22. Hukuk Dairesi 2017/22960 E. , 2018/4120 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi İ. Tüysüzoğlu tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti
Davacı vekili, davacının davalı Üniversitede 1992-2015 yılları arasında kesintisiz olarak usta aşçı olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davacı tarafından emeklilik sebebiyle feshedildiğini, davacının alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma ücreti, yıllık izin ücreti alacaklarının faiziyle birlikte, bir kısım işçilik alacağının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Taraflar arasında davacının çalışma süresinin kesintili olup olmadığı ile ilgili uyuşmazlık bulunmaktadır.
Davacı Üniversite yemekhanesinde aşçı olarak çalışmıştır. Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları incelendiğinde, davacının genel olarak her yılın Haziran ayında çıkışının yapıldığı, Eylül ayı itibariyle ise yeniden girişinin yapıldığı anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının tüm çalışma süresi boyunca kesintisiz çalıştığı kabul edilerek sonuca gidilmiş ise de, kesintisiz çalışma olgusunu ispata yönelik yeterli bilgi veya belge bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacı tanıklarının, davacının kesintisiz çalıştığına yönelik anlatımı bulunmakta ise de, tanıkların bir kısmının husumetli olduğu görülmektedir. Salt husumetli tanık beyanı ile sonuca gidilmesi doğru değildir. Ayrıca, tanıkların çalışma süresi dikkate alındığında, davacının tüm çalışma süresinde davacı ile birlikte çalışmadıkları gözönüne alınmalıdır. Hal böyle olunca, tanık anlatımları çalışma süresinin kesintili olup olmadığı yönünden tek başına yeterli görülemeyeceğinden, yapılan işe ve işyerine ilişkin hususlar yönünden araştırma yapılarak sonuca gidilmelidir. Davacının çalıştığı işyerinin
Üniversite yemekhanesi olduğu dikkate alınarak, yemekhanenin kapasitesi, Üniversitenin kampüs alanı içinde olup olmadığı, yurt bulunup bulunmadığı, yemekhanenin kimlere hizmet verdiği, kapisitesi, yemekhanede kaç öğün yemek hizmeti verildiği, yaz mevsiminde açık olup olmadığı, yaz mevsimi ile diğer mevsimler arasında öğün sayısı ve işçi sayısı bakımından farklılık olup olmadığı gibi hususlar da araştırılmak suretiyle, toplanan tüm deliller bir arada değerlendirildikten sonra davacının çalışma süresinin kesintili olup olmadığı konusunda bir sonuca varılması gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesi isabetli bulunmamıştır.
2-Taraflar arasında davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, aşçı olarak çalışan davacının haftanın altı günü günde 10,5 saat çalıştığı, buna göre haftada 18 saat fazla çalışma yaptığı sonucuna varılmıştır. Ne var ki, bu belirleme yapılırken davacının görevi, işin ve işyerinin niteliği konusunda yeterli araştırma yapılmamıştır. Dosyada CD halinde bulunan (hizmet alım sözleşmesi, şartname, bordro, puantaj vb.) kayıtların bilirkişi tarafından incelenmediği, bu kayıtlarla ilgili olarak olumlu veya olumsuz herhangi bir değerlendirme yapılmadığı görülmüştür. Davacının çalışma süresinin belirlenmesine yönelik esaslar, fazla çalışma süresi yönünden de geçerli olup, davacının işi ve işyeri itibariyle yılın her döneminde aynı süre ile çalışıp çalışmayacağı titizlikle değerlendirilmelidir. Davalı tarafın Üniversite olduğu, eğitim öğretim dönemi tarihleri, yemekhanenin yılın her döneminde açık olup olmadığı, tam kapasite ile çalışıp çalışmadığı gibi olgular araştırıldıktan sonra, yapılan işin ve işyerinin niteliğine göre tüm deliller bir arada değerlendirilmek suretiyle davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı belirlenmelidir. Davacının fazla çalışma yaptığı sonucuna varıldığı takdirde, davacının fiilen çalıştığı süreler doğru şekilde belirlenerek, sadece bu dönemler yönünden fazla çalışma alacağı hesaplanması gerektiği gözden kaçırılmamalıdır.
3-Taraflar arasındaki bir diğer uyuşmazlık davacının aylık ücretinin miktarı konusundadır.
Davacı taraf, son net ücretinin 2.500,00 TL olduğunu ileri sürmüş, Mahkemece tanık beyanları ve Ticaret Odasının bildirdiği emsal ücret doğrultusunda aylık ücretin net 2.500,00 TL olduğu kabul edilmiş ise de, dosya kapsamına göre, Mahkemece davacının ücreti konusunda yapılan araştırmanın yetersiz olduğu anlaşılmaktadır. Emsal ücrete yönelik olarak detaylı araştırma yapılmadan, salt tanık beyanlarına ve Ticaret Odası cevabına göre sonuca gidilmesi isabetsizdir. Bu itibarla, davacının meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği sorulmalı, Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı internet sitesinde bulunan “Kazanç bilgisi sorgulama” ekranından emsal ücretin ne olabileceği yeniden araştırılmalı ve dosya kapsamındaki tüm deliller bir arada değerlendirilerek aylık ücret miktarı noktasındaki uyuşmazlık çözümlenmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
4-Davacının yıllık ücretli izinlerini kullanıp kullanmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 31. maddesinde, hakimin davayı aydınlatma ödevi düzenlenmiş olup, madde uyarınca, hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği ve delil gösterilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda, davacı dava dilekçesinde kullandırılmayan yıllık izin ücretlerinin ödenmediğini iddia etmiştir. Mahkeme tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının 22 yıl boyunca yıllık ücretli izin kullanmadığı varsayılarak, yıllık ücretli izin hesabı yapılmıştır.
Davacının, yirmi iki yıl hizmet süresince hiç yıllık izin kullanmadığı iddiası hayatın olağan akışına aykırıdır. Mahkemece davanın aydınlatılması ödevi çerçevesinde davacının bu konudaki beyanları alınarak, dosya içinde mevcut CD içindeki kayıtlar da birlikte değerlendirilerek, sonucuna göre yıllık ücretli izin alacağı talebi ile ilgili bir karar verilmesi gerekirken belirtilen hususlar yerine getirilmeden yazılı şekilde eksik inceleme ile verilmiş olan karar usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
5-Kabule göre de, davacı gerek dava dilekçesinde gerekse ıslah dilekçesinde fazla çalışma alacağına en yüksek mevduat faizi uygulanmasını talep etmiştir. Mahkemece davacının talebi nazara alınarak, fazla çalışma alacağı yönünden dava ve ıslah tarihinden itibaren en yüksek mevduat faizine hükmedilmesi gerekirken, yasal faiz uygulanmasına karar verilmesi bir diğer bozma sebebidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacı tarafa iadesine, 20/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.