlarının reddine,
2-Tarafların 28.03.2014 tarihli karara yönelik temyizine gelince; Davacının (hüküm yüzüne karşı verilmesine rağmen tüm unsurları ile tefhim edilmemiş olması nedeni ile temyiz süresinin gerekçeli kararın tebliği ile başlaması sebebi ile temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldığından) ve davalının temyiz talebi bakımından; dosyadaki yazılara, hükmün uyulan önceki Yargıtay bozma ilamına uygun biçimde verilmiş olmasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça ve yasaca cevaz bulunmamasına ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, göre davacının ve davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
3-Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde çalıştığını, iş sözleşmesinin feshi ile birlikte ödenen kıdem ve ihbar tazminatının sosyal hakların dikkate alınmaması nedeni ile eksik hesaplanarak ödendiğini, davacının yaz kampı niteliğindeki davalı işyerinde yazın ve kışın fazla mesai yaptığını, hafta tatilleri ile milli bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını ayrıca sık sık görevli olarak Adana, Mersin, Ankara gibi illere gönderildiğini ancak karşılıklarının ödenmediğini iddia ederek fark kıdem tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili davacıya tüm haklarının eksiksiz ödendiğini, fazla mesai, hafta tatili, milli bayram ve genel tatil mesai ücretine ilişkin iddialarının yerinde olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararın temyizi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesi"nin 12/09/2011 tarihli kararı ile özetle kıdem ve ihbar tazminatı dışındaki feshe bağlı olmayan alacaklar bakımından gerekçesiz hüküm kurulması, kabule göre de dava ve ıslaha karşı yönelen zamanaşımı def"inin değerlendirilmemesi, fazla mesai ve tatil ücretinden hakkaniyet indirimi yapılmaması, davalı kurumun 6245 sayılı Yasa kapsamında kalıp kalmadığı, işverenin harcıraha dair yönergesine göre harcıraha hak kazanıp kazanmadığı hususlarının araştırılmaması nedenleri ile bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkeme tarafından başka bir bilirkişiden zamanaşımı def"ini de kapsayacak şekilde rapor alındıktan sonra 29/05/2012 tarihinde fazla mesai, milli bayram ve genel tatil mesai ücretleri, harcırah alacağı bakımından davanın kabulüne, hafta tatili ücreti açısından davanın kısmen kabulüne, kıdem ve ihbar tazminatı hakkında ise bozma kararı dışında kalıp kesinleşmesi nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Bu kararın da temyizi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 24/09/2012 tarihli kararı ile özetle "...Mahkeme tarafından hükmüne uyulan bozma kararı doğrultusunda yapılan inceleme sonunda bütün talepler hakkında yeniden hüküm kurulması gerekirken “Kıdem ve ihbar tazminatı yönünden karar kesinleştiğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,” şeklinde karar verilmesi hatalı olduğu " gerekçesi ile yeniden bozulmuştur.
Bozma kararına uyan Mahkeme, davacının fark kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla mesai ücreti, milli bayram ve genel tatil mesai ücreti, harcırah alacağı bakımından taleple bağlı kalarak kabul, hafta tatili mesai ücreti bakımından ise kısmen kabul kararı vermiş, bu kararında davalı vekilince temyizi üzerine Dairemizin 03.09.2013 tarihli ilamı ile özetle, “...2-Mahkemece benimsenen bilirkişi raporunda davacının tanık anlatımlarına istinaden tüm yıl boyunca 08.00-18.00 saatleri arasında bir hafta 4 gün, bir hafta 5 gün çalışarak aylık 67 saat fazla mesai yaptığı kabul edilmiş ve fazla mesai ücreti hesap edilmiştir. Kamp sezonunda yani 1 Haziran ile 10 Ekim tarihleri arasındaki dönemde hafta tatili kullanmadığı gerekçesi ile ayrıca hafta tatili ücreti hesaplanmıştır. Mahkemenin kabulünde olduğu üzere davacı bir hafta 4 gün, bir hafta 5 gün çalışmaktadır. Bu çalışma biçimine göre davacı 4857 sayılı İş Kanunu"nun 46.maddesine göre 24 saat kesintisiz kullanması gereken hafta tatilini kullandığına göre hafta tatili mesaisinden bahsedilemez.
O halde hafta tatili ücret talebinin reddi yerine kabulü hatalıdır.
Öte yandan dosyada davacının yıllık izin belgeleri, vizite kağıtları mevcut olup bunların tetkiki ile davacının yıllık izin, rapor ve sair nedenlerle fiilen çalışmadığı günlerin tespiti ve çalışılmayan bu günlerin fazla mesai ile milli bayram ve genel tatil çalışma ücretinin hesabında dışlanması gerekirken davalı vekilinin bu yöne ilişkin itirazı da nedensiz şekilde yerinde bulunmayarak hesaplama yapan rapor hükme esas alınarak karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
4-Harcırah alacağı ile ilgili ihtilaf bulunmaktadır.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı tarafça sunulan görev belgelerine itibar edilerek davacının Mersin, Adana ve Ankara gibi illere gidişleri için davalı işverene ait yönerge hükümlerine göre 600 gösterge rakamı esas alınmak sureti ile 2007-2009 arası dönem için harcırah alacağı hesap edilmiştir.
Dosya içinde bulunan görev belgelerinden hangilerinin hesaplamalara esas alındığı, hesaplamaya esas alınan iç ve dış harcırah günlerinin hangileri olduğu, başka bir anlatımla hangi tarihte nereye yapılan görevlendirmenin dikkate alındığı rapor içeriğinden anlaşılamamakta olup rapor bu hali ile denetime elverişli değildir. Öte yandan davacının harcırah alacağı 600 gösterge rakamına göre hesap edilmiş ise de, dosya arasında bulunan uygulama esasları ve yönergelere göre “diğer personel için“ görevlendirmelerde esas alınacak 600 gösterge rakamı 1/10/2009 tarihinde yürürlüğe giren düzenleme ile gterilmiştir. 18/4/2005 tarihinde yürürlüğe giren yönergede ise “diğer personel için” gösterge rakamı 500"dür. Bu durumda tüm dönem için 600 gösterge rakamının esas alınması doğru olmamıştır. Harcırah alacağı hesaplamasına esas alınan tüm dönemi kapsayacak yönerge ve uygulama esasları davalı işverenden getirilmelidir.
Yapılacak iş, yukarıda 2 ve 3 nolu bentlerde yazılı konularda bilirkişiden denetime elverişli ek hesap raporu alınarak bir değerlendirme yapıldıktan sonra çıkacak sonuca göre karar vermektir.” gerekçeleri ile bozulmuştur.
Mahkeme bu bozma kararına da uymuş, ek hesap raporu aldıktan sonra davanın yeniden kısmen kabulüne karar vermiştir.
Mahkemece davacının harcırah alacağı konusunda bozma sonrası Av.... Yıldırım"dan alınan ek rapora itibar edilerek alacak tespiti yapılarak talep kadarı hüküm altına alınmış ise de, gerekçesi açıklanmadan Uygulama Esasları ve Yönergedeki açık hükme rağmen her gün için tek yevmiye yerine iç ve dış diye ayrım yapılarak 2 yevmiye üzerinden hesap yapılması hatalı olmuştur.
5-Davacı ve davalının yaptığı yargılama giderlerinin denetime elverişli olacak şekilde tespiti ile davanın kabul ve red oranına göre her bir taraftan tahsiline karar verilmesi gerekirken bu hususta karar verilmemesi hatalı olmuştur.
O halde tarafların bu yöne ilişkin temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ:Davacının ek karara yönelik temyiz talebinin reddi ile usul ve kanuna uygun olan 29.05.2014 tarihli ek kararın ONANMASINA, 28.03.2014 tarihli kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, davacının yatırdığı 25,20 TL, davalının yatırdığı 231,70 TL temyiz harcının istek halinde iadesine, davacıdan temyiz harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 16.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.